Elbette her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Ancak sağlık çalışanı olmak, insan...

Elbette her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Ancak sağlık çalışanı olmak, insana, insan sağlığına hizmet etmek çok daha ayrıcalıklı bir meslek. Depremden dolayı ülkemiz zor günlerden geçiyor. Sağlık çalışanlarımız deprem bölesinde günlerdir ‘Of’ bile demeden kesintisiz sağlık hizmeti vermeye devam ediyor. Sağlık çalışanı olup deprem bölgesinde görev yaparken, evi yıkılan, yakınlarını kaybeden, aile bireylerini, arkadaşlarını, yakınlarını kaybederek depremzede olan sağlık çalışanlarımızın her biri bağrına taş bastı. Sessiz çığlıklarıyla için için ağlayarak görevlerine devam ediyorlar. Her bir arkadaşımızı alınlarından öpüyoruz. İyi ki varsınız. Ancak, pandemi döneminde olduğu gibi on binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği depremde de bölgede görev yapan, aynı zamanda depremzede olan sağlık çalışanlarımızın yine sesini duyan, gözyaşını silen yok maalesef. İskenderun Devlet Hastanesi’nde A Blok’ta arkadaşlarını kaybeden sağlık çalışanları diyor ki; deprem esnasında hastanede olanların bir bölümü göçük altında kaldı, evinde olanların evleri yıkıldı. Yaralı olan, aileleri dağılan binlerce sağlık çalışanı var. Ve bir tarafta diğer illerimizden bölgeye gitmek isteyen sağlık çalışanları, diğer tarafta personel eksiği var diye göreve çağrılan depremzede doktorlar, hemşireler, teknisyenler, 112 çalışanları. Depremden etkilenip göreve devam eden, göreve çağrılan sağlık personeline, hiçbir yetkili sormuyor, “Psikolojiniz nasıl, eviniz yıkıldı mı, aileniz ne durumda?’ diye... Milletimize hizmet edecek sağlık çalışanlarımız öncelikle kendilerinin ve ailelerinin güvende olduğunu bilmeli ki, hata kabul etmeyen hizmet sunumunda hata payı minimum seviyeye insin.Sosyal medyaya yansıyan görüntüde bir sağlık personelimiz Sağlık Bakanı’na derdini anlatmaya çalışıyor; “Ameliyathanede çalışıyorum, 7. günümüz. Çok zor durumdayız. Biz de depremzedeyiz, kimse bizi anlamıyor. Lütfen bu konuda bir şeyler yapın” diye yalvararak derdini anlatmaya çalışırken Sağlık Bakanı’nın yoluna devam etmesi, yanındaki bürokratların Bakan beyi ortamdan uzaklaştırmaya çalışması ve derdini anlatmaya çalışan personele “Görevdesiniz şu anda” diye uyarması sağlık çalışanlarının durumunu anlamak açısından oldukça önemli. Sayın Sağlık Bakanı’nın “Afet bölgesinde görev yapan sağlık çalışanlarımızdan depremzede yakınları bulunanların idari izinli sayılabileceği ve afet bölgesindeki sağlık tesislerimizde görev yapan personelimizden birinci derece yakını vefat eden, yaralanan veya göçük altında kalan ve bu nedenle görevini sürdüremeyecek duruma gelenler için 20 Şubat 2023 tarihine kadar idari izin verilmesi hususunda gerekli kolaylığın sağlanması” açıklamasındaki ifadeler kesin ifadeler olmamakla, birlikte yeterli de değildir. Peki ne yapılabilir? Öncelikle bölgedeki sağlık çalışanlarımızın önüne hiçbir şart koyulmadan isteyen arkadaşlarımızın dinlendirilmesi, üç beş aylık, geçici süre bile olsa, isteyen sağlıkçıların başka bölgelerdeki çalışanlarımızla yer değiştirebilmesi, deprem bölgesinde yakınları olanların istemesi durumunda, memleketlerine tayinlerinin yapılması gerek. Deprem korkusuyla görev yapmamak için yeteri kadar sahra hastanelerinin kurulması, sağlık çalışanlarımızın morali, motivasyonu ve hizmet kalitesi açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Depremde yıkılan hastaneler göstermiştir ki, halkımıza hizmet edecek sağlık kuruluşlarımız son teknolojiyle, depreme dayanıklı şekilde yapılmalı ki yıkılmasın. Bölgedeki koordinasyonsuzluk ayrı bir sıkıntı. Bölgeye gidip saatlerce bekleyenler, hava alanlarında saatlerce bekletilenler de yaşanan sıkıntılardan bazıları. Ahmet DOĞRUYOL