Koltuklarınızı dik duruma getirin. Kemerlerinizi bağlayın. Güneşlikler açık olsun. Kahve pişti. Sen hazır mısın? Başlıyoruz! Yavaştan yaza veda etmeye başladık. Denizsiz, güneşsiz, tatilsiz bir ya...

Koltuklarınızı dik duruma getirin. Kemerlerinizi bağlayın. Güneşlikler açık olsun. Kahve pişti. Sen hazır mısın? Başlıyoruz! Yavaştan yaza veda etmeye başladık. Denizsiz, güneşsiz, tatilsiz bir yaz geçirmenin hüznü üstümde… Bir yandan dert yanıyor diğer yandan da ‘Çok şükür iyiyim’ diye dua ediyorum. Dolabım daha önce hiç olmadığı kadar düzenli… Buzluk tıklım tıklım dolu… Balkonumdaki çiçekleri görmeniz lazım, öyle bir büyüdüler ki… Bunlar belki hepinize normal gelebilir ama inanın benim için tebrik edilesi şeyler… Çalışan, hayatın koşuşturması içinde hep içinde bir yerlerde ‘Yetemiyorum’ kaygısı yaşayanlar beni daha iyi anlayacaktır. İlk defa bu kadar bol vakti bulmuşken değerlendirmemek olmazdı… Şimdi yeni bir mevsim, yeni başlangıçların habercisi… Bu aralar hasta olmamaya, kendimi korumaya ve arada sırada da vitamin takviyesi almaya özen gösteriyorum… Zira rüzgar esse, pencere açılsa hasta olma kapasitesine sahibim… O yüzden tedbiri elde tutmakta yarar var. Bu yıl yeni bir başlangıç yapmaya kararlıyım. Nasıl başlarsan öyle gider derler ya, derli toplu, kararında bir program yapıp harfiyen uyacağım… Haftada en az 3 kitap sebze, meyve, balık, et az konuş, çok düşün bir o kadar da hayatı yaşa doya doya daha önce gitmediğin sergiler, ‘Vakit yok’ diye diye kaçırdığın tiyatrolar, ‘Sonradan internetten izlediğim’ dediğin filmler, çıkmadığın tatiller, tatmadığın lezzetler… İşte, şimdi Semra yaşamın tut elinden bırakma… Çünkü kaybetmenin derin acısını öğrendin, vakitsizliğin sıkıntısını, ‘Gelemiyorum’ demenin verdiği huzursuzluğu öğrendin… Bir de… Yeninin güzelliğini, başarının verdiği gururu, boş vermişliğin hafifliğini, kendine zaman ayırmanın huzurunu öğrendin… Şimdi geçmişten ders almanın ve geleceği umutla beklemenin zamanı… Dedim ya, tut elinden hayatı, bırakma… Sen yoksan sana dair bir şey yok, unutma… Bir kitap: Soğuk bir Aralık ayı... New York sokakları. Birinin yalan söylediğini nasıl anlarız? / Saatçi - Jeffery Deaver Bir çiçek: Şamdan Çiçeği - Latince adı “Calendae”, “aylar boyu” anlamını taşır. Bir müzik: Frank Sinatra Fly Me To The Moon Benden sana hediye… ***Son olarak sosyal mesaj: Ekim ayının ilk haftasını bitirdik. Geçen haftaki yazımızda atladık ama bugün es geçmeyelim dedim. Neyi mi? Tabii ki de Meme Kanseri Farkındalığı’nı… “Sağlık Bakanlığı’nca meme kanseri görülme sıklığı dünya geneli için 100 binde 46,3 iken Kuzey Avrupa ülkeleri için 92,6, Doğu Asya için 39,2, Amerika Birleşik Devletleri için 38,3 ve Türkiye için 45,6 olarak belirtiliyor.” Her kadının diye başlamayacağım söze… Çünkü bu meret erkeklerde de görülebiliyor. Uzmanlar, her insanın önce bedenini iyi tanıması gerektiğini ve herhangi tedirgin edici bir durumda ise doktora başvurmalarını öneriyor. Her sene Ekim ayında pembelere bürünüp bir kez daha hatırlatıyoruz: Erken tanı hayat kurtarır!