Her sene bir öncekinden daha hızlı geçiyor. Ya da bize öyle geliyor… Zaman mı hızlı geçiyor, biz mi zamansız yaşıyoruz? Tabi ki günler ve saatlerin işleyiş şeklini değiştirdiği yok, içinde olduğumuz...

Her sene bir öncekinden daha hızlı geçiyor. Ya da bize öyle geliyor… Zaman mı hızlı geçiyor, biz mi zamansız yaşıyoruz? Tabi ki günler ve saatlerin işleyiş şeklini değiştirdiği yok, içinde olduğumuz hayat telaşı zaman kavramına üstün geliyor. Hatta öyle büyük farkla üstün geliyor ki bazen bir bardak suyu, ucu bucağı olmayan bir okyanus gibi görüyoruz. Farkında değiliz ama okul, iş, kişisel ve ailevi sorunlar derken gülmeyi, mutlu olmayı, dolu dolu nefes alıp yaşamayı unutuyoruz çoğu zaman. Bir de bakıyoruz ki dolan sayfalara bir tane daha eklenmiş, bir seneyi daha geride bırakmışız ve yeni sayfanın ilk satırındayız. Çok azımız bugünün bu anın hakkını vererek yaşıyor. Çoğumuz yarınlar için planlar yaparken, bugün yarınlar için kendini paralarken anın geçip gittiğini fark edemiyor. Ne acıdır ki yarın ve beraberindeki günler geldiğinde, zaman yine önemini yitiriyor ve insan için kısır döngü başlıyor. Bir yılı daha geride bıraktık. Bazılarımız bir eksik bazılarımız bir fazla… Kimi yıllardır umutla beklediği çocuğunu dünyaya getirdi, kimi çok sevdiğini kaybetti. Bazıları çok büyük işlere imza attı, bazılarının yaptığı ufak bir hata geri dönüşü olmayan sorunlara neden oldu. Kimi başlangıç yaşadı kimi bitiş… 2019 aramızdan birilerine ‘Benim yılım’ dedirtirken bazılarımız da 2019’u hiç yaşamamış olmak istedi… Bugün, defterinizin tertemiz yazılmayı bekleyen ilk sayfasındasınız. Bu kez öncekilerden farklı olsun. Yapmaya cesaret edemediklerinizi gerçekleştirdiğiniz, yeni başlangıçlar ve mutlu bitişlerle dolu, geriye dönüp baktığınızda tekrar tekrar yaşamak isteyeceğiniz bir yıl olsun 2020… Anı yaşa! Ne olursa olsun içinde bulunduğun anda ol. Bunu asla unutma. Dolu dolu yaşamın en önemli kuralı bu. ‘El alem ne der?’ bu düşünceyi bırak bu yıl. Çevrendekilerin tek derdi sen ve senin seçimlerin değil. Sırf birilerine zıt düşecek diye isteklerinden cayma ya da erteleme. Konuşmazlar demiyorum, konuşurlar ama üçüncü gün konuşanlar da kendi hayatlarına dönecek… Çok huzurlu bir ortamdasın mesela; huzuru sonuna kadar yaşa, sosyal medyayı unut, insanların fotoğraflarını gördüğünde ‘Vay be ne güzel bir yerde’ demesi seni bulunduğun ortam kadar mutlu etmeyecek. Erteleme! Aldığın karar, ya da yapacağın bir iş, kişisel ya da değil hiç fark etmez; erteleme. İlk maddede de dediğim gibi yapman gereken her neyse o an yap. Hemen şimdi düşün, kendinde ya da hayatında değiştirmek istediğin ama bir türlü uygulayamadığın ne varsa düşün. Değişimini erteleme sebeplerin neler onları da düşün. Ve dünün bir daha gelemeyeceğini belki de bugünün son günün olduğu ihtimalini düşün. Baudelaire’nin de söylediği gibi “İşini erteleyen insan, işinin hiçbir zaman yapılmaması riskine giren insandır.” Ertelediğin her işi aslında önemli değil kutusuna atıyorsun. O kutudan çıkardığında çok geç olabilir. Karar senin… Kararsız olma! C. Flory’nin dediği gibi “En büyük zaman hırsızı, kararsızlıktır.” Kararsızlık içerisindeyken, ne zaman neyin öncelikle yapılacağının planını yapamadığından şaşkın bir halde ortada kalakalırsın. Tabi bu belirsizlik ortadan kalkana kadar zaman sana bir kıyak geçip dakikaları durdurmaz. Aslında karar vermek zorunda kalman demek, birden fazla seçeneğinin var olduğu anlamına gelir ki bu hiç seçenek olmamasından çok daha iyi. Ancak bir gerçek var ki en kötü karar bile karasızlıktan iyidir... Ömür geçip gidiyor. Geçen her anımızın ne kadar önemli olduğunu, nelere mal olduğunu çok sonra anlıyoruz ama o da bir işe yaramıyor. Bir senenin değerini sınıfta kalan bir öğrenci, bir saniyenin değerini de trafik kazasında kıl payı ölümden dönen insan çok iyi anlıyor. Zaman boşa geçse de, yeterince değerlendirilse de su gibi akıp gidiyor. Yaşanmayı bekleyen bir yıl var önünde, günlerini nasıl geçireceğin ise senin elinde… Hoş gel 2020…