Yazar Hacer Kılcıoğlu, “Bas Pedala Luna” kitabıyla Balkan coğrafyasının büyüsü içinde bisiklet tutkunlarını bir arayışın ve kaybolmanın yolculuğuna çıkarıyor.

Yazar Hacer Kılcıoğlu, “Bas Pedala Luna” kitabıyla Balkan coğrafyasının büyüsü içinde bisiklet tutkunlarını bir arayışın ve kaybolmanın yolculuğuna çıkarıyor. Yazarlığı kadar gezginliğiyle de tanınan Hacer Kılcıoğlu, gezi anlatısına bu sefer bisikleti dahil ediyor. İzmirli bisiklet severlerin iyi yürekli dostu Urim Baba’yı romanına konuk eden Kılcıoğlu, çevre dostu tutumuyla dikkat çekiyor. Çocukların bisiklet tutkusuna da değinen Kılcıoğlu, bisiklet sürme alanlarının eksikliğine de değindi. Kılcıoğlu, “Bisiklet kullanıcıları için uygun yollar yapılmadıkça, çocuğun kullanımını sürdürmesi olanaksız. Trafiğin böylesine uygunsuzluğu nedeniyle anne babalar da kaygılı elbette. Büyük kentlerde bir ölçüde buna olanak sağlayan adımlar atılıyor ama küçük kentler için bunu söylemek zor” dedi.

‘BİSİKLET ARAÇ’

Sayın Kılcıoğlu, özgeçmişinizden gezgin bir yanınız olduğunu öğreniyoruz. Elimizdeki “Bas Pedala Luna” kitabınız da bir gezi kitabı. Ancak, bisiklet burada araç olduğu için tema bölünüyor. Kitabınızın kimliği hakkında neler söylemek istersiniz? Gezginim evet. Gezgin kimliğim kitaplarıma yansır. Gerçek yer ve kişi isimleri kullanmayı da severim. Bir grubun uzun yol hikâyesi içeren Bas Pedala Luna kitabımda çevre dostu bisikleti, dünya aşığı insanlarla buluşturmak istedim. Bir anne kız hikâyesi, bir kayboluş hikâyesi, önyargılarımızdan uzaklaşma hikâyesi kitaba eşlik ediyor. Kitap ağırlıklı olarak Balkan coğrafyasında geçiyor. Bu coğrafyanın büyüleyiciliği hakkında bir şeyler biliyoruz. Sizin bu tercihiniz hakkında sizden bir şeyler duysak…

BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAK

Balkan coğrafyası sahiden büyüleyici evet ama ben bisikletli grubu bu yola çıkarırken, bu coğrafyada yakın geçmişte yaşanan savaşın verdiği hasara odaklanmak istedim. Barış içinde huzurlu ve mutlu yaşamak varken, nefret, kin, önyargı gibi olumsuz duygularla da savaşmak zorunda kalmak ne kadar ağır bir yük, onu dile getirmeyi amaçladım. Anlatınızda bir bisiklet sürücüsü ya da meraklısı için neredeyse tüm bilgiler var. Eldiven, kask, yedek eşyalar…Tabii çocukların önde olması da ayrı bir değer taşıyor. Çocukların bisiklet sevgisinin devamlılığı için “Pas Pedala Luna” gibi eserlerin nasıl bir etkisi olacağını düşünüyorsunuz? Bir konu üzerinde yazarken önce kendim bilgilenirim. Hiç bisikletim olmadı ve bisiklet kullanmayı bilmiyorum. Dolayısıyla kitabımı yazarken epeyce araştırma yapmam gerekti. Teknik bir hata olmasın diye yazdığım metinleri bisikletçi dostlarıma okuttum. Çocuk için yazdığımdan çocuk bisikletçi Luna’yı kahraman yaptım elbette. Luna, çocukların bisiklete sahip olma isteğini artırmış ise mutlu olurum. Yeter ki çocukların bisiklet kullanımını sürdürebilecekleri ortamlar sağlansın.

YAŞAYAN BİR KAHRAMAN

Kitapta İzmir’den de aşina olduğumuz “Urim Baba”ya rastlıyoruz. Bir zamanlar bana da bir bisiklet hediye eden İzmirli kahramanımızla esere konuk ettiğiniz kahramanımızı anlatır mısınız? Urim Baba ile yolumuz kitabı yazmaya başladığımda kesişti. İyi ki. Bu bisiklet sevdalısı çocuk kalpli adam, artık kullanılmayan bisikletleri tamir ediyor ve alım gücü olmayan çocuklara armağan ediyor. Ne yüce bir davranış. Çocuklar için yazarken böylesi iyi kalpli insanlarla tanışmak da benim armağanım elbette. Gelelim memleketimizdeki bisiklet ahvaline. Başta İzmir olmak üzere ülkemizdeki bisiklet varlığını, hacmini nasıl değerlendiriyorsunuz? Çocuklar bisikleti seviyor. Ama... Bisiklet kullanıcıları için uygun yollar yapılmadıkça, çocuğun bisiklet kullanımını sürdürmesi olanaksız. Trafiğin böylesine uygunsuzluğu nedeniyle anne babalar da kaygılı elbette. Büyük kentlerde bir ölçüde buna olanak sağlayan adımlar atılıyor ama küçük kentler için bunu söylemek zor.

