Son yıllarda sigortalılardan çıraklıkla başlayan iş ilişkisi ileride emekli olmaya başvurulduğunda emeklilik için aranan yaş kriterini yerine getirmemektedir. Bundan dolayı o yılların çıraklıkla değil...

Son yıllarda sigortalılardan çıraklıkla başlayan iş ilişkisi ileride emekli olmaya başvurulduğunda emeklilik için aranan yaş kriterini yerine getirmemektedir. Bundan dolayı o yılların çıraklıkla değil, normal çalışma olduğu iddia edilerek dava yoluna gidilir. Çıraklık sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi olarak tanımlanır. Meslek Eğitim Kanunu’nda "çırak", çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen kişiyi ifade eder. Aday çırak, ilköğretim okulunu bitirmiş olanlar, bir mesleğe hazırlık amacı ile çıraklık dönemine kadar işyerlerinde aday çırak olarak eğitilebilirler. Aday çırak ve çıraklar, pratik eğitimlerini işyerlerinde, işyerindeki eksik kalan pratik eğitimleri ile teorik eğitimlerini mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında veya Bakanlıkça uygun görülen işyerlerinin eğitim birimlerinde yapar. Teorik ve pratik eğitim birbirlerini tamamlayacak şekilde planlanır ve yürütülür. 3308 sayılı Kanun kapsamında bulunan il ve mesleklerde faaliyet gösteren iş yerleri, Bakanlıkça tespit edilecek illerde ve meslek dallarında 19 yaşından gün almamış kişileri çıraklık sözleşmesi yapmadan çalıştıramazlar. İşyeri sahibi, aday çırağı ve çırağı çalıştırmaya başlamadan önce bunların velisi veya vasisi veya reşit ise kendisi ile yazılı çıraklık sözleşmesi yapmak zorundadır. Aday çırak ve çıraklar işyerinin kusuru halinde meydana gelecek iş kazaları ve meslek hastalıklarından işveren sorumludur. Aday çırak, çıraklar, okumakta iken staja, tamamlayıcı eğitime veya alan eğitimine tabi tutulan öğrencilerin sigorta primleri asgari ücretin yüzde ellisi üzerinden, Bakanlık bütçesine konulan ödenekten karşılanır. Bu dönemlerde yapılan ödemeler kısa vadeli sigorta primine döneme ait prim ödemeleri olup (emekli etmez.), uzun vadeli döneme ait prim ödemeleri sigortalıları emekli eder. Bu dönemlere ait açılan davalarda ise yargı kararları da yukarıdaki yazılı esaslara bakarak hareket eder. Özellikle, sigortalı ile işveren arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ve sigortalının çırak olup olmadığı belirlenirken çalışma ilişkisi irdelenmeli, çıraklık sözleşmesinde akdi ilişkinin üstün niteliğinin “çalışma” yerine “sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi” olduğu hususu gözetilmeli, sigortalının işyerinde üretimle ilgili çalışmalara eylemli olarak katılması ve meslek ve sanat eğitiminin ikinci plânda tutulması, bir başka anlatımla sigortalının emeğiyle işyeri ve işverene katkıda bulunması durumlarında çıraklık ilişkisinin söz konusu olamayacağı benimsenmelidir. Anılan yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, çıraklık sözleşmesinin var olup olmadığı belirlenmeli, uzun vadeli sigorta kolları bakımından uyuşmazlık konusu tarihleri içerir dönemsel sigorta primleri bordroları Kurumdan getirtilerek kayıtlı sigortalıların bilgi ve görgülerine başvurulmalı, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince saptanarak dinlenilmeli, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, ilgili taraflar arasında çıraklık ilişkisinin bulunup bulunmadığı, çalışmanın niteliği açıklıkla ortaya konulmalı, hizmet akdiyle uzun vadeli sigorta kollarına tabi çalışma olgusunun varlığı durumunda bu kez 506 sayılı Kanunun geçici 81. maddesinde yer alan tahsis koşulları irdelendikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır...” Açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar göz önünde bulundurulmaksızın mahkemece, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. (T.C. YARGITAY 10. Hukuk Dairesi Esas No. 2018/5228 Karar No. 2019/5312 Tarihi: 20.06.2019)