Depreme hazır olmak elbet ki, öncelikle sağlıklı- dayanıklı- güvenli binalardan oluşan güvenli şehirler kurmaktır. Çünkü yadsınamaz büyüklükteki gerçek o’dur ki, aslında bizleri öldüren deprem değil,...

Depreme hazır olmak elbet ki, öncelikle sağlıklı- dayanıklı- güvenli binalardan oluşan güvenli şehirler kurmaktır. Çünkü yadsınamaz büyüklükteki gerçek o’dur ki, aslında bizleri öldüren deprem değil, binalarımızdır. Ancak, çarçabuk yapılabilen ve çarçabuk değiştirilmesi mümkün olmayan bir gerçektir bozuk yapılaşma. O nedenle, eski devirlerde yaşamış büyük düşünürler, bir coğrafyaya yapılabilecek en büyük ihanetin, en büyük saldırının, dolayısı ile en büyük felaketin betonlaşmaya dayalı çarpık kentleşme olduğunu söylemişlerdir. Medeni toplumlar, şehir mimarilerine, şehir planlarına ve şehirleşme kaidelerine çok büyük önem verir. Plansız, her yönüyle hesaplanmadan ve kalitesiz şehirleşmeye müsaade etmezler. Medeni toplumlarda yaşam kalitesi önce gelir. Bir kez binayı bir yere koyduktan sonra onun kolayca kaldırılamayacağını, kötü emsalin çarçabuk yayılacağını ve geri dönüşünün olmayacağını bilerek hareket etmek esastır. Bizler bu güne kadar, binaya özen göstermediğimiz gibi yol ve kaldırımlara da, engellinin, bisikletlinin yoluna, araca ve otoparka da aldırmadan şehirleştik. Bir binada minimum oturan sayısı kadar araç otoparkı olması gereğini yasalarımıza koyduk koymasına, fakat planda otoparka ayrılmış alanlara da bina doldurduk. Çekme mesafelerini görmezden gelerek, yapıları parsel sınırına kadar genişlettik. Yeşil alan bırakmadık. Şehirlerimizde ve mahallelerimizde ağaçlık yeşillik bir karış toprak bırakmadan bitişik nizam çok katlı bloklar yükselttik. İmar kanunlarımızda, fay hatlarının büyük ölçekli paftalardan başlayarak en küçük ölçekteki paftalara kadar işlenmesi gerektiğini yasalaştırdık, ama bunu da imar planlarına, plan notlarına işlemedik. Binalarımızın zemin katlarında alan kazanmak için kolon kestik. Yapıların maliyetini düşürmek için malzemeden, statik hesaplardan, işçilikten feragat ettik. Denetimi de bıraktık. Büyükşehirlerimiz, metropollerimiz, hatta megapolümüz de aynı şekilde evrimini tamamladı. Bu gidişatta isteyen istediğine kızabilir, suçlu arayabilir belki, ama bu olanda her birimiz paydaşız. Arsa sahibi, müteahhit, mimar, daire satın alan, kiracı, yapı denetim firması, belediye, izin onay ruhsat vereni de, satanı da, satın alanı da, hepimiz bilimsel gerçeklerimizi yok sayarak bu günlere geldik. Şimdi bir anda sihirli bir değnek dokundurup, özellikle düşüncesizce son 60 yılda biriktirdiğimiz hatalarımızı ortadan kaldıramayız. Ne var ki, hiçbir şey olmamış ve daha da kötü bir şey olmayacakmış gibi yaşamamız da mümkün değil. Öyleyse radikal kararlar, önemli işler, gayretli ve özverili bir mücadele bekliyor bizleri. Binlerce yıldır üzerinde sayısız medeniyet ve kültür barındırmış bu topraklarda eskilerin deneyimlerine, çıkardıkları derslere dönüp bakmamız, üzerine yeni bilgi ve teknikleri kurgulamamız kaçınılmazdır. Alüvyon dolgusu, dere yatakları, deltalar, doğal ve arkeolojik sit alanlar, kıyılar hazineye, uygunsa tarıma veya yeşil alan oluşturmaya verilmeli, hazinenin emniyetli alanları, dağ yamaçları, sağlam tepelerdeki hazine arazileri şehirlere takas edilmelidir. Bu yönde teşvikler hazırlanmalı, eski, riskli yapıların aynı yerinde yenilenmesine müsaade verilmemelidir. Afet ile mücadelenin bireyde başladığı, mahallelerde, okullarda, halk eğitim merkezlerinde, muhtarlıklarda öğretilmeli, kurslar açılmalı, her mahallede ilk müdahale için ekip ve ekipmanlar tesis edilmelidir. Yaşadığımız bu çağda, coğrafyamızın gerçekleri medeniyetimize aşılanmalıdır. Bunlara hiç vakit kaybetmeden başlamalı, gerekli adımları makro ve mikro ölçekte planlamak zorundayız. İzmir Büyükşehir Belediyesi il ve ilçelerinde arama- kurtarma- ilk yardım ekipleri seferberliği başlattı. Belediyenizden veya muhtarınızdan kayıt olun. Bugün eli tutan herkesin, bir sonraki güne hazırlanma günüdür.