Türkiye’de artık gündemi zamlar belirliyor. Gün geçmiyor ki, akaryakıta elektrik ve doğalgaza...

Türkiye’de artık gündemi zamlar belirliyor. Gün geçmiyor ki, akaryakıta elektrik ve doğalgaza zam gelmesin. Sanki otomatiğe bağlanmış gibi. Herkes birbirine soruyor, “Ne oluyoruz?” diye. Bence ne olduğunu henüz kimse anlayabilmiş değil. Sanki görünmez bir el bizimle oyun oynuyor. Dolar 18 liralara fırladığında, bunu dış güçlerin yaptığını, ülkemize döviz üzerinden bir “ekonomik darbe” yapıldığını ben de bu köşede yazmıştım. Hala bu operasyonun devam ettiğini düşünüyorum. Hatta o günlerde Türkiye’yi yönetenlerin buna dikkat etmesi ve gereken önlemleri alması gerektiğini de bizzat yazmıştım. Maalesef, ben dahil meslektaşlarımın yazdıklarına itibar eden pek olmadı. Bu yüzden “geliyorum” diyen felaket, tıpkı bir kartopu misali büyüyerek bugüne kadar geldi. Şimdi de bir türlü önlem alınamıyor. Marketlerde ve pazarda fiyatlar günü gününe uymuyor. Hem de o kadar kallavi zamlar geliyor ki, dayanılacak cinsten değil. Akaryakıttaki fiyat ayarlamaları lira lira artmaya başladı. Buna dünya petrol fiyatlarının yükselişine bağlıyorlar ama, sadece “Bak trafik yükü azaldı” diyerek kendimizi avutmaktan öteye geçemiyoruz. Topyekün bir tasarruf çağrısını ben göremiyorum. Elbette bu iş devletten başlayarak halka doğru yayılacaktı. Ama bu artışlarla yakında herkes arabasını takoza çekmek zorunda kalacak. 15 LİRAYI AŞTI Sen, ben, o, bu tasarrufu yapabilir belki. Ancak sektörler ne yapacak. Antalya’dan İstanbul’a, İzmir’den Ankara’ya mal taşıyan kamyon ve TIR’lar kontak kapatabilir mi? Hele hele tarlasını ekmek dikmek zorunda kalan çiftçi, litresi 15 lirayı aşıp 20 liraya doğru koşan mazotunu nasıl temin edecek. Tüm bunların sorgulanması gerekmiyor mu? AK Parti’nin Gaziantep eski milletvekili Şamil Tayyar’ı samimi bulurum. Aynı zamanda meslektaşımız olan Tayyar, diğerlerinin aksine korkmadan ve çekinmeden doğruları dile getiriyor. Tayyar geçtiğimiz günlerde, "Ne Kılıçdaroğlu ne diğerleri, AK Parti'nin rakibi değil. Bu süreçte en büyük muhalif akım; elektrik, doğalgaz, akaryakıt üzerinden şekilleniyor. Bu yangın mutlaka söndürülmeli, aksini düşünmek bile istemem" ifadelerini kullandı. Şamil Tayyar bunu kendi partisine söylüyor. Duymamazlıktan gelmek, kulak ardı etmek AK Parti’ye büyük zararlar verir. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanı kamuoyundan yükselen tepkiler üzerine elektrikte kademe uygulamasının 150 kw/h’tan 210’a çıkarılacağını açıklamıştı. Bunun yetmediği anlaşılınca Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da ek önlemlerden söz etti. Millet şimdi bunların ne olduğunu merak ediyor. Bu arada muhalefetin de aklı başına geldi. 128 milyar dolar olayında ortalığı yıkan CHP, örgütleri vasıtası ile 81 ilde basın açıklamaları yaptı. Demokratik tepki işte budur. Yakmadan yıkmadan provokatörlere alet olmadan halkın sorunları gündeme getirilirse, CHP kendine iktidar yolunu açabilir. Ancak ben burada da bir eksiklik görüyorum. CHP’nin başı çektiği Millet İttifakı’nın diğer aktörleri sahada neden yoklar? İYİ Parti, Saadet ve diğerleri de ya CHP ile hareket etmeli ya da örgütleri ile bu basın açıklamalarını yapmalı. Kamuoyunun temsilcisi olan partilerden ses ne kadar yükselirse, tedbir alınması yönündeki çalışmalar daha da hızlanabilir. Her zaman söylüyoruz. Türkiye hepimizin ülkesi. Bu ülkeyi yaşanabilir kılmak önce iktidara, sonra da muhalefete düşüyor. İktidar ülkeyi yönetirken hata yapmamaya özen gösterecek. Hata yapıyorsa da bunu muhalefet kırmadan dökmeden ve hakaret etmeden yapacak. Milletimiz bundan önce olduğu gibi bundan sonra da tüm zorluklara göğüs germiştir, gerebilir de. Yalnızca biri yer, biri bakar olmasın. Kim ne derse desin ülkeden yükselen bu feryada kulak verilmelidir. Yoksa mazallah çok geç olabilir!