İlkini geçen yıl ekim ayında gerçekleştirdiğimiz Buca’yı Keşfet etkinliğinin ikincisini tarih ve kültür temasıyla 1-2-3 Temmuz tarihlerinde başarıyla düzenledik. Organizasyonunun bir parçası olmaktan...

İlkini geçen yıl ekim ayında gerçekleştirdiğimiz Buca’yı Keşfet etkinliğinin ikincisini tarih ve kültür temasıyla 1-2-3 Temmuz tarihlerinde başarıyla düzenledik. Organizasyonunun bir parçası olmaktan gurur duyduğum Buca’yı Keşfet çok kısa bir süre içerisinde ününü Türkiye’nin dört bir yanına taşımayı başardı. Bu projenin hayata geçmesi noktasında katkılarını esirgemeyen başta Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, Buca İmar ve İnşaat Sanayi Teknik Hizmetler A.Ş. (Bucamar) Genel Müdürü Berk Hızlıateş ve Buca Belediyesi Başkan Danışmanı Buğra Gürsel’e ne kadar teşekkür etsek az. İlkinde ağırlıklı olarak İzmir’den davet ettiğimiz 30’u aşkın blogger, influencer, gastronomi ve seyahat yazarı ile 10 milyonu aşan gösterime ulaştığımız etkinliğin ikinci ayağında rotada kültür ve tarih durakları ile Buca’nın az bilinen kırsal yerleşim yerleri vardı. Bu kez katılımcılar Türkiye’nin farklı illerinden geldi ve Buca’nın bu enfes güzelliklerini keşfetti. Kaynaklar, Belenbaşı, Kırklar, Karacaağaç, Doğancılar köyleriyle başlayan tur; ikinci ve üçüncü günlerde Buca ilçe merkezindeki köşk ve tarihi yapılarla devam etti. Gezi rotasında yer alan ve her birinde Levanten kültürünün izlerini gördüğümüz Rees, Baltazi, De Jongh, Forbes köşkleri, Buca ve Şirinyer tren istasyonları, Buca Belediyesi’ne de bir dönem ev sahipliği yapan Pembe Köşk, Roma ve Bizans dönemi mimarisiyle Kızılçullu Su Kemerleri, Türkiye’de ilk at yarışının ve gece koşularının yapıldığı Şirinyer Hipodromu, Türkiye’nin ilk milli bayrak müzesi olan Dokuz Eylül Üniversitesi Bayrak Müzesi, Latin Katolik Kilisesi (Dom), Muradiye Camii, Ortodoks Kilisesi, Protestan Baptist Kilisesi, tarihi Dumlupınar ve Yaylacık mahalleleri unutulmaz bir deneyim yaşattı. Buca ve İzmir Büyükşehir belediyelerinin destekleriyle yerel üreticiye nefes sağlayan lavanta tarımına tanık olduğumuz Doğancılar Köyü ise etkinliğin en unutulmaz duraklarından biriydi. MARKA KENT HEDEFİ İzmir’in marka kent hedefine ulaşmasında Buca’nın görmezden gelinmesi mümkün değil. Birçok seyahat severin alternatif rotalara yöneldiği, pandemiyle birlikte kültür ve doğa turizminin yükseliş trendine girdiği şu günlerde Buca’nın bu zengin potansiyelini değerlendirmesi gerektiğini üzerine basa basa bir kez daha hatırlatmış olayım. Buca Belediyesi’nin bu farkındalık çerçevesinde Buca’yı Keşfet markasını harekete geçirerek kent rehberi formatına dönüştürmesi, Buca ile ilgili her türlü bilgiyi hem sosyal medya hesaplarında hem de bu web sitesi üzerinden seyahat severlerle buluşturma çabasını da takdir etmek gerek. Yerel ölçekte başarıya ulaşan bu projenin ulusal yansımaları da o kadar olumlu oldu ki İzmir’e gelme planı yapan birçok seyahat sever bu bakir coğrafyayı keşfetmek için Buca’yı rotalarına ekledi bile. Buca’yı Keşfet etkinliğimizin ikincisini gerçekleştirirken hazırlık sürecinden icra sürecine kadar her aşamada yanımızda olan Buca’da Sürdürülebilir Kalkınma İçin Turizm konularında çalışması da bulunan Demet Günoğlu, rehberlerimiz Kemal Şendikici ve Gökalp Saban, Buca Belediyesi Basın Danışmanı Burcu Taner ve emekçi basın birimi çalışanları, B Cube Digital ayağında organizasyon için canla başla çalışan Sezgin Üzen ve Brusk Dede’ye ayrıca teşekkür etmem gerek. Buca Pembe Köşk içerisinde yer alan enfes menüsüyle bizi büyüleyen Boudja Gastro, Mevlana Heykeli’nin yanı başında yer alan Neva Kafe, Buca Belediyesi İzcilik ve Doğa Sporları Merkezi içerisinde yer alan Dere Kafe ve Buca Gölet’te yer alan Göl Restoran ve Ada Kafe personeline de üstün gayretleri için teşekkür ediyorum. Buca’yı Keşfet’in yeni organizasyonlarına hazırız; Buca’da keşfedilecek çok şey var!