İLERİYE BAKACAĞIZ

Yakın zamanda büyük bir deprem felaketi yaşadık. Bu bölgede yaşayan çocuklar için de bir yazar olarak sizden bir mesaj rica edebilir miyiz? Böylesi büyük acıların ardından söz söylemeye çalışmak zor. Şunu söyleyebilirim, bölgede yaşayan çocuklarla fiziken birlikte olamasam da kalbimle, duygularımla onların yanında hissediyorum kendimi. Ve umudum şudur ki, bu günler geçecek, bizler yeniden oluşacağız, büyüyeceğiz, acıyı ardımızda bırakıp ileriye bakacağız. Bunu hep birlikte başaracağız. Şefkatle, iyilikle. Kitabınızı resimleyen Yusuf Tansu Özel ile nasıl bir çalışma içinde oldunuz? Anlatır mısınız?" Yusuf Tansu benim Radyo Pencere kitabımı da resimlemişti ve kapağı çok sevmiştim. Bu kitabın kapağını ve iç resimlemeleri yaptı ve ben yine çok beğendim. Var olsun. Eklemek istediğiniz bir husus varsa seve seve yazarız. Kitapta Süslü Kadın Bisikletçiler’in lideri sevgili Sema Gür de var. Hem de ana kahramanlardan biri olarak. Kitap vasıtasıyla tanıştık onunla da. Bisiklet aracılığıyla başlattığı kadın hareketini çok kıymetli buluyor ve onu seviyorum. ... Arka Kapaktan Bazen kaybolmak, kendini bulmaktır. Neşeli üslubuyla ve farklı kültürleri buluşturduğu çocuk ve gençlik kitaplarıyla sevilen Hacer Kılcıoğlu, okurunu bu kez bir bisiklet grubunun peşinden Kosova’ya götürüyor. Keşif ruhu, yardımlaşma ve güven duygularıyla örülü roman, sürprizlerle dolu bir macerayı küçük kahramanının gözünden anlatıyor. Akıcı diyalogları ve özgün karakterleriyle dikkati çekerken, iletişim ve önyargılar üzerine düşündürüyor. Her yaştan okura, farklılıklarla kucaklaşmanın, aynı dünyaya ait olduğumuzun sevincini duyumsatıyor. Luna, arkadaşları Yiğit, İpek ve Atakan’la Uçan Kuşlar bisiklet grubunu kurmuştur. Babasından zar zor izin koparıp, annesiyle birlikte ta Kosova’da yapılan bir bisiklet turuna katılır. Ana kız, başka bir ülkeyi, oranın şarkılarını, yemeklerini keşfetmenin heyecanıyla pedal çevirirler. Tabii, gruptan ayrılıp kayboldukları âna dek... Annesi yardım aramaya gidince yalnız kalan Luna’nın yanında babasının sözleri, arkadaşlarıyla anıları ve günlüğü kalır sadece... ... Hacer Kılcıoğlu kimdir? Manisa, Alaşehir’de doğdu. İngilizce öğretmenliği yaptı. Gezgin olmayı seven, sık sık yolculuklara çıkan Kılcıoğlu, çocukluk ve gençlik anılarını, Ben Eskiden Çocuktum (2003) ve Jale’yle Konuşmak (2006) adlı kitaplarda topladı. İlk çocuk romanı Perşembeleri Çok Severim’i (2009), aynı mahallede büyümüş üç ünlü sanatçının çocukluk yıllarını anlatan İzmir’de Üç Çocuktuk – Sezen, Haluk, Meltem (2010) izledi. Eğlenceli çocuk romanı Bugün Adım Kaktüs Benim’in (2011) ardından Kılcıoğlu, çeşitli ülkelere yolculuklarının izini taşıyan çocuk öykülerini Aydede Her Yerde (2012) adı altında topladı ve kitap, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği’nce (ÇGYD) 2012 Yılın Öykü Kitabı seçildi. Ertesi yıl Gevrekçiii’de simit satıcısı İzmirli bir çocuğun hayat mücadelesini anlatan yazar, On Numara Çocuklar’da (2014) üç romanının sevilen kahramanlarını (Perşembeleri Çok Severim’in Tibet’ini, Bugün Adımı Kaktüs Benim’in Çiçek’ini, Gevrekçiii’nin Mahmut’unu) bir araya getirdi; Dağ Sustu Dağ Konuştu’yu (2015) da gençler için yazdı. Gökyüzünü anımsatan çocuk öykülerini Havaya Bak (2017) adlı kitabında topladı. Çocukların merak ve hayal gücünün yol açtığı sürprizlere yaslanan romanı Radyo Pencere’yi, (2019) sevinçli buluşmalarla ilerleyen İyi Günler Eczanesi (2021) izledi. Yazarın son romanı Bas Pedala Luna (2023), Kosova’da bir bisiklet gezisi sırasında yolunu kaybeden anne ve kızına odaklanıyor. İzmir’de yaşayan Kılcıoğlu’nun bir kızı, bir oğlu var. Hacer Kılcıoğlu, Bas Pedala Luna, Günışığı Kitaplığı, 2023, İstanbul