Rusya-Ukrayna savaşı bir ayını doldururken, bir de baktık ki Karadeniz’de mayın trafiği başladı. Güya Ukrayna, Odesa’ya Rus çıkarmasını engellemek iç...

Rusya-Ukrayna savaşı bir ayını doldururken, bir de baktık ki Karadeniz’de mayın trafiği başladı. Güya Ukrayna, Odesa’ya Rus çıkarmasını engellemek için bölgeyi mayınlamış. Ve o 420 mayın çıpalarından kurtularak Karadeniz’e yayılmış. Şimdi o mayınları birer ikişer buluyoruz. Öyle bir oyun dönüyor ki, anlamak mümkün değil. İlk mayın Marmara’da görülmüştü. Odesa açıklarından bir ayda gelir denilen mayının, İstanbul Boğazı’ndan geçerek Marmara’ya nasıl geçtiğini kimse izah edemiyor. İkinci mayın ise daha boğaza fark edilmeden tespit edilerek etkisiz hale getirildi. Dediğim gibi birileri bizimle ya dalga geçiyor ya da büyük bir oyun kuruyor. O mayınları, karasularımızdan geçen gemilerin bırakmadığını nereden bilebiliriz. Elbette bu işin uzmanı askerlerimiz, düğümü çözecektir. Benim korkum bir oldu-bittiye getirilmek. Maazallah o mayınlar boğazdan geçerken, ister sivil isterse askeri olsun bir gemiye isabet edip patlama yaşanması durumunda olacaklar. Rusya ve Putin dünyayı öyle bir belanın eşiğine getirdi ki, biz Türk halkı olarak hala işin ciddiyetini tam anlamıyla anlamış değiliz. Çünkü maalesef içimizde yaşadığımız hayat pahalılığı, siyasi tartışmalar bizi bir hayli meşgul ediyor. Bazen düşünmüyor da değilim. Hani bu mayınları bize aklımızı başımıza alalım diye mi gönderdiler diye. Türkiye ve başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, Karadeniz’in kuzeyinde barışın sağlanması için ellerinden geleni yapıyorlar. Onların bu girişimleri takdire şayandır. Bu girişimlere Zelenski ve Putin’in olumlu bakması ve İstanbul’da dün başlayan zirve Türkiye’nin gücünü bir kez daha göstermiştir. Dilerim bu zirveden “barış” çıkar. Çıkar da, Ukrayna’da çekilen acılar sona erer. İnanın bir insan olarak her gün televizyonlarda çoluk-çocuk, yaşlı genç insanların kafasına bombaların yağmasına kahroluyorum. Vicdan sahibi her insanın da bu duyguları yaşadığından eminim. 21.yüzyılda böyle bir mezalimi dünya insanlığına reva görenlerin yatacak yeri yok! SİYASET KENDİ DERDİNDE Türkiye siyaseti bir süredir hareketli. Muhalefet partilerinin 6’lı görüşmeleri, liderlerin açıklamaları ile ortalıkta bir seçim havası esiyor. Ama buna rağmen bir erken seçim olasılığı zayıf görünürken, “baskın seçim” ihtimalleri konuşuluyor. Ama bu ekonomik kriz ortamında iktidar bloğunun buna cesaret edip edemeyeceği meçhul. Bence Millet İttifakı, öncelikle kendi Cumhurbaşkanı adayını tartışırken, seçimi ikinci plana atıyor. Anlaşılan onlar da dillendirmelerine rağmen pek istekli görünmüyorlar. Zira, kamuoyu anketleri gösteriyor ki, henüz Cumhur İttifakı’nın oy oranını yakalayıp geçememişler. Muhtemel bir baskın seçimde hezimete uğramak da var. Dünya savaşla uğraşıyor. Türk halkının zamlar altında yaşam savaşı sürüyor. Siyasetçilerimiz de her ikisi arasında sıkışmış vaziyette. Kısacası herkes kendi derdinin peşine düşmüş durumda. RAMAZAN BEREKETİYLE GELSİN Bu hafta sonu Ramazan ayına kavuşmuş olacağız. İnşallah her zaman olduğu gibi bereketiyle geleceğine ve yardımlaşmaya vesile olacağına inanıyorum. Bu mübarek ayın ülkemize ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ederim.