Sabiha Gökçen Havalimanı’nda geçtiğimiz hafta İzmir-İstanbul seferini yapan Pegasus Havayolları’na ait uçağın pistten çıkması sonucu 3 kişinin hayatını kaybettiği kazada, 180 yolcu da yaralandı. Türk...

Sabiha Gökçen Havalimanı’nda geçtiğimiz hafta İzmir-İstanbul seferini yapan Pegasus Havayolları’na ait uçağın pistten çıkması sonucu 3 kişinin hayatını kaybettiği kazada, 180 yolcu da yaralandı. Türkiye günlerdir bu kazanın nedenlerini tartışıyor: Teknik bir hata mı? Pilotaj hatası mı? Kule, şiddetli rüzgar olduğunu bildirdi. Peki, neden iniş kararını pilota bıraktı? Kara kutu ne diyecek? ABD’den gelen uzmanların raporu nasıl olacak? Bu tartışmaların sonucu, önümüzdeki günlerde alınacaktır. Nerede ihmal var, nerede hata var, kim sorumlu? Mutlaka açıklanacaktır. Kaza nedeni tartışılırken, birçoğumuzun gözünden kaçan önemli bir gerçek var. Kazadan hemen sonra ilk anda tam bir kaos yaşanıyor. İlerleyen saatlerde “abartılı” yardım uygulanıyor. Aynı kaosu, karışıklığı, paniği Elazığ, Malatya depreminden sonra da gördük. Van’da yaşanan çığ felaketinden sonra da yaşadık. Geçtiğimiz haftanın akıllarda kalan üç afetinden sonra yaşadıklarımız şunu gösterdi: a) Halkımızın acil durumlarda yapacakları, nasıl davranacakları konusunda yeterli bilgisi yok. b) Acil durumlara müdahale eden görevlilerin de yeterli deneyimi yok. Gelin ayrıntılarına bakalım: 1. Kemer hayat kurtarır. Sabiha Gökçen’de ortaya çıkan uçak kazasından sonra yaralıların yaptığı açıklamalardan anlaşıldığına göre uçak piste indikten sonra yapılan “İstanbul’a hoş geldiniz. Cep Telefonlarınızı şimdi açabilirsiniz” anonsundan sonra yolcuların birçoğu kemerlerini açarak savunmasız hale geldi. Yaralı sayısının çok olmasının, kol, bacak kırıklarının en büyük nedeni budur. 2. Yardımlaşma; ilkyardım hayat kurtarır. Uçaktan yaralı kurtulanların biran evvel kendi canlarını kurtarmayı düşünmesi çok doğaldır. Ancak, ayakta kalanların arasında dayanışma oluşmaması, tek bir ilkyardım yapabilenin bulunmaması çok düşündürücüdür. 3. Bu kadar çok ambulans doğru değil. Kazadan sonra hafif yaralılar otobüslere, servis araçlarına yerleştirildi. Bu, büyük eleştiri aldı. Yaralılar neden ambulanslarla hastaneye sevk edilmedi diye birçok kişi başta sosyal medya olmak üzere eleştiride bulundu. Bu eleştirilerin de bilgi eksikliğinden kaynaklandığını düşünmekteyim. Peki ne yapılmalıydı? Havaalanında görevli sağlık ekiplerden kaza alanına gelen ilk kişinin yapması gereken, kaza yerinde güvenliğin sağlandığından emin olduktan sonra güvenli bir yerde “triaj alanı” oluşturup yaralıları genel durumlarına ve yaşamsal fonksiyonlarına göre sınıflayıp tedavi için planlanmış hastaneye yönlendirmek olmalıdır. Bu durumda, bazı hafif yaralılar otobüslerle, servis araçları ile sevk edilebilir. Genel durumu kötü olan, tedavisinin hemen başlanması gereken, riskli yaralılar mutlaka Ambulans ile sevk edilmelidir. Havaalanlarında bulunan kurtarma ve sağlık ekiplerinin bu konuda defalarca tatbikat yapması gerekmektedir. SON SÖZ: Bu satırları okurken peki ne yapılmalı, ne olmalı, nasıl düzelir, çözüm nedir diye düşündüğünüzü biliyorum. Çözüm çok basit: Okul öncesi eğitimden başlamak üzere, ilkyardım eğitimini hayatımıza sokmalıyız. Her yıl, sürekli, devamlı…