26 Kasım 2021 tarihinde düzenlenecek olan COP 26 ; Birleşmiş Milletler iklim müzakerelerinin bir sonraki turu, dünyan...

26 Kasım 2021 tarihinde düzenlenecek olan COP 26 ; Birleşmiş Milletler iklim müzakerelerinin bir sonraki turu, dünyanın zengin ve yoksulları arasındaki küresel dayanışmanın bir testi ve Paris Anlaşması’ndan beri en önemli iklim müzakereleri olarak anılıyor. Korona virüs pandemisi nedeniyle bir yıl ertelenen zirvede devlet başkanları, diplomatlar, iş dünyası liderleri, kampanyacılar ve gazeteciler 31 Ekim’den 12 Kasım’a kadar İngiltere Glasgow’da yüz yüze buluşacak. Zirvenin ev sahipleri, iklim eyleminde bir adım atılmasını ve Paris Anlaşması’nın küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırma hedefinden daha zorlu hedeflere ulaşılması umudunu canlı tutmayı hedefliyor. Bu, emisyonların daha derin ve daha hızlı kontrol altına alınması, yeni iklim etkileri çağına uyum sağlanması ve gelişmekte olan ülkelerin düşük karbonlu ve dayanıklı ekonomiler inşa etmek için ihtiyaç duydukları finansal desteğin artırılması demek oluyor. BİLMENİZ GEREKENLER Her şey sırasıyla… COP nedir?COP”, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği olarak bilinen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 197 üyesinin toplantısı olan Taraflar Konferansı’nın kısaltılmış hali. COP1, 1995’te Berlin’de düzenlendi. Bu yıl 26.sı gerçekleşecek olan görüşmeler, COP26 olarak biliniyor. COP’un merkezinde hükümetlerin birbirlerini sorumlu tutmaları için yasal mekanizmalar üzerine müzakereler bulunuyor. Bu çekirdeğin yörüngesinde, iklim eyleminin gerçekte ne anlama geldiği üzerine canlı bir söylemde bulunan politikacılar, iş dünyası liderleri, kampanyacılar ve gazeteciler yer alıyor. KİM SORUMLU? Birleşik Krallık ve İtalya, COP26’nın ortak başkanları. Ana etkinliğe ev sahipliği yapan Birleşik Krallık hükümeti, İskoçya’daki devredilmiş yönetim ile birlikte daha büyük bir role sahip. İtalya, Milano’da COP öncesi bazı toplantılar gerçekleştirecek. Birleşik Krallık’ta iktidardaki Muhafazakar Parti’den Alok Sharma, Şubat 2020’de COP26 başkanı olarak atandı. Sharma, yalnızca COP26 hazırlıklarına odaklanmak için İş ve Enerji Bakanı görevinden ayrıldı. BM İklim Değişikliği, Meksikalı diplomat Patricia Espinosa’nın yönettiği iklim müzakereleri sürecini yıldan yıla sürdürmekle sorumlu. HEDEFLER COP26 Başkanlığı’nın en önemli görevlerinden biri, diğer uluslardan daha iddialı eylemleri harekete geçirmek. Bu da öncelikle Paris Anlaşması’nın sıcaklık hedeflerine göre ölçülüyor. 2015’te Paris’te 197 ülke küresel sıcaklık artışını “2 derecenin altı” ile sınırlandırmak ve 1,5 dereceyi hedeflemek için kolektif olarak emisyonlarını azaltmayı kabul etti. Bu hedefi karşılamak için her ülkeden, emisyon azaltımına katkıda bulunmaları ve 2025 veya 2030’a kadar hedefler belirlenmesi istendi. Bu planlar, Ulusal Katkı Beyanları (NDC) olarak biliniyor. Bu aşağıdan yukarı yaklaşım, hükümetlerin ekonomilerini ne hızla karbonsuzlaştıracaklarına dair kendi kararlarını vermeleri anlamına geliyor. Ancak Climate Action Tracker’ın mayıs ayında yayımladığı analizine göre, bildirilen planlar yüzyılın sonuna kadar 1,5 dereceden daha çok ısınmaya yol açacak. Hatta planların tamamen uygulandıkları durumda bile 2,4 derecelik bir artış olacak. BM İklim Değişikliği, 2020’nin sonuna kadar güncellenen planların dünyayı, 2030’a kadar emisyonların dengede tutulacağı bir yola soktuğunu buldu. Bilim insanları, ısınmayı 1,5 derecede tutmak için küresel emisyonların 2010 seviyelerine göre yüzde 45 düşmesi gerektiğini söylüyor. NE OLMASI GEREKLİ? Paris Anlaşması altında her ülke, beş yılda bir kendi NDC’lerini güncellemek üzerine anlaşmıştı. Her biri bir öncekinden daha iddialı olacak ve “mümkün olan en iddialı” hedeflerini yansıtacaktı. İLK TEST ABD, Kanada, Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık, temmuz sonuna kadar BM’ye resmi olarak iyileştirilmiş planlar sunan ve büyük ölçüde gelişmiş ülkeler olan 110 ülke arasında. Ancak dünyanın en büyük emisyoncularının çoğu, tekrar tekrar uzatılan son tarihi kaçırdı. Çin, Hindistan ve Suudi Arabistan’ın planları listede yok. Avustralya gibi bazı ülkeler ise hırslarında herhangi bir artışa gitmeden yalnızca eski hedeflerini teyit ettiler. Hatta Brezilya, taban çizgisini değiştirerek taahhüdünü zayıflattı. COP26 öncesinde, Birleşik Krallık’ın Pekin, Yeni Delhi ve diğerlerine daha güçlü hedefler imzalatmak için diplomatik gücünü kullanması gerekecek. KÖMÜR VE NAKİT İngiltere Başbakanı Boris Johnson, ev sahibi olarak ülkenin konferans gündemini “kömür, nakit, arabalar ve ağaçlar” olarak özetledi. Kömür: Birleşik Krallık Cop26’yı, “kömürü tarihe gömen” bir zirve yapmaya çalışıyor. G7 ülkeleri mayıs ayında, 2021’in sonunda azaltılmamış kömür enerjisine doğrudan hükümet desteğini bitirmeyi kabul etti. İtalya da Çin, Rusya ve Hindistan gibi üyelerin direnişlerine karşı G20’de benzer bir taahhüt düzenlemeye çalışıyor. Nakit: Gelişmiş ülkeler 2009’da, gelişmekte olan dünyaya 2020’ye kadar iklim finansmanı için yılda 100 milyar dolar aktarımını kabul ettiler. Son hesaplara göre 20 milyar dolar eksikleri vardı. Almanya ve Kanada, COP26’ya kadar açığı kapatmak için bir plan yapmakla görevlendirildi. Bu, alıcı ülkelerin sürece güvenmesi açısından çok önemli. 2025’ten sonra bir sonraki toplu finansman hedefinin nasıl olacağı üzerine görüşmeler başlayacak. Daha sonra ise trilyonlarca özel sektör nakdinin yüzyılın ortasına kadar küresel emisyonlarda net sıfıra ulaşmaya aktarılacağı çeşitli girişimler var. Arabalar: Birleşik Krallık, son benzinli araç satışları için 2040’a kadar bir son tarih önererek elektrikli araçlara geçişi hızlandırmayı umuyor. Birleşik Krallık, bakanları ve büyük otomobil pazarlarının temsilcilerinin bir araya getirildiği Sıfır Emisyonlu Araç Geçiş Konseyi’ni kurdu ancak Çin bu listede değil. Ağaçlar: “Ormansızlaşmaya son”, COP26’nın bir diğer hedefi. ABD ve Norveç ile birlikte Birleşik Krallık, ormansızlaşma ve orman bozulmasından kaynaklı emisyonları azaltmak için 2021’de 1 milyar dolarlık kamu ve özel finansmanı seferber etmeyi hedefleyen Yaprak Koalisyonu’nu kurdu. ÖNCELİKLER Bu dört kelimelik kısım herkesin önceliklerini karşılamıyor. Endişelenecek kadar fazla arabası veya kömür santralı olmayan dünyanın en yoksul ülkeleri, zaten yaşamakta oldukları iklim değişikliğinin etkilerini ele almak için daha çok fazla eylem görmek istiyor. Paris Anlaşması, iklim etkilerine uyum konusunda küresel bir hedef belirledi ancak altı yıl geçtikten sonra bile hâlâ bunun pratikte ne anlama geldiği net değil. Anlaşmanın, sanayileşmiş dünyanın fosil yakıt kullanımının neden olduğu aşırı hava koşullarına karşı insanların evlerini, hayatlarını ve geçim kaynaklarını zaten kaybetmekte olduğunun bilincinde olduğu bir kayıp ve hasar bölümü var. Ancak pratik destekler yavaş kaldı. Pandeminin bir araya getirdiği bu iklim güvenliği açıkları ile en az gelişmiş ülkeler, bu ihmal edilmiş konuların da dahil edildiği bir dayanışma paketi çağrısında bulunuyor. Bu hedeflerin herhangi birinde kaydedilen ilerlemenin gelecek toplantıda nasıl ele alınacağını zaman gösterecek. Bazı iklim düşünürleri bir Glasgow PACT’ı öneriyor. HANGİ KONULAR? Glasgow’da müzakerecilerin görüşmesi gereken bazı teknik meseleler var. Paris Anlaşması kural kitabının üç yıl önce Polonya-Katowice’deki COP24’te tamamlanması gerekiyordu ama birkaç tartışmalı madde hâlâ çözülemedi. Bunlar, Paris Anlaşması’nın 6. maddesine göre yeni küresel karbon piyasasının kurallarını içeriyor. En zor konular arasında emisyon azaltımlarında mükerrer sayılmadan nasıl kaçınılacağı, Kyoto iklim rejiminden alınan eksi kredilerin yeni sistemdeki rolü ve piyasadan elde edilen gelirlerin bir bölümünün Uyum Fonu’na tahsis edilip edilmeyeceği yer alıyor. Müzakerecilerin aynı zamanda emisyon azaltımlarını raporlamak için gerekli şeffaflık kuralları ile ülkelerin gelecek iklim planlarının aynı 5 veya 10 yıllık zaman dilimini kapsaması gerekip gerekmediği konusunda anlaşmaları gerekecek. COVID-19 Organizatörler, devam etmekte olan salgın tehdidine rağmen yaklaşık 20 bin kişinin COP26’ya katılmasını planlıyor. Hem katılımcıların hem de ev sahibinin sağlık ve güvenliğinin her şeyden önemli olduğu konusunda ısrar ediyorlar. Ancak aşı konusunda zengin ve yoksul ülkeler arasındaki eşitsizlikler, gelişmekte olan ülkelerin katılımı konusunda endişelere yol açtı. 4 Eylül’den itibaren Birleşik Krallık’ın yüzde 64’ü tam olarak aşılandı ancak birçok Afrika ülkesi için bu oran yüzde 5’in altındaydı. Zirveye katılım için aşı zorunluluğu olmasa da Birleşik Krallık, ev sahibi olarak tüm delegeleri aşılanmaya “şiddetle teşvik ediyor”. Birleşik Krallık hükümeti, kendi ülkelerinde aşılara erişemeyen delegelere aşı sağlamak için BM ile birlikte bir COP26 aşı programı oluşturdu. İlk dozların eylül ayında delegelere ulaşması bekleniyor. Katılım için başka finansal ve lojistik bariyerler de var. Birleşik Krallık’ın “kırmızı listesi“ndeki ülkelerden seyahat eden delegelerin aşılıysalar beş gün, aşısızsalar ise 10 gün karantina otel tesisinde kalmaları gerekecek. İngiltere hükümeti, bu faturayı ödemeyi teklif etti. Ayrıca, düzenli testler, maskeler ve sosyal mesafe ile konferans için bir korona virüs protokolü de uygulanıyor. KAYNAK : https://www.iklimhaber.org/cop26-nedir-ve-neden-onemli/ Haber: Chloé Farand Çeviri: S. Sena Akkoç2