Gazetecilikte zaruret olmasa siyasetin ‘S’'sine bile değinmeyeceğim. Bana okurlarım yazıyor ve soruyorlar. Seçim sonuçları ne olur? Neden siyaset ve seçimleri yazmıyorsun? Gazetecilikte ve köşe yazar...

Gazetecilikte zaruret olmasa siyasetin ‘S’'sine bile değinmeyeceğim. Bana okurlarım yazıyor ve soruyorlar. Seçim sonuçları ne olur? Neden siyaset ve seçimleri yazmıyorsun? Gazetecilikte ve köşe yazarlığında, bu sahayı çok boş bıraktığımızı ve ehil olmayanların bu meydanı ele geçirdiklerini görüyoruz. Sizin tabirinizle bilgisi olan da bilgisi olmayan da yorumculuğa soyunuyor. Televizyonların tartışma programlarında kadrolu tartışmacılar aynı sözleri aynı kişileri savunuyor. Yeni yüz ve yeni düşünceleri göremiyoruz. Bu dün de bu böyleydi, bugün dünden daha kötü durumda... Siyaset ismi de kendisi gibi çok şehvetlidir. Kendisini kaptıran bir daha iflah olmuyor. Bunların yanında Allah kelamını ansan onları kesmez. Hemen sözü siyasete getirirler. Siyasetin insanları karalamak, insanlara hakaret etmek, belden aşağı vurulmayacağını söylediğini anlatıyorsun ama anlamıyorlar. Üstelik bir de sana akıl vermeğe çalışıyorlar. Bunlar kendi bildiklerinin dışında kimseyi dinlemez sana bile akıl vermeye kalkarlar… Ülkesine hizmet eden ile hizmet etmeyen meydanlarda laf salatası yapanı bir tutmak. Ülkesini her yönde kalkındıran siyasetçiyi tutmak yerine yere vurmak hangi insanlığa ve vicdana sığdırabilirsiniz. Göz var izan var. Teröre çanak tutanlarla, terörü temizlemeye çalışanlar bir olabilir mi? Milli gelirini 40-50 bin dolara çıkarmış ülkelerin insanlarına bir bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Kimseye muhtaç olamadan millileşmeye önem veren, SİHA’sıyla, İHA’sıyla, tankı, tüfeği, Milli Muharip Uçağıyla, Kızılelmasıyla, kimseye muhtaç olmadan savaşanı mı yoksa bunları iptal edip silahlarını dışarıdan alan siyasetçiyi mi tercih edersiniz? Karar ve düşünce sizlerin… Birde gelelim, kedisiyle, köpeğiyle; hem cinsiyle kıyılan nikâhlar, sapkınlıklar ve daha neler neler... İnsan, kendi elleriyle insanlığı öldürüyor. İnançsız zenginlik tam bir felakettir... Gençlerimiz üzerinde dolaşan karabulut olan eroin, esrar, uyuşturucu hap da dindirmiyor bunların acısını. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, her görüştüğümde; “Uyuşturucu tacirlerinin kökünü kazıyacağız. Gençlerimizi ve çocuklarımızı bu tacirlere teslim etmeyeceğiz diyorlar.” Bu ekip gece gündüz demeden sokaklarda dolaşıp köklerini kazıyorlar... “Kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain olur” diye buyuruyor yüce Allah... Amenna ve saddakna... Bir zamanlar iki anahtar vereceğini vaat eden siyasetçi seçimi kazanmasına rağmen, bırakın iki anahtarı, anahtarlık bile vermemişti. İşte boş vaatler ve kulağa hoş gelen söylentileri söyleyip kandırmacalar… Siyasette, iş yapmayan siyasetçi, boş asılsız vaatlerle bu makamını dolduranlar, her zaman boş sohbetler, irtifa kaybeden uçaktaki yolcuları korkuya düşürür. Artık korkulu rüya görmek istemiyor insanlar… Körükçünün yanına oturan duman kokuyor, esansçının yanına oturan da esans... Bunun için gençlere “arkadaşlarınızı iyi seçin” diyorum. Peki, siyaset hiç mi konuşulmayacak? Konuşulacak, ama yerinde, zamanında. Öylesine yatıp kalkıp siyaset konuşmayacağız. Ayağımız yere basacak ve çalışanı ödüllendirip konuşacağız… Gelişmiş toplumlarda yok böyle bir şey… Hangi toplumda sabah akşam siyaset konuşuluyorsa bilin ki o toplum hastadır. Bu konuda Ortadoğu hastadır, başka konuda da Batı… Gelişen Türkiye, ABD’nin ve Batının işine gelmiyor. Kendilerine muhtaç olan avuç açan Türkiye istiyorlar. Ama şimdilerde o derelerden çok sular aktı. Millileşemeye önem veren halkına ve gençlerine önem veren bir Türkiye var artık ABD’nin de Avrupa’nın da karşısında…