Bu memlekette siyasetin aktörleri ne zaman, “Erken seçim yok” deseler, kendimizi sandık başında bulduk. İsterseniz arşivleri karıştırın. Ne kadar haklı olduğumu siz de göreceksiniz. Yine benzeri ve...

Bu memlekette siyasetin aktörleri ne zaman, “Erken seçim yok” deseler, kendimizi sandık başında bulduk. İsterseniz arşivleri karıştırın. Ne kadar haklı olduğumu siz de göreceksiniz. Yine benzeri ve süreçten geçiyoruz. Üstelik bu sefer geçmişten farklı olarak AK Parti için ortada bir zorunluluk var. Ekonomi iyi gitmiyor. İşsizlik almış başını tırmanıyor. Dolar resmen uçuşta. Enflasyonun TUİK’in rakamlarıyla uzaktan-yakından alakası yok. Böyle devam ederse, tablo daha da kararacak. Bu da demektir ki, 2023 seçimleri İktidar adına zora girecek. Nitekim, ekonomik veriler bu kadar kötü olmadığı halde, 2019’da yapılan yerel seçimlerde AK Parti’ye “kale” olarak gördüğü büyük kentleri kaybettirdi. Erdoğan ve kurmayları bunun farkında değil mi? Dahası; seçimin 2023’e kalmasının başka sakıncaları da var. AK Parti’nin bağrından kopup rakip cepheye dahil olan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun teşkilatlandırma çalışmalarını tamamlayıp güçlenmesi bunlardan bir tanesi. CHP’de şu an pek gündemde olmasa da Muharrem İnce’nin çıkışı ile başlayan krizin sonlandırılması bir diğeri. HDP’deki Selahattin Demirtaş belirsizliği ise sonuncusu. Bu siyasi faktörler, kim ne derse desin şu an için AK Parti adına avantaj. Yarın ne olacak belli mi? Ayrıca “erken seçim beklentilerini güçlendiren” başka rüzgarlar da esiyor. Düne kadar söz söyletilmeyen “Başkanlık Sistemi” konusunda eski ısrardan eser yok. Hatta bazı AK Partililer, “güçlendirilmiş parlamenter sistem” için “Neden olmasın?” yorumu yapıyor. Üstelik, parlamenter sisteme dönüş konusundaki ısrarına rağmen Cumhur İttifakı’nı genişletmek adına İYİ Parti’ye çağrı üzerine çağrı gidiyor. Ortada, Meral Akşener’e istediği verilecek gibi bir hava var. Bütün bunları üst üste koyun; Bu yolun sonu, sandıktan başka bir yere gitmiyor. …………. Nasıl olacak derseniz? Sistem değişikliği için önce Anayasa değişikliği gerek. Kim ne derse desin, Recep Tayyip Erdoğan, bir sistem değişikliğini meydanlarda kendisi ve partisi adına avantaja çevirebilecek kadar akıllı bir lider. Erdoğan çıkıp da, “Ben halkım için, ülkem için bütün yetkilerimden fedakarlık yapmaya hazırım” dese, karşılık bulmaz mı sanıyorsunuz? Bu noktada Erdoğan’ın önüne tek ama önemli bir engel çıkıyor; İstanbul ve Ankara başta olmak üzere CHP’nin eline geçen büyükşehirler… Erdoğan, yerel yönetimlerin genel seçimlere katkısını en iyi bilen lider. Bana göre, böyle bir riski kesinlikle göze almaz. Ama çaresini de bulur. Sistem değişikliğini içeren Anayasa değişikliğinin içine yerel seçimleri de eklese ne olur? Yeteri kadar referans toplayamadıkları için partilerinden önce kendilerine çalışmak zorunda kalacak olan başkanların genel seçime etkisi minimum düzeye iner… Bu da Erdoğan’ın önemli bir engeli aşması demektir… Şimdi? Bütün bunlar hayata geçecek mi derseniz? Elbette ki yazdıklarım şu an için sadece bir senaryo… Ama… Yarın siyasetin yol haritası olursa sürpriz olmasın…