Geçen pazar günü Türkiye’nin dört bir yanında çeşitli sebeplerden dolayı yapılan ara seçimler vardı. İzmir’de de 23 farklı mahallede muhtarlık ara seçimleri düzenlendi. Benim de yaşadığım Karşıyaka Ya...

Geçen pazar günü Türkiye’nin dört bir yanında çeşitli sebeplerden dolayı yapılan ara seçimler vardı. İzmir’de de 23 farklı mahallede muhtarlık ara seçimleri düzenlendi. Benim de yaşadığım Karşıyaka Yalı Mahallesi’nde 25 yıldan uzun süredir muhtarlık yapan Ahmet Şentürk’ün vefatı üzerine muhtarlık seçimi yenilendi. 7 farklı adayın yarıştığı seçimde muhtarlık mührünü Uğur Babat kazandı. Şemikler İlkokulu’nda hem oyumu kullanmak hem de seçim sürecini takip etmek için kayıtlı olduğum sandığa gittim. Kabine girip oyumu zarfa koyduktan sonra sandığa oyumu atarken yanımda bulunan arkadaşım fotoğrafımı çekmek istedi. Her seçimde başta siyasiler olmak üzere seçmenler günün hatırası olsun diye fotoğraf çeker farklı mecralarda ‘demokrasi’ vurgusu yaparak bu fotoğrafları paylaşır, sizler de yaşamışsınızdır. Arkadaşım fotoğrafımı çektikten sonra ben de sandıklarda oy kullananların ve sandık kurulu üyelerini seçim sürecine hiçbir şekilde müdahalede bulunmadan görüntülemek istedim. 2085 numaralı sandık kurulu başkanı bir anda celallenerek ‘Burada benden izin almayan kimse fotoğraf çekemez’ diye uyarıda bulununca basın mensubu olduğumu belirterek basın kartımı gösterdim. Basın mensubu olsun ya da olmasın her vatandaşın ortak alanda fotoğraf çekme ya da seçim sürecini takip etme hakkı olduğunu, bu durum için sandık kurulu başkanından izin alınmasını gerektirecek bir yasal düzenleme olmadığını belirttim. Sandık kurulu başkanının ‘buranın yöneticisi benim, benim dediğim olur’ mantığını yansıtan çok da kibar olmayan yaklaşımının ardından beni engelleyecek ve kendini haklı gösterecek durumu ifade edecek genelge ve kanunu göstermesini rica ettim. Çok da kibar olmayan yaklaşımla ısrarını sürdürünce ipler koptu, gerginlik çıktı. ÇÖZÜM YOK Basın mensubu olduğumu ısrarla belirtmeme rağmen kendisine hakaret ettiğimizi savunan sandık kurulu başkanı polis çağırmakla tehdit etti. Ben de bir an önce polis çağırmasını söyledim. Araya giren vatandaşlar tarafından sakinleştirilip olay yerinden uzaklaştırıldık. Öfkesi bir an bile dinmeyen sandık kurulu başkanının anlamsız çıkışını kelimelerle ifade etmek çok zor. Hemen Karşıyaka Seçim Müdürlüğü’nü arayarak, durum hakkında bilgi vererek sandık kurulu başkanının tavrını şikayet ettim. Seçim Müdürlüğü’nde telefonla görüştüğüm görevli kabine girilmediği sürece fotoğraf çekiminde bir sorun olmadığını, bunun seçim kanununda da açıkça ifade edildiğini söyledi. Muhtarlık seçiminde bir kare fotoğraf için çıkan tantana canımı sıkmakla kalmadı, bir yandan da ülkemizde gazetecilere yönelik keyfi müdahalelerin ne boyuta geldiğini bir kez daha göstermiş oldu. Başta kendi gazetem Ege Telgraf olmak üzere İzmir’de birçok basın kuruluşu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti yaşananlara tepki göstererek ‘gazetecilik engellenemez’ mesajlarıyla yanımda oldu. Keyfi müdahalelere inat ben yine de bildiğim yoldan şaşmayacağım. Demokrasi kültürünün tüm ülkeye yayılması umuduyla.