Bu haftanın dingin düşünceleri nelermiş, gelin beraber bakalım… Sosyal medyadan uzak kalmaya çalışmak günümüz için neredeyse imkansız bir durum. Gündem orada, paylaşmak orada, iş deseniz bizim dönemi...

Bu haftanın dingin düşünceleri nelermiş, gelin beraber bakalım… Sosyal medyadan uzak kalmaya çalışmak günümüz için neredeyse imkansız bir durum. Gündem orada, paylaşmak orada, iş deseniz bizim dönemimiz için oda orada, sanki her şey oradaymış gibi. Açınca farklı bir evrene dalıyormuşsunuz gibi. Zaman da farklı akıyor orada, çabalar da. Yalnız çok önemli şeyler eksik. Temas yok, gerçekçi iletişim yokmuş gibi. Maskeler çok fazla, her durum potansiyel olarak şahane ya da dram olma izlenimini taşıyor. Ne ilginç bir platform.. *** Bu hafta depremin yarattığı yankılardan arıtmaya çalıştım kendi zihnimi. Hayata devam edebilmek için gerekli gücü bazılarımız biraz geç bulabiliyor, bunda bir sorun yok. Destek mekanizmasıyla işliyoruz zaten biz, fark etmişsinizdir. Onlarca insan hala sokaklarda ama destek sistemimiz sönmüş durumda, bunu da fark ettiniz mi? *** Okuma hayatına hiç ara vermemiştim. Hoş şimdi de vermedim, yeni başladığım bu klinik programı internet üzerinden akıyor. Bir şey diyeyim mi? Hiç hoşuma gitmiyor. Tamam bilgiler bizler için orada, ama birebir temas gene yok… En azından terapilerde iki kişi oluyoruz, paylaşım daha gerçek oluyor… *** Kendinde ve anda kalmanın gücü muhteşem bir şey. Düşünsenize bedeninize ve düşüncelerinize yön verebilir hale gelmeye başlıyorsunuz. Bedeninizin, vücudunuzdaki bölgelerin size dediklerini duyabilseydiniz neler söylerlerdi? Örneğin mideniz sürekli ağrıyor, düzenli bir problem içindesiniz, acaba midenizin bir sesi olsaydı size neler derdi? Bu yemeği yemek istemiyorum? Bunu hazmedemiyorum? Bunlar bana ağır geliyor? Bu duyguyu bir türlü hazmedemiyorum? Hangi duyguyu bastırdığınızı ve midenizde kilitlediğinizi bulduğunuzda sorun çözülmeye, ağrılar geçmeye başlıyor. İşte kendinizde kalmanız bu yüzden muhteşem bir şey. *** Dıştan içe ya da içten dışa, fark etmez. En değerlisi varlığımız, biz onu bile göz ardı etmeye çalışıyoruz. Kendinize bakmanız şart! Bedeninize, ruhunuza elinizden geldiğince, onlar için bazen durarak, bazen ara vererek. Bir yeriniz kesildiğinde oraya bakmadan, ne kadar kesildiğini görmeden hayata devam etmezsiniz, az ise bir yara bandı yapıştırırsınız, derin ise önlemini almaya çalışırsınız. Görünmeyen yaralarınız için durum aynı değil, değil mi? Dahası bizi neyin yaraladığını göremediğimizde sanki hiç yokmuş gibi davranmamız olayların sadece üst üste binmesine neden oluyor. Üzücü, ama gerçek. İşte içten dışarı doğru yıkılma o zaman başlıyor. Ne zaman durmayı düşünüyorsunuz, tamamen yıkıldığınızda mı? Köyün delisinin düşünceleri bu haftalık bu kadar. Sağlıkla kalın…