Tam 166 yıl önce, 8 Mart 1857’de Amerika’da 129 tekstil işçisi kadının, kadın emeğinin...

Tam 166 yıl önce, 8 Mart 1857’de Amerika’da 129 tekstil işçisi kadının, kadın emeğinin sömürülmesine karşı başlatılan onurlu mücadele, bugün hala kadınların yoluna ışık olmaya devam ediyor. 129 kadının diri diri yakılarak ölüme terk edildiği o gün belki de dünya tarihinin en vahşi sınıf mücadelesinin örneği olmuştur. 8 Mart, o gün bugündür Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanır. Yazıma onları saygıyla anarak başlamak istiyorum. Hepsinin ruhu şad olsun. Bu yıl depremin gölgesinde kutlanan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınlar, temel insan haklarına dayalı eşit ve şiddetsiz bir yaşamı devam ettirebilmeleri için mücadelelerine devam ediyor. Depremin ardından ortaya çıkan acı tablo bir kez daha göstermiştir ki, deprem gibi büyük afetler, cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı mağduriyeti bir kez daha gözler önüne sermiştir. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNDPA) deprem bölgesinde yaşayan kadınların sorunlarını çalışma raporuna ait bazı önemli veriler ve tespitleri paylaşmak istiyorum. 6 Şubat depreminin ardından yaklaşık 11 milyon kişi olumsuz etkilendi. Bu sayının yüzde 46’sı kadınlardan oluşuyor. Deprem bölgesindeki vatandaşın yaraları sarılırken depremin olumsuz etkisinden en çok etkilenen grup olan kadınlar, barınma sorununun yanında güvenlik ve hijyen sorunu yaşamaya devam etmektedir. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, bölgede en az 226 bin hamile kadın mevcut. Bu bölgede yaşayan kadınların yüksek güvenlik, korunma, mahremiyet sorunları var. Hamile ve emziren kadınlar için beslenme, enfeksiyon, tıbbı malzeme, komplikasyon riski bulunmaktadır. Yine bu rapora göre; özellikle deprem gibi acil durumlarında, ev içi şiddet, insan ticareti, cinsiyet sömürüsü ve cinsel istismar riskinin arttığı, dolayısıyla yaşanan afet nedeniyle zarar gören iletişim kanalları nedeniyle kız çocukları ve kadınların yaşadıkları ev içi şiddeti ilgili mercilere seslerini duyurmada güçlük yaşayacağı için risk altındadır. Bu bölgede yaşanan sorunlar göz önüne alındığında, depremden etkilenen kız çocukları ve kadınlar için güvenli ve temiz tuvalet ve kolektif mutfak ihtiyacının acilen karşılanması gerektiği, kadınların yaşadıkları yerlerde olası erkek şiddetini iletebilecekleri merkezlerin koşullandırılmasının, çocuklar için kreş ve yaşlılar için yaşlı bakım evlerinin kurulmasının gerekliliğinden bahsetmiştir. Ayrıca temel insan hakkı olan üreme ve cinsel sağlığın öneminden de bahseden raporda, kadınların güvenli doğuma ve doğum sonrası bakıma erişim hizmetlerinin verilmesinin öneminden bahsetmiştir. Bu rapor bir kez daha göstermiştir ki, ülkemizde kadın hakları için atılacak daha çok ve mücadelede yolunda alınacak daha çok yolumuz olduğudur. Yaşama olan merakı ve heyecanı hiç tükenmeyen emeği için mücadele eden tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. Sevgilerle…