İzmir depreminin üzerinden tam 15 gün geçti. İnanılmaz günlerdi. 6.9’luk sarsıntının ardından yıkıldık, acılara gark olduk. Ama çabuk toparlandık. Devlet-millet el ele yaralarımızı sardık, sarıyoruz....

İzmir depreminin üzerinden tam 15 gün geçti. İnanılmaz günlerdi. 6.9’luk sarsıntının ardından yıkıldık, acılara gark olduk. Ama çabuk toparlandık. Devlet-millet el ele yaralarımızı sardık, sarıyoruz. Allah hepimize kolaylıklar versin. Ben deprem konusunda devletimizin refleksine hayranım. Enkaz kaldırmadan, canların kurtarılmasına ve şimdi de yeni yapıların yapılmasına süreç o kadar hızlı ilerledi ki, belki de dünyanın bir başka ülkesinde bile ancak bu kadar olur. Merkezi hükümet, AFAD’ı, UMKE’si, Kızılay’ı ile adeta seferber olurken, yerel yönetimlerin de ondan kalır yanı yoktu. İzmir bir yana İstanbul’dan Kars’a, Adana’dan Kocaeli’de kadar onlarca belediye elindeki imkanlarla İzmir’e koştu. Bir İzmirli olarak ben devletimle gurur duydum. Belediyelerimle iftihar ettim. Kimsesizlerin kimsesi olan bu kurum ve kuruluşlar, böyle çok korkutan ancak lokal bir depremde bile kenetlenerek, görevlerini layıkıyla yerine getirdiler. Başta Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum ve Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Bekir Pakdemirli adeta İzmir’e kamp kurarak her an yanımızda oldular. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dahil, herkes tüm siyasiler moral desteği için buradaydı. Evet o acı dolu günler geldi geçti. Kaybettiğimiz 115 insanımızı gözyaşları içinde ebediyete uğurladık. Evsiz kalanlar için çadır kentler kuruldu. Adeta yardım yağdı. İhtiyaçların her türlüsü giderildi, gideriliyor. Kış’ın yaklaşması nedeniyle, depremzedelere geçici de olsa daha sıcak yuva bulunması için Hilton Oteli ikamete açıldı. İzmir Büyükşehir Belediyemiz, elindeki toplu konutları oturuma hazır hale getirdi ve tahsis etmeye başladı. Başkanımız Sayın Tunç Soyer, depremzedeleri gece gündüz demeden yalnız bırakmıyor. Kısacası, depremde iyi bir sınav verdiğimize inanıyorum. Bizler de basın organları olarak gazetelerimizden internet sitelerimize ve televizyonlarımıza kadar toplumu ve kamuoyunu aydınlatmak için elimizden geleni yaptık, yapıyoruz. Çadırkentlerde, depremzedelerimize ücretsiz gazete dağıtarak, onlara bir nebze de olsa destek olmak istedik. Bu konudaki karar vericilere teşekkür ediyorum. Afetlerde birik ve beraberlik içinde hareket ederek kenetlenebiliyoruz. Ne mutlu bize. Afet demişken, deprem bir yana pandemiyi de unutmuş değiliz. Ancak salgında depremde olduğu kadar başarılı mıyız, tartışılır. Yaz sonu, gitti-gidiyor dediğimiz, günlük ölüm sayısını 20’nin altlarına, hasta sayısını de 1000’in altına indirdiğimiz bu melun hastalık şu günlerde adeta patlama yaptı. Günlük vefat sayısı 80’leri aştı. Hastalığa yakalanma inanılmaz boyutlarda. Elbette dünya ülkelerinde de benzer manzaralar görülüyor. Buna rağmen devlet-millet olarak yaptığımız bazı hatalar yüzünden ilk günlerdeki gibi yasaklar bir bir geri dönüyor.