İyi haftalar sevgili köyün delisi okuyucuları, bu hafta da diğer haftalarımız gibi standart terapi görüşmeleri ve kaç...

İyi haftalar sevgili köyün delisi okuyucuları, bu hafta da diğer haftalarımız gibi standart terapi görüşmeleri ve kaçacak yer aramalarla geçti. Şimdi, küçücük gibi görünen bir memlekette, Bodrum’da olduğumu biliyorum. Yani İzmir’den geldiğim ilk bir hafta çarpıyor bu küçüklük gözüme. Büyük otobüsler yerini dolmuşlara bıraktığında, bir yerden bir yere gitmek en fazla 15 dakika aldığında anlıyorsunuz o küçüklük hissini. Ya da evinizden uzakta birini görüp tanıdığınızda yansıyor sizin yüzünüze. Genelde bir ortamda konusu açıldığında ve ben nereli olduğumu söylediğimde çok ortak bir tepki alıyorum. ‘Aa ne kadar güzeldir orada yaşamak’ Bilmem! İçindekilere sormak lazım güzel mi diye. Sürekli tatil yapmıyor ki bu insanlar, bir süre sonra nasıl hissettiriyor bakmak lazım. Burası ayrı bir konu. Benim bahsedeceğim nokta bu kadar küçüklük içinde bile insanların kendine daha sakinini araması, kaçacak delik arıyoruz adeta! Her yer daha çok özelleşsin, küçülsün ve butikleşsin mantığı burada gerçekten çok yaygın. Bakmayın böyle tartışıyormuşum gibi yazdığıma, böyle bir yer gördüğünüzde girip içerideki insanlara sarılasınız geliyor. Yahu, ne iyi etmişsiniz, bizde kafa dinlemek için böyle bir yer arıyorduk diyesiniz geliyor. İşte kendimce saçma bulduğum döngü burada başlıyor. FAZLA SAKİN Bir arkadaşım tuttu beni kolumdan, böyle bir yere götürdü bu hafta. Yeşilliğin içinde, nasıl sakin bir yapı görseniz. Böcekleri bile fazla sakin uçuyor. Butik böcekler haline dönüşmüş durumdalar. Yani Karşıyaka’da sokaktan bir kedi alsanız ve götürüp oraya bıraksanız bir hafta uyumlanamaz, her yere saldırmaya çalışır, o kadar garip bir rahatlık. Her neyse, doğayla iç içe ya, geziniyorsunuz biraz, her şey sade renklerde gözleriniz yorulmuyor, yoga da yapıyorlarmış üst katında, kahvenizi alıp oturabiliyorsunuz. Acıkırsanız ekmek pişiyor içeride. Az önce anlattığım butikleşme mantığı tamamen oturmuş, her şey tıkırında. Bizde aldık birer kahve, çıktık üst katına, geniş bir dağ manzarası var tadını çıkarıyoruz. Buraya kadar her şey çok normal. Genellikle böyle güzel bir yer gördüğünüzde ne yaparsınız? Onu paylaşmak, çoğaltmak istersiniz değil mi? Özellikle internetle birlikte yayılan bir durum bu. ‘Bakın ben harika bir yer buldum!’ dersiniz. Bu gibi yerlerde insanlar artık tam tersi yöne koşmaya çalışıyor. Bizim zihnimizde dursun, özel kalsın, sıkıştığımda kaçacağım delik olsun mantığı başladı! O kadar haklı buluyorum ki, aynı şeyleri yeşilliğe doğru bakarken bizde düşündük. Buranın da tadını kaçırmasalar keşke, çoğalıp bozulmasa keşke’ler havada uçuştu. Paylaşılmasın kimselerle, biraz kaçmalık yer olarak kalsın dedik. Ayırdık kendimize. Bu garip döngülerle nereye gideceğiz bilmiyorum ama çok fazla insanın bunları düşündüğünü ve uygulamaya çalıştığını gördüm. Sizin de var mıdır kaçmalık yerleriniz, insanlardan ve kalabalıktan uzak? www.koyundelisi.site’de tartışmaya beklerim!