Son günlerde gündemde olan deniz salyası ve hava kirliliği gibi konular hepimizi rahatsı...

Son günlerde gündemde olan deniz salyası ve hava kirliliği gibi konular hepimizi rahatsız ediyor... Doğayı kirletmeye devam ediyoruz... Özellikle son 1,5 yıldır süren pandemi nedeniyle kullanılan maskeler çevreyi tehdit etmeyi sürdürüyor...

Ama bizim için asıl tehlike hayatımızın her alanında yer alan kimyasallar...

Kimyagerler tarafından üretilmiş yapay kimyasal madde sayısı günümüzde 12 milyonun üzerinde. Her hafta yaklaşık 6 bin yeni kimyasal keşfediliyor ve bu listeye katılıyor. Bu maddeler bir yandan günlük yaşantımızı kolaylaştırırken, diğer yandan meydana getirdiği çevre ve sağlık tehlikeleriyle bizi ve doğayı ciddi şekilde tehdit ediyor. Kimyasal maddelerin ne yazık ki büyük çoğunluğu insan sağlığına ve çevreye zararlı.

Çağımızda hızlı sanayileşme ve nüfus artışı etkisiyle enerjiye olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Bu enerji ihtiyacının da büyük bir kısmı fosil yakıtlar dediğimiz, kömür, doğal gaz ve petrolden karşılanıyor. Doğal yakıtların ve diğer sentetik kimyasalların yanması sonucu havaya karbon, azot ve kükürt-sülfür temelli gazlar salınıyor. Karbondioksit normalde yeşil bitkiler sayesinde oksijene dönüştürülür. Ancak ormanlar yeterli olmayınca havada gereğinden fazla birikir ve sera etkisini meydana getirir.

Bacalardan çıkan azot ve kükürt temelli gazlar asit yağmurlarına neden oluyor. Kezzap olarak bilinen nitrik asit ve sülfürik asit gibi güçlü asitler seyreltik hali olarak bulutlara karışır. Asitli yağmurların toprağa yağması bitki, hayvan, dönüştürücü bakteri ve mantarlar için ölüm demektir. Tabii bu