Bol delikli fıçıya döndü mübarek, şu bizim korona önlemleri. Bir delik bezle tıkanıyor, bu kez diğerinden fışkırıyor, diğeri tıkanıyor, bez emiyor suyu bu kez ondan da yine su sızmaya devam ediyor. Su...

Bol delikli fıçıya döndü mübarek, şu bizim korona önlemleri. Bir delik bezle tıkanıyor, bu kez diğerinden fışkırıyor, diğeri tıkanıyor, bez emiyor suyu bu kez ondan da yine su sızmaya devam ediyor. Suya yazık, israf. Ya fıçıyı değiştirmek gerek ya da delikleri akıllıca kapamak gerek. Başka yolu yok bunun. Eğer suyu kurtarmak ise, niyet. Korona salgınında garip, tuhaf durumlar yaşıyoruz. Aylarca seyirci alınmadı sözüm ona. Maşallah kameralar bu tarafta olduğu için gösterilmiyor ama her yer dolu. Yok locaymış yok özel yermiş, sevsinler. İzmir'de Göztepe - Beşiktaş, Antalyaspor - Beşiktaş maçları ful çekti, seyirci yoktu yani (!) Altay ile Altınordu maçlarına kısıtlama geldi. Geçen hafta diğer illerdeki maçlarda sözüm ona sağlık çalışanlarını düşündüler, doldurdular tribünleri. Bu nasıl kapanma, her taraf meydanda oysa. 10 GÜN SONRA KARANTİNA  Kuaför kapalı, kahvehane kapalı, okullar kapalı. Tribünlerde bir coşku bir coşku hiç sorma. Nereye böyle, bu kafayla nereye? Adamlar Şampiyonlar Ligi'ni aldılar, bizde tribünlere hücum başladı, cazibe arttı. Korona sizi çağırıyor. Koca bir sezon, seyirci, taraftar giremedi stada. Dost acı söyler. Çifte kupa kutlanacak tabii ki de haliyle, duble tebrik ederim. Haklarıdır helali hoş olsun, ama ama. Dip dibe burun buruna ağız ağıza, virüsü taşıyıp taşımadığı belirsiz onlarca, farklı bölgelerden gelmiş kişiler. Maske yok, sosyal mesafe yok. Metrekarede 10 kişi var. Korona yayacak her şey var. Sıcacık ortam, nemli, bol hava kabarcıklı, sigara da var meşalede korona bir o yana bir bu yana. Her şey var temiz hava yok ki. Kısaca İzmir hallerini, kupa şenliklerinin tablosunu 10 gün sonra birlikte göreceğiz, okuyacağız, hatta ''bi'şey olmaz''cılar, 'aaaa nasıl oldu birden anlamadık' deyip öyle bakakalacak. Sonumuz hayra gark olsun. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete. BİSİKLETLİLERDEN SAYGI Bisikletlilere saygı idi e harfi kalktı bisikletliler saygı, oldu. Çok yazdık, uyardık. Anayollarda, ara sokaklarda bisiklet kullananları sıkıştırmayın, aniden durmayın, arayı kapatmayın, diye. 'Bizleri küçümseyin yol verin' eylemi yaptı bisikletçiler. Metroya bisikletle binilsin, özel yeri olsun, işe, okula bisikletle gidip gelenlere fırsat verilsin, trafik ve hava kirliği azalsın diye, destek verdik, haberler yazdık. Çözüme kavuştu, herkes memnun kaldı. Ama bu kez kusura bakmasınlar, bisikletçiler bir alem oldu.  