Kişinin severek, isteyerek, hoşlanarak yaptığı hareketleri ve davranışları çeşitli nedenlerden dolayı bir süre sonra yapmak istenememesi, zevk almaması, ruhen ve bedenen yorgunluk ve bitkinlik haline...

Kişinin severek, isteyerek, hoşlanarak yaptığı hareketleri ve davranışları çeşitli nedenlerden dolayı bir süre sonra yapmak istenememesi, zevk almaması, ruhen ve bedenen yorgunluk ve bitkinlik haline depresyon denir. Son yıllarda adından sıkça bahsedilen bir hastalıktır. Toplumda 7’den 70’e hemen her yaş grubunu ilgilendirmekte, özellikle 20-50 yaş grubu kadınlarda yoğunlaşmaktadır. 30-40 yıl önce, antidepresan ilaçlar doktor reçetelerinde çok istisnai olarak yer alırdı. Sanayi toplumu oluşması, endüstriyel gıdaların sofralarda yer alması, hazır gıdaların tüketilmesi sonucu antidepresan ilaçlar çok sık reçete edilme sürecini başlatmıştır. Depresyonlu hastaların sanayileşmiş toplumlarda çok artması, endüstriyel gıdalara bağlı beslenme tarzının artması ile izah etmek mümkündür. Gıdaları uzun süre raflarda tutmak için endüstriyel işlemden geçmekte, bunun sonucunda gıdaların besleyiciliği kaybolmaktadır. Vücut için gerekli olan proteinler, karbonhidratlar, yağ asitleri, mineraller, vitaminler yapılan işlemler sonucunda azalmakta, kaybolmaktadır ya da doğallığı bozulmaktadır. Ruhsal yapımızı düzenleyen, mutlu olmamızı sağlayan seratonin, dopamin, noradrenalin denen hormonlar vücudumuzda yeteri kadar olması gereklidir. Bu hormonlardan seratoninin ana maddesi triptafon aminoasididir. Dopamin noradrenalinin ana maddesi triozin aminoasittir. Herhangi bir sebeple bu hormonların yapımı bozuluyorsa depresyon oluşur. İlgili aminoasit asit yetersizliği, azlığı, aminoasit den ilgili hormon oluşmasını sağlayan vitamin ve minerallerin yetersizliği. Bu mineraller C vit, B6 vit, B12, magnezyum, çinko, demir, omega 3 yağ asitlerinden fakir beslenenlerde depresyon sıklığı artmaktadır. Depresyon hastası kendini üzgün ve endişe içinde hisseder. Depresyon hastası her şeyi olumsuz şekliyle düşünür, bütün olayları olumsuz tarafıyla görmeye başlar. Geçmişte yaptıklarından kendini sorumlu tutar ve suçlar. Depresyon hastası kendisini düşünmek istemese de bu duruma hakim olamaz. Hep kendini düşünür. Depresyon hastası geleceği ile ilgili hem umutsuz ve hem karamsardır. Depresyon hastası kendisini hep çaresiz hisseder ve hayatın anlamsız olduğunu düşünür. Bu bakış açısıyla kişinin sosyal ilişkileri bozuktur, performansı düşüktür. Fakat her çökkünlük haline depresyon denemez. Depresyon diyebilmek için bu belirtilerin, son iki haftadır devam etmesi gerekir. Bu süre içinde sürekli olması gerekir. Depresyon hastaları zaman kaybetmeden bir uzmana müracaat etmelidir. Hasta, uzmanların önerisiyle eksik olan hormon, vitamin ve mineralleri kullanmalıdır. Barsak florasını düzenleyecek şekilde beslenmelidir. Eğer siz de pandeminin etkisiyle depresyona girdiyseniz mutlaka geç olmadan bir uzmandan destek alın...