Burası soğuk, soğuk odalar... Yoksun neye yarar, örtünsem kat kat yorganla aman... Soğuk, soğuk olanlar... Sizce Gökhan Türkmen, bu şarkıyı şu anki ruh halimizi öngörüp de yazmı...

Burası soğuk, soğuk odalar... Yoksun neye yarar, örtünsem kat kat yorganla aman... Soğuk, soğuk olanlar... Sizce Gökhan Türkmen, bu şarkıyı şu anki ruh halimizi öngörüp de yazmış olabilir mi? Çünkü ben sabahtan akşama bu şarkıyı söylüyor ve dertleniyorum... Gerçekten soğuk... İzmir geçtiğimiz hafta bize baharı yaşatırken, bu hafta kara kışın zirvelerine çıkarıyor... Bir yandan soğuk, bir yandan grip ve nezle olacağım korkusu... Tabi doğalgaza, elektriğe yapılan zamlardan hiçbir şey yakamamak da cabası... Yaksak cebimiz razı değil; yakmasak her yanımız buz kesiyor... Kısır döngüye hapsolmuş ikilemler cehennemindeyiz... Artı ve eksi değerler gerçekten bizi mahvediyor! Sürekli ‘Acaba doğru karar mı veriyoruz?’ endişesi... Bizi bizden alıyor... Bir elimde ıhlamurum, diğer elimde artık parçalanmaya yüz tutmuş peçetem... Dalıp dalıp gidiyorum pencereden... Yaz aylarımızı düşledikçe klimanın derecesini yükseltiyorum... Sonra dışarıdakileri düşünüp düşünüp dertleniyorum... Zor değil mi, çok zor... Hiçbir şeyin doruk noktasını sevmiyorum... Ne çok sevmeyi ne çok nefret etmeyi... Ne haddinden fazla saygıyı ne de hadsizliği... Ne çok sıcağı ne de çok soğuğu; tıpkı şu anda olduğu gibi... Ben her zaman sırtı sıcağa dönük son baharı severim... Uzun uzun gelen boğucu havanın ardından esen ılık bir meltem mest olmama yeter... O zaman kendimi çok daha yaratıcı, çok daha canlı hissediyorum... İçimde tutamadığım kelebekler dans ediyor... Ama işte... Neyse, biz anın tadını çıkarmaya çalışalım... Kendimizi eve kapatıp, farklı farklı hobiler edinelim, hafta sonları doğa yürüyüşleri yapalım... Her hafta farklı bir kurabiye pişirelim mesela... Bir gün tarçın, bir gün zencefil koksun evimiz... Sonra... Farklı farklı çaylar demleyelim her akşam... Bir gün papatya çayı ile dinginleşelim ertesi gün hatmi çiçeğinin muhteşem rengi ile büyülenelim... Hatta çay demişken... Tavsiye de verelim! Kaynar Kış Çayı: Özellikle Mersin ve Adana gibi güney illerimizde üzerine dövülmüş ceviz dökülerek içilen harika bir çay tarifi! Daha ilk yudumunda içinizi bir sıcaklık kaplar. Bağışıklık güçlendiren, boğaza iyi gelen bir güce sahip. Kış çayı malzemeleri ve tarifine buradan ulaşabilirsiniz. Servis ederken bir de dövülmüş ceviz, mis mis... Gingerli Ada Çayı: Kış boyunca enfeksiyonlardan korunmanıza yardımcı olacak bir bitki çayıyla devam ediyoruz. Adaçayı içimi kolay, sindirim sistemini düzenlerken tüm vücudunuzun rahatlamasını sağlayan bir sıcak içecek. Fakat onu biraz değiştirip ıhlamur, zencefil ve nane gibi yardımcı malzemelerle süsledik mi, tüm kışı bomba gibi geçirebileceğiniz iksire ulaşmış oluyoruz! Ada çayı, 1 dilim zencefil, 1 dilim limon, ıhlamur, bir tutam taze nane... Kişi sayısına göre suyu kaynatın ve malzemelerin hepsini kaynayan suya katın. Biraz demlendikten sonra sizlere afiyet olsun. Önce üşüttük, sonra lezzet cümbüşüne düşürdük... Bu hafta da yazımız böyle oldu, hafta bakalım kısmet... Esenliklerle kalın, sağlıkla kalın... Görüşmek üzere...