Türkiye yıllardır bölücü terör belasıyla uğraşıyor. Asker, polis, korucu ve vatandaş binlerce insanımızı hain teröre kurban verdik. Milyarlarca liram...

Türkiye yıllardır bölücü terör belasıyla uğraşıyor. Asker, polis, korucu ve vatandaş binlerce insanımızı hain teröre kurban verdik. Milyarlarca liramız da bu mücadele için harcanıp gitti. Halbuki, terör olmasaydı ne o insancıklar ölecek, ne de o kadar para havaya uçup gidecekti. Kaybolan yıllarımız ve yaşanan acılar da cabası. Şimdi bunları neden yazdım? Geçtiğimiz hafta yıllık iznimi kullanırken Güneydoğu’ya bir tur yaptım. GAP’ta yer alan 8 il gezdim. Bir tur şirketi ile gittiğim Mezopotamya’nın bereketli topraklarındaki zenginliğe bir kez daha şahit oldum. 90’lı yıllarda gitmiştim o bölgeye. Tam da terörün kasıp kavurduğu günlerdi. Her yerde canı pahasına görev yapan asker, polis, her yerde kontrol noktası. Korkarak dolaşan insanlar. O yıllarda yaşananları bugün herkes biliyor. Emperyalizmin uşaklığını yapan hain bir terör örgütü, kana doymayan mahluklar, askeri üs, karakol basıyor, bomba patlatıyordu. Yüzlerce canımızı yitirdik o olaylarda. Türkiye içine kapandı. Herkes gölgesinden korkar oldu. Bölgeyi hatırlıyorum. Bırakın bir köyden diğerine, şehirden şehre giderken “Başıma bir şey gelecek mi?” diye korkardınız. Tam bir korku iklimi. Özellikle gittim bu kez. Aradaki farkı görmek için. Çözüm süreci ile birlikte ne badireler atlattık. Gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçerken, bugün gördüklerim beni çok sevindirdi. Adana’dan giriş yaptığımız bölgede, Hatay’dan Mardin’e, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adıyaman ve Kahramanmaraş adeta yaşayan birer şehir haline gelmiş. Kimde artk cadde ve sokaklarda ardına bakarak yürümüyor. Sosyal yaşan böyle iken, ekonomik hayat ta çok değişmiş. Oradaki kentlerin iki yüzü var. Biri eski şehir merkezleri, diğeri de yeni ve modern kentler. Ben 20 yıldır bu ülkeyi yöneten ve her defasında eleştiri bombardımanına tutulan mevcut iktidarı yürekten kutluyorum. Özellikle son 10 yılda ve de 15 Temmuz sonrası yapılan malum temizlikle, bölgeye can ve kan gelmiş vaziyette. Artık terörü sınırlarımız içinde değil de kaynağında yok ediyoruz. Kazandırılan teknolojik gelişmelerin de bunda büyük payı var elbette. İHA ve SİHA teknolojileri, vatansever güvenlik güçlerimizin de çabalarıyla terörün belini bükünce, bölge insanımız da derin bir nefes almış oldu. Diyarbakır’da yakılıp yıkılan Sur, yeniden inşa edilmiş. GAP kentlerinde yükselen birbirinden modern binalar, çarşılar ve AVM’ler bölgeye canlılık getirmiş durumda. Bölge insanı zaten çok çalışkan ve misafirperver. Kapısına gittiğinizde sizin için yapmayacağı yok. Esnafın ise size bir şeyler satmak için dökmediği dil kalmıyor. Ama teklif var, ısrar yok. Tarlada, takkada bağda ve bahçede insanlar ise çok çalışkan. Dağ taş fıstık, zeytin, mısır. Hayvancılık ise büyük çiftliklerde yapılıyor. Çukurova’sı, Amiğ’i, Harran’ı ile dev bir tarımsal ekonomi Güneydoğu. Bereketli topraklarıyla Mezopotamya’yı sulayan Fırat ve Dicle’nin üzerine kurulan barajlar Türkiye’nin enerji ihtiyacının yükünü çekerken, sulama ile de bölgeye hayat veriyor. Daha henüz tamamlanmamış GAP projesi sihirli bir el bekliyor. Türkiye’yi yönetenlerin bu eksiği gidermesi ile inanıyorum ki bölge bir kez daha şahlanacak ve bu kez batıdan doğuya tersine göç başlayacaktır. Bugün İzmir’de yaşayan bizler bile bir Gaziantep’e, Diyarbakır’a, Şanlıurfa’ya giderek yaşayabiliriz. Bu da Türkiyemiz açısından çok büyük kazançtır. Ben terörle prangalarını kıran Güneydoğu’nun 2023 ile birlikte şahlanışa geçeceğine inanıyorum. Zaten ondan değil midir taşeron terör örgütleri ile bizim önümüzü kesmeye çalıştılar yıllarca. Onlar da biliyor ki, Türk’ü, Kürd’ü, Laz’ı, Çerkezi ile bu milleti durduramazlarsa iliğini kanını emdikleri mazlum milletler uyanacak. Yeter ki biz, birlik ve beraberlik içinde olalım. Allah yolumuzu açık etsin.