Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye genelinde 1534 hastane bulunuyor. Bunların 900'ü Sağlık Bakanlığı’na bağlı, 68'i üniversite hastaneleri ve 566'sı ise özel hastane. Bu hastanelerin ne kadarını...

Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye genelinde 1534 hastane bulunuyor. Bunların 900'ü Sağlık Bakanlığı’na bağlı, 68'i üniversite hastaneleri ve 566'sı ise özel hastane. Bu hastanelerin ne kadarının hangi derecede depreme dayanıklı olduğu ile ilgili istatiksel bir bilgi maalesef yok. Binalarımızın yıkıldığı, vatandaşımızın hayatını kaybettiği pek çok depremde, şüphesiz en önemli kuruluşlarımızın ilk sıralarında depremlerde yaralanan vatandaşımıza hizmet verecek sağlık personelimiz ve sağlık kuruluşlarımız gelmekte. Son yaşadığımız, merkez üssünün Kahramanmaraş olduğu ifade edilen 7.4 büyüklüğündeki depremde pek çok sağlık kuruluşumuz yıkıldı. Pek çoğu da ağır hasar alarak hizmet veremez duruma geldi. Olası afet durumlarında yaralı vatandaşlarımıza hizmet verecek olan hastanelerimizin sağlamlık durumu çok önemli. Elbette tüm binalarımızın sağlam olmasını depreme dayanıklı olması gerekli. Ancak, depremde sağlık kurumlarımızın durumunun hayati önem taşıdığını son yaşadığımız büyük depremde tekrar yaşayarak öğrenmek çok acı. Yaklaşık bir milyon nüfusa hizmet veren Hatay ilimizdeki sağlık kuruluşlarının depremde yıkılması veya ağır hasar alması ve depremde yaralanan vatandaşlarımızın çevre illerdeki hastanelere sevk edilmesi, doğal afetlerde, özellikle binaların zarar gördüğü depremlerde sağlık kuruluşlarımızın ayakta kalmasının önemini bizlere bir kez daha hatırlattı. Eskiden yerleşim yerlerimizdeki kamu binaları en sağlam binalarımız olurdu. Son yıllarda yapılan bazı binalar eskiden yapılmış olan binaları bizlere aratır hale geldi. Maalesef. Hatay ilimizde altı yıllık hastane binasının depremde ağır hasar alması en çarpıcı örneklerden bir tanesi. Bu gün geldiğimiz noktada maalesef pek çok kamu binamızın depreme hazır olmadığını biliyoruz. Ülkemizin bir deprem bölgesi olduğunu, her an deprem olabileceğini biliyor olmamıza rağmen binaların yapımında halen gerekli denetimlerin yapılmaması, pek çok yapı denetim şirketinin işin ciddiyetinden uzak stajyer öğrencilerle iş yaptığı herkesin bildiği gerçekler. Geçtiğimiz günlerde deprem bölgesinde yıkılan binaların arasında sağlam kalan bir binanın mühendisine basın mensubu bir arkadaşımız soruyor. Ne yaptınız da bu bina yıkılmadı? İnşaatı yapan mühendisin cevabı kısa ve net. Mevzuata uygun yaptık. Demek ki binalarımız mevzuata uygun yapılsa, mevzuat gereği yapılması gereken denetimler yapılsa depremde can kaybımız 10 binler olmazdı belki. Çok daha az can kayıplarıyla bu depremleri atlatabilirdik. Enkaz altındaki vatandaşlarımız, kışın en soğuk günlerinde, kar, yağmur altında yardım beklerken hayatlarını kaybetmezlerdi. Ne yazık ki yaşadığımız felaketin en büyük sebeplerinden bir tanesi denetimsizlik. 10 ilimizi etkileyen depremin ardından pek çok ilimizde bazı binaların depreme dayanıklılığı ile ilgili çalışmalar başlatıldı ve pek çok binanın depreme dayanıksız olduğu tespit edilerek boşaltılan pek çok binada bulunmakta. Yapılması gereken hastanelerimiz başta olmak üzere stratejik önemi olan devlet binalarımızın öncelikli olarak deprem mevzuatına uygun olarak yenilenmesi. Bir yerden başlamak lazım. Yarın geç olabilir.