Bu saatte ekonomi olur mu diyordum valla oldu. Pazar tatili ve yasak bitmek üzere idi. Dolar 8.4 TL’ya gram altın 467...

Bu saatte ekonomi olur mu diyordum valla oldu. Pazar tatili ve yasak bitmek üzere idi. Dolar 8.4 TL’ya gram altın 467 TL ya ulaştığında Borsa’nın açılmasına bir saat vardı. Sanırım saat 01.00 de açılıyor her neyse saat 24’ü geçiyordu. Televizyon yorumları birden değişmeye başladı. Ne olur bu durum diye. Derken sabah baktık ki hükümet kadrosu yani bakanlar değişmiş. Gerçek değil tabi, canı öyle isteyenler özene bezene bir sosyal medya hükümeti kurmuş. Alem milletiz. Sabah sabah biri günaydın der gibi. Gelelim ekonomiye faize, kurlara, altın ve dolara yani döviz konusuna. Yıllardır enflasyon gündeme gelir gelmez dolar, faiz, altın ve krediler üzerinden çözüm önerileri başlatılır. En Alim ekonomist dahi bu sarmalın içinden enflasyona çözümü arar durur. Dilimizde tüy kalmadı enflasyonu uzun vadede yenmeliyiz, bunun içinde sabırla bir üretim programı uygulamalıyız her şeyi satın alan ülke olarak kalıcı bir çözüm bulmak mümkün değil. Üretim ile birlikte ithalat içinde bir planlama gerektiği, bunların orta uzun kısa vadedeki planlaması yapılmasının şart olduğunu da söyler dururuz. Ve taviz vermeden uygulanmasını sağlamak gerektiği kaçınılmaz deriz. Daha sonra gel gitler olsa dolar altın faizler dalgalansa dahi enflasyona hakim olunabilir. Faize bakarsak anlaşılıyor ki yüksek çaplı enflasyon kapıda. Esasen yüzde ondan on dokuza çıkarılan faiz bunun öncü haberi değil mi? Şimdi acil tedbir alınmalı ama nasıl bakanlar kurulu değişerek faiz ile oynanarak dövizi baskılayarak veya serbest bırakarak alınan tedbirler her zaman tekrarlanan yaptırımlar değil mi? AYNI AKILLAR Yıllardır aynı akıllar aynı tedbirler ile aynı sonuçları almıyor muyuz. Alıyoruz o halde yeni öneriler gerekli. Peki yeni öneriler neler buyurun. En yeni ve moda olanı dahilde işleme rejimi ki ülkeyi tamamen denetlenemez hale getirdi. Sürekli Cumhurbaşkanın yanıltılması en baş sorunlardan biri. Dahilde işleme rejiminde hiç bir Mal söylendiği gibi dışarı çıkmıyor. İthal buğday İle un ihracının hesaplanması bunu açıkça gösterecektir. Şimdi kim akıl verdiyse ambalajlı yağ satışı zorunlu kılındı. Bir kilo veya bir litre veya daha az miktardaki şişeler veya daha fazla kiloda teneke kutular İle yapılan ambalajlı satışları yıllar itibariyle inceleyen oldu mu? Türkiye toplamda 20 bin tonu aşabilmiş mi? Pazarlama vergi anlaşmalar ile sair nedenlerden daha önce becerilememiş. Sonuç alınmamış bir ambalajlı İhracat denemesi zeytin yağında ihracat rakamını dibe vurdurabilir öylede olacaktır. Kim olsa da ülke yönetilebilir düşüncesinden, Ankara bürokrasisinin devamlı maydanoz olmasına dur demek gerekli. Ayrıca atamalarda bilgi ve işi iş edinme konusu önemle basiretle sağlanmaz ise işimiz zor. Atanan kimseler kendi işleri ile ilgileniyor iktidarı öyle hoyrat kullanıyor ki Ak parti teşkilatının esamesi okunmuyor. Memurlar geleceğini uzatmak için adam kazanma peşinde halkın her konusuna müspet menfi müdahale etmekten geri durmuyor. Hayırlısı olsun desek bile bu gidişle olması mümkün olur mu bilinmez de inşallah olur.