Ana Muhalefet Partisi CHP’de bir süredir kongre heyecanı yaşanıyor. Gerçi buna heyecan demek abes… Galiba doğrusu “kongre süreci” işliyor demek. Çünkü heyecan söz konusu değil. Zira daha delege se...

Ana Muhalefet Partisi CHP’de bir süredir kongre heyecanı yaşanıyor. Gerçi buna heyecan demek abes… Galiba doğrusu “kongre süreci” işliyor demek. Çünkü heyecan söz konusu değil. Zira daha delege seçimlerinde heyecanı oluşturabilecek yapı ortadan kaldırıldı. Her ilçede, il başkanı veya bazı vekillerin himayesindeki egemen yapı listeleri dizayn ederek kongrelerde ortaya çıkabilecek çekişmeyi ortadan kaldırdı. Kendileri açısından bakarsak, muhtemel rakipleri daha yarışın ilk aşamasında bertaraf etti. Doğal olarak ilçe yönetimleri de, il yönetimi de daha seçimin ilk aşamasında kurgulanmış oldu. Siz bazı ilçelerdeki çok adaylı seçimlere bakmayın. Oralarda bile delege yapısı belirlenirken, il yönetimine ya da Kemal Kılıçdaroğlu ekibine muhalefet edecek isimlerin önü kesilmişti. Malumunuz… İlçe kongrelerinin tamamlanmasından sonra iş il başkanı ve yönetiminin seçilmesine gelecek. Esen rüzgara bakılırsa, avukat Deniz Yücel koltuğunu koruyacak. Zira Genel Merkez de daha sürecin başında Deniz Yücel’den yana tavır koyarak farklı bir ismin ya da anlayışın il yönetimine gelmesinin önünü kesti zaten. Burada CHP Genel Merkezi’nin, Deniz Yücel ısrarını sorgulamak gerek. Deniz Yücel çok mu başarılı oldu? Savunucuları bu soruya, partinin son yerel seçimlerde aldığı sonuçlarla yanıt veriyor. İzmir’de yerel seçimlerde alınan sonuçları başarı olarak değerlendiriyor. Bence ortada başarı falan yok. O sonucu ne adaylar, ne de il örgütü kazandırdı. O sonuç tamamen yerel seçim sürecine ülkede oluşan siyasi iklimin sandığa yansımasıydı. AK Parti’nin kaleleri olan İstanbul’un, Ankara’nın, Mersin’in, Adana’nın CHP’li adaylar tarafından kazanılması bunun en basit örneği. Buna bir de ittifakları ve kilit parti HDP’nin tavrını ekleyin… Ne demek istediğim ortaya çıkar… Peki, CHP Genel Merkezi’nin Deniz Yücel aşkının nedeni ne o halde? Tekrar yerel seçim sürecine dönelim. Seçmenin karşısına çıkan adayları kim belirledi, nasıl belirledi, neye göre belirledi? İsimlerden ortaya çıkıyor zaten. Çoğu Ankara’daki kulisler sonucu dayatmalarla yazılan isimler bunlar. İlk 8 aylık performansları o dediğim çoğunluğun nasıl bir hatanın ürünü ortaya koyuyor zaten. O zaman Deniz Yücel ne yaptı? İlçe örgütlerinin istediği adayların arkasında durabildi mi? Yoo… Bir-kaç isim konusunda son söz kendisine bırakılınca kuzu kuzu İzmir’e geri döndü… Yani tam da istendiği gibi “uysal çocuk” oldu. Anlayacağınız CHP Genel Merkezi’nin Deniz Yücel tercihinin arkasındaki tek neden bu… Ne Yücel’in olmayan başarısı, ne de masum yüzü…