Daha düne kadar trafikte aşağılandıklarını söylerlerdi, şimdi maşallah çok açıldılar. Yaya olan, yürüyenlerin, oturanların, dinlenenlerin olduğu yerde, ufak çocuk ve yaşlılarda var. Son sürat gidiyorlar, umarsızca. Uyarınca dikleniyorlar. Oysa bisiklet sevdası kültür işidir diye bilirdim. Özellikle İzmir körfez yolunda bisiklet yolu sanki onların tapulu malıymış gibi pedala öyle bir basıyorlar ki. Yaya, baş tacıdır unuttular, bilmiyor musunuz? Yasalarda bile yaya hakkı var iken. Geçmişi unutmayın, yayaları hor görmeyin, bisiklet sevdalıları. Sizin maganda olmaya hakkınız yok. İZMİRSPOR'UN SON MAÇI Bir zamanlar İzmir takımları şimdiki adıyla Süper Lig'de cirit atardı. Altay mı Altınordu mu diye, ikinci İzmir takımını umutla beklerken, heyecanımız da artıyor. Bu takımlarımızdan birisi de İzmirspor, 1968-1969 sezonunda bir düştü, düşüş o düşüş şimdi BAL'da. Ayağa kaldırılmayı, köklerinden yeniden doğmayı bekliyor. Kadroya bakar mısınız? Turgay Meto, Seyfi Talay, Sezen Kadıoğlu, Mustafa Yürür, Cihat Genç, Erdinç Kırşan, Fethi Türkeş, Vahit Kol, Selahattin Kara, Ender İçten, Mehmet Ulusoy, Mehmet Serttepe, İbrahim Ayhan, Şakir Hüner, Eyüp Küçükkaptan, Burhan Gemici, Taner Lafçı, Remzi Durmuş, Ersin Baysal, Salih Kurşunlu, Savaş Mutlu. Vee takımı çalıştıran teknik adam da hocaların hocası, güzeller güzeli Doğan Emültay hocam. Ruhları şad mekanları cennet olsun, yaşayan duayenlerimize de sağlıklı ömür diliyorum. Haydi İzmirspor 7 yıl sonra seni de Süper Lig'de görmek istiyorum. Çok mu şey istiyorum Allah aşkına, şu fani dünyada. Gözüm açık gidecek yoksa. YILMAZ ÖNEN HOCAMA VEDA Oğlu Dr. Yılnur Önen de hakemlik yaptı. Öyle torpille, babası eski ünlü hakem olduğu için filan değil, hakkıyla, alnının teriyle, iyi de hakemdi. Cüneyt Çakır'ın FİFA olduğu yerde, 10 kere FİFA olmalıydı. Baba, baba adam Yılmaz Önen hocam, Milli hakem, Beynelmilel Hakem, MHK Üyesi, Süper Lig Hakemi, Süper Lig Gözlemcisi, 17.dönem Milletvekili, Afyon Dinar doğumlu, A.İ.T.İ.A mezunu. 87 yaşında idi, 21 yıl hakemlik yaptı, 5 yıl da yurtdışındaki maçlarda görev yaptı Yılmaz Önen hocamız. Bu kadar sıfatına, vasfına rağmen çok beyefendi, kibar ve mütevazı bir insandı. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Sevgili Yılnur Önen'e de sabır ve başsağlığı diliyorum. FİNALİN ADI; ALTAY - ALTINORDU Olur mu, olsa keşke. Yarın akşam böyle bir sonuç da çıkabilir. Finale Altay ile Altınordu kalırsa şayet, öyle de olacak gibi görünüyor. Sevinirim, çünkü kesin 1 İzmir takımı Süper Lig'e çıkmış olacak. Takım sayımız Göztepe ile birlikte iki olacak. Üzülürüm, biri çıkamayacak. Bu da duvarın arkası. Hangisi çıkamayacak, hangisinin çıkmasını istersiniz. Altay 3-2, Altınordu 1-0 kazandı. Rövanşta 0-0 beraberlik bile yetiyor, ikisine de final için. Ama ilk yarıda 1-0 öne geçip soyunma odasına öyle giderlerse. Bu iş biter, final gelir diye düşünüyorum. Tecrübe mi, sistem mi Süper Lig'e çıkaracak acaba. Olsun çıksın da biri. Ha sen ha ben, biz kardeşiz, İzmirliyiz, haydi hayırlısı. Çarşamba günkü finali dört gözle, dört renkle beraber bekliyorum, kırmızı, siyah, lacivert, beyaz.