Hayal miydi hepimizin gördüğü, yoksa masum, tatlı bir rüya mı? Çocukluğumuzda elleri defne kokan annelerimiz vardı bizim....

Hayal miydi hepimizin gördüğü, yoksa masum, tatlı bir rüya mı? Çocukluğumuzda elleri defne kokan annelerimiz vardı bizim. Gündüzleri hiç görmediğimiz, çalışkan, cefakar babalarımız.. Lüks servislerde değil, okulun çamurlu yollarında tanıştığımız Arkadaşlarımız vardı bizim.. Bırakın kalemi silgiyi paylaşmayı; Bir dilim salçalı ekmeği bile bölüştüğümüz.. Hak geçmesin diye; mahalle bakkalından aldığımız Cincibir gazozunu sırayla içtiğimiz.. Bazen karşı mahalle ile omuz omuza kavgaya tutuştuğumuz, Bazen kazandığımız, bazen de elbirliği ile kaçtığımız ama ne olursa olsun her şeyi birlikte yaptığımız.. Komşularımız vardı bizim. Katlı rezidansların asansörlerini değil; softalarımızı paylaştığımız. Soğuk kış sabahlarında bir tas tarhanaya birlikte kaşık salladığımız, Cumartesi geceleri buluşup, tek kanallı televizyonlarımızda siyah beyaz Türkan Şoray izlediğimiz. Hıdırellez gecelerinde ateşin üstünden atlayıp, uyuyanların saksısını sakladığımız.. Sadece kapılarımızın anahtarını değil, canımızı da emanet ettiğimiz. Umutlarımız vardı bizim. Kimimiz büyüyüp hakim, doktor, savcı olacak Kimimiz spora merak salıp, Naim gibi dünyaları kaldıracaktık. Kolay mı ? Ay yıldızlı bayrağı dünyada dalgalandıracaktık. O yıllarda kimse büyüyünce mütahhit olacağım demiyordu mesela Ormanları yakmaktan, Şehrin göbeğine gökdelenler dikmekten kimse bahsetmiyordu. Sonra Altına demiri karıştırdık. Helale haram. İfriti melek sandık. Şeytanı Tanrı. Sıradan bir dalganın alıp alıp götürdüğü Kumdan kalelerimiz gibi Herşeyi silip süpürdü zaman. Daha dün “neşeli günler, aile şerefi” seyredip, Münir Özkul, Adile Naşit, Şener Şen ile büyüyenler Bugün ihaleye fesat karıştırıp, devleti dolandırır oldu. Kimine göre rüşvet göz hakkı, Milyon dolarlar sakız parası.. Çeşme’de yazlık.. Lüks araba.. Yat kesmiyor artık. Otel de lazım.. Yurt dışında malikane de.. Cehaletin beslediği aymazlık ve şiddet her yerde. Büyüyünce doktor olacağım diyenler, acil servis basıp “doktor” dövüyor. Polis olmaktan bahsedenler Zenginse kaçak kumarhanede rulet çevirirken yakalanıyor. Fakirse horoz dövüştürürken. Baksanıza haberlere.. Daha geçen hafta Erzurum’da bir genç küpe takıyor diye bıçaklandı. Urfa’da 2 yaşındaki kızın cesedi derin dondurucudan çıktı. İstanbul’da bir kadın onu besleyip büyüten annesinin başını kesip tencereye koydu. İnsanlık damla damla gözlerimizin önünde erirken; Herkes masum; herkes kader kurbanı Kim bilir ? Suçlu belki de sadece zaman değildir. Televizyonlar gibi hayatın da renklenmesidir.