Bir insanın yiyeceği ekmek ve barınacağı evi konusunda siyaset olmaz. Uzun süredir İzmir depreminde evlerini kaybeden depremzede vatandaşlar üzerinden siyaset yapılıyor. Bu bence hiç doğru değil. Bunu...

Bir insanın yiyeceği ekmek ve barınacağı evi konusunda siyaset olmaz. Uzun süredir İzmir depreminde evlerini kaybeden depremzede vatandaşlar üzerinden siyaset yapılıyor. Bu bence hiç doğru değil. Bunu yapan siyasetçiler milletin devlete olan güveninin sarsılmasına neden olur ki, bu hiç de istemediğimiz bir şeydir. İzmir’de deprem olur olmaz, devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla Bayraklı ve Bornova’daydı. Önce günlerce kurtarılma çalışmalarını pür dikkat izledik. Kah sevindik kah üzüldük. Çok şükür o günleri atlattık. Ama gel sen onu bir de canlarını ve yuvalarını kaybeden İzmirliler’e sor. Hakikaten zor günler yaşıyorlar. Ama hayat devam ediyor. Devletimiz ikinci aşamada, depremzedeler için Bayraklı sırtlarında toplu deprem konutları yapımına başladı. Önceki gün bölgeyi uzaktan görme imkanı buldum. Apartmanların su basmanları neredeyse bitirilmiş. Sanırım iki yıl içinde hepsi tam tekmil bitirilecek ve insanlar evlerine kavuşacak. Ancak ne var ki, siyasetin çirkin yüzü bu noktada da devrede. Hatırlarsanız, CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu İzmir’e son gelişinde Depremzedeler Derneği’ni ziyaret etmişti. Orada, yanında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer de vardı. Soyer, yanılmıyorsam genel başkanın gelişinden bir hafta kadar önce açıklama yapmıştı. Demişti ki, Sayın Soyer, “Depremzedelere konut için Dünya Bankası’ndan kredi bulduk. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan imzalamadığı için bu krediyi alamıyoruz.” Evet, koskoca Büyükşehir Belediye Başkanı bunu söylüyorsa doğrudur diye düşündük. Ama tam da öyle değilmiş. Önce AK Parti Milletvekili Sayın Necip Nasır, Cumhurbaşkanı’nın önüne böyle bir talep gitmediğini açıkladı. “Nasıl olur?” Diye düşündük. Tartışma sürüp dururken, Soyer AK Parti İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Yanında CHP İl Başkanı Sayın Deniz Yücel de vardı. Ziyaret sonrası yapılan ortak açıklamada, Cumhurbaşkanı’nın önüne bir talep gitmediği önce AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, ardından da Başkan Tunç Soyer tarafından teyit edildi. Kafalar bir kez daha karışırken, Soyer tabiri caizse geri adım atmış oldu. Böylece Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı’nı zan altına alan sözlerinin gerçeği yansıtmadığı anlaşıldı. İnsan kendi kendine, “Olur mu böyle şey?” demekten kendini alamıyor doğrusu. Bütün bunlar vatandaşın gözünün önünde yaşanan olaylar. Bence, Sayın Soyer’in Cumhurbaşkanı’na usulünce bir özür borcu vardır. Kılıçdaroğlu ne yapar onu bilemem. Yarın bir gün tekrar bir kredi temini söz konusu olunca Cumhurbaşkanı’nın huzuruna çıkılıp nasıl “olur” istenecek? Bunu şimdiden düşünüp gereğini yapmak gerekmektedir. Tüm bunlar olurken, CHP İl Başkanı Deniz Yücel, sanki hiçbir şey olmamış gibi basın toplantısı yapıp toplu konutlarda kat konusunda emsal artışını gündeme getirip iktidarı suçluyor. Bu adeta suç bastırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu işin siyaset üstü olduğunu söylüyor ama bal gibi siyaset yapıyor. Bence, yapılan çalışmaları destekleyip köstek olmasın yeter. İNCİRALTI’NDA NELER OLUYOR? İzmir’in kanayan yarası İnciraltı bölgesi. Planlanmasının çoktan yapılması gerekirken, hala iş yokuşa sürülüyor. Geçenlerde İNGEDER Başkanı Tayfun Karabulut’la lafladık. Sorunun çözümü konusunda hiç de iyimser konuşmadı. Burada da siyaset devrede. Hatırlarsanız Karabulut, pankart asıp Cumhurbaşkanı’na seslenmişti. Bunu yaptığı için de siyasiler tarafından eleştirilmişti. Haydi artık inat etmeyin. İktidarın İzmir milletvekilleri, bölgeden sorumlu yerel yönetimler, yaşları ilerlemiş bu insanları sevindirsinler. Kimsenin malı kimseye kalmıyor. Rant rant diyenler de toprağın altına giriyor.