Türkiye, Kahramanmaraş deprem felaketinde yitirdiği canlarına ağlıyor.

Türkiye, Kahramanmaraş deprem felaketinde yitirdiği canlarına ağlıyor. Bir taraftan bölgede arama kurtarma çalışmaları sürüyor diğer tarafta bizim siyasiler birbirine laf yetiştirmekle meşgul. Her kafandan bir ses çıkıyor, herkes benlik mücadelesi veriyor. Keşke”Ben”değil”Biz”olmayı başarabilsek. Farklı bireylerin birlikte yaşayabildiği, eşit ve diğerlerine saygı gösterdiği bir toplumsal yaşam kültürünü geliştirdiği, düşünen, sorgulayan, üreten ve çözümün bir parçası olan bireylerle ancak “BİZ” olabiliriz. Hayatın pek çok alanında birlik ve beraberliğe her zaman ihtiyaç duyuyoruz. Dönem dönem de bunu hemen herkes bir kere dile getiriyordur eminim. Ancak bu “birlik ve beraberlik” söyleminin içini doldurabilmek, bu kavramı eylemlerle desteklemek gerektiğini düşünüyorum. Türkiye çok zor ve çetin bir imtihandan geçiyor. Ülkemiz asrın felaketini yaşadı. Milletçe, yaralarımızı sarmak, ihtiyaç sahibi olan depremzedelerin sorunlarına çözüm üretmek gerek. Türk vatandaşının görevi. Ama maalesef hala muhalefet yapanlar, acımasızca eleştiri yapan yapana. Bir elinde kahve diğer elinde cep telefonu sıcacık ofisinde ahkâm kesen kesene. Yapıcı eleştirilere varım ama boş teneke gibi sadece gürültü yapanlara karşıyım. Yazıktır, günahtır kardeşim, depremzeleri kurtarmak için canla başla çalışan devletin gayretini görmemezlikten gelmek günahtır, orda çalışanların hizmetlerin görmemek vebaldir. Gün birlik olma ve milletçe kenetlenme günüdür. Ne demişler; Sürüde koyunu olmayan çobanla uğraşır. Camide gözü olmayan imamla uğraşır. Okumaya yüzü olmayan üniversite ile uğraşır. Vatan sevgisi olmayan Devletle uğraşır... DELİ KIZ SAÇINI TARAR Birde muhalefetin seçim tartışması var. Ülke 100 yılın felaketini yaşamış 10 il adeta savaş alanına dönmüş, yerle bir olmuş. Muhalefet partisi seçimin 14 Mayıs tarihinde yapılması daha doğrusu koltuk derdine düşmüş. Yani ”Köy yanar deli saçını tarar” sözünün vücut bulmuş hali gibi bizim muhalefet. Kahramanmaraş’a, Diyarbakır’a Urfa'ya, Hatay'a, diğer şehirlere gidip sandık mı koyacaksınız? Bu mümkün mü? OHAL ortada, TBMM'nin de destek vermesi lazım. Bence erteleme olmalı. İnsanlarımız acılı, canlarını kaybetmiş, eşini, çocuğunu, anasını babasını, malvarlığını, evini hepsini kaybetmiş. O yüzden bunu anlamak lazım. İnsanların yarası sarılmalı, yeni bir yaşam kurmaları lazım. ADRESE TESLİM Mutluluk ve Ubuntu Felsefesi Afrika’da çalışan antropolog bir kabilenin çocuklarına oyun oynamayı önerir. Çocukları meydana toplar. İleride görünen ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır. Çocuklara “Haydi, şimdi başlayın! Birinci olan meyveleri alacak!” der. O an bütün çocuklar el ele tutuşur, koşarlar ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu cevabı verirler; Biz “ubuntu” yaptık. Yarışsaydık yarışı kazanan bir kişi olacaktı. Nasıl olur da diğerleri mutsuzken yarışı kazanan bir kişi ödül meyveyi yiyebilir? Oysa biz ubuntu yaparak hepimiz yedik.” Ubuntu’nun anlamını açıklarlar: Ben, ‘biz’ olduğumuz zaman ‘Ben’im. Yunus Karakaya