“Ne bakıyorsunuz ben mi olacağım…” Rahmetli Kemal Sunal’ı hatırlatan bu sözden çok öte olan bu bilmece...

Ne bakıyorsunuz ben mi olacağım…” Rahmetli Kemal Sunal’ı hatırlatan bu sözden çok öte olan bu bilmece gün geçtikçe gündemimize oturuyor. Partiler ha erken seçim, ha genel seçim derken şu anda seçim sathı mahalline girmiş durumdalar… Fakat bu satıhta ortalık fena karışık durumda. Bir yanda iki cephe arasındaki yarış… Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı mücadelesi… Diğer yanda Millet İttifakı içindeki “Aday kim olacak” yarışı… Biz gazeteciler ve halkımız için bu durum son derece heyecan verici. Her gün bir haber çıkıyor, her gün bir heyecan yaşıyoruz… Ama partilerin içinde bu tip yarışlar iyi sonuç vermeyebiliyor.Ben olmadım” veya “benim desteklediğim aday olmadı”, “benim dediğimi yapmadılar” anlayışı partilerin içinde bölünmelere ve ayrışmalara sebep oluyor… Mesela Millet İttifakı içindeki “aday yarışı” bu bakımdan son derece önemli… Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Bayan Demirtaş, Yavaş, Kesici, Özgür Demirtaş ve Meral Akşener… Gerçi Meral Hanım “Cumhurbaşkanı değil Başbakan olacağım” diyor ama yine de bu bir “ben de varım” baskısıdır. Peki ne olur? Cumhur İttifakı meseleyi günler öncesinden çözdü. Bizzat Devlet Bahçeli tarafından adayımız “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır” dendi ve mesele kapandı. Fakat bu tarafta… İmamoğlu Millet İttifakı’nın en istekli aday adayı olarak ortaya çıkıyor… Yurt gezileri, Millet İttifakı ortakları ile ilişkileri sıcak tutması, HDP’lilerle verilen pozlar hep alan hakimiyeti oluşturmak için atılan adımlar… CHP Genel Başkanı Sayın Kılıcdaroğlu bence doğal aday… Ama rakibin çok olması üzerinde uzlaşmayı zorlaştırıyor… Bayan Demirtaş… Bu aslında bir dedikodu… Türkiye’yi kısa zamanda saran ve sarsan bir dedikodu. PKK, Terör, kan ve şehitlerimiz bir tarafta olunca verilen tepki de çok normal. Mansur Yavaş… Şunu açıkça ifade edeyim ki elime ulaşan dört ankette de Mansur Yavaş var. Hem de çok iyi bir oyla. Fakat O kendisini daha çok Ankara’ya vermiş görünüyor… İlhan Kesici… Bence hem adaylığı hem de hem de kazanması mümkün olmayan biri… Tamam entelektüel seviyesi çok yüksek lakin seçmeni yani milletin büyük bölümünü etkilemesi mümkün değil… Ekonomist Özgür Demirtaş’a gelince… İyi, kaliteli ve genç… Lakin yetmez. Türkiye’de yüzlerce aynı kalitede ve birikimde yetişmiş ekonomist var. Kitleleri etkileyemez bu tip adamlar… Ancak bir hükümette bakan yahut üst düzey teknokrat olur. “Siyasi kişilik” bambaşka bir insandır… Gelelim Meral Akşener Hanım’a… Aslında O da Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu kadar istekli… Ama bir fikir attı ortaya ve şimdi o düzeyde kaldı. “Ben Başbakan olacağım…” diyor. Yıllar önce sahneye ilk çıktığında da aynı sözü söylemişti! Neylersiniz ki şu durumda “Başbakanlık” diye bir yönetim birimimiz yok. Nasıl olabilir? Bir Cumhurbaşkanı seçilir. O ve Meclis eskiye dönme kararı alır. Yeni Anayasa ile millete gidilir, o da en az iki bilemediniz üç yıl sürer… Millet kabul eder mi, yoksa dereyi geçerken at değiştirenleri sandıkta sınıfta bırakır mı bilinmez… Zaten arkasında da yeni seçim… Ya İmamoğlu veya Yavaş aday olursa… Belediye Başkanlıklarından istifa edecekler… Yerlerine kim gelecek o zaman? Ben söyleyeyim; “Belediye Meclis Üyeleri belirleyecek” İşte bu Millet İttifakı için büyük risk… Ne yapacaklar göreceğiz. Eee kim olacak peki Cumhurbaşkanı?Ne bakıyorsunuz, Cumhurbaşkanı ben mi olacağım”…