Gazetemiz Ege Telgraf’ın İzmir’in diğer güzide gazetelerinden farkıdır; genele değil ayrıntıya yer vermek. Manşetinde özel haber kullanmak. Sayfalarında haber ajanslarından çok kendi muhabirlerinin ça...

Gazetemiz Ege Telgraf’ın İzmir’in diğer güzide gazetelerinden farkıdır; genele değil ayrıntıya yer vermek. Manşetinde özel haber kullanmak. Sayfalarında haber ajanslarından çok kendi muhabirlerinin çalışmalarına yer vermek. 60 yıllık geçmişiyle, gazeteyi kuran duayen isimlerin başta rahmetli Sezer Doğan olmak üzere ve ardından rahmetli Can Suphandağlı’nın aynı özeni göstermesiyle bir gelenek ve yayın politikası haline gelmiş özel haberlerle bezeli gazete çıkarmak. Akşam gazetesi konseptiyle çıktığı yıllarda da böyle olmuş, günlük gazete formatına döndüğünde de. Şu anda da Aylin Suphandağlı da aynı ciddiyeti sürdürüyor. Ege Telgraf’ın özel haberler gazetesi unvanı almasında onun da büyük payı var kanaatimce. YAZILMAYAN İSTİHBARATLAR Bu girişi niye yaptım. Hemen açıklıyorum efendim: Ege Telgraf’ın deneyimli muhabiri Erman Şentürk’le konuştuk, genelde Basmane’de konuşlanan mültecilerin son durumunu. Sınırların açılmasından sonra ne şekilde tavır alacakları merakla beklenen yeni komşularımızı merak ettik açıkçası. Yapılan istihbarat ve yazılan haberin ardından dünkü manşetimiz çıktı ortaya. Sayfalarımıza yansımayan istihbaratlar da vardı. Onları da bu köşede değerlendirme kararı aldık. Şimdi sizlere bu istihbaratlardan bir seçki sunuyorum. YERLEŞİK DÜZEN Öncelikle Basmane’deki Suriyeliler artık yerleşik düzene geçmiş, kendi paralarını kazanıyorlar ve çocuklarını da okula gönderiyorlar. Kısacası Türkiye’deki yeni hayatlarına uyum sağlamışlar. İkinci yurtlarında mutlu mesut yaşıyorlar. Diğer göçmen tayfası ise ki bunların arasında Afrika kökenli ve Türk Cumhuriyetleriyle, İran ve Irak’tan gelenler de var. Bu kesim ise her türlü sıkıntıya göğüs germeye ve neredeyse de evrim geçirerek hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Her şeye rağmen Basmane’de yapılan araştırmaya göre yaprak bile kımıldamamış. Hatta 2014- 2016 yılları arasında yani Geri Kabul Yasası çıkana kadar gecede 8-9 kafile göndermekle övünen, semtte ve göçmenler arasında herkesin iyi tanıdığı ama bizim ismini İ.D olarak rumuzla verebileceğimiz göçmen kaçakçısı eskisi de şikayetçi mevcut durumdan. Yeniden işler canlanır umuduyla dönmüş ama umduğunu bulamamış. Ne yapsa bir botu kaldıracak kadar bile gönüllü toplayamamış. Son günlerde Basmane’yi mesken tutmuş; ama yok bir kişi bile bulamamış. Bir diğer konu inşaatlarda çalışan mülteciler. “Dayıbaşı” vasıtasıyla inşaatlarda yevmiye karşılığı çalışmaya gidenler de şikayetçi. İşlerin azaldığından yakınıyorlar. Eee, haklılar tabii. Ama unutmasınlar, fiyat kırarak piyasayı bu hale getirenler de onlar. Üç kuruş paraya, sigortasız çalışarak, patronların iştahını kabartarak, diğer çalışanların da aynı muameleye tabi tutulmasına olanak sağladılar. Yani sonuca gelirsek sevgili okurlarım, sınırlarımızı açtık. 5milyon mülteciden sadece 100 bin kadarı sınırların dışına çıktı. Bulgaristan ve Yunanistan sınırlarında yaşadıkları eziyeti ise hak etmediklerini düşünmekle beraber, İYİ Parti milletvekillerinden birinin önerisini de göz ardı etmemek gerektiğini savunuyorum. Ne demişti sayın vekil; ‘Mülteci Suriyelileri eğitelim, ülkelerini savunmak isteyenler geri dönsün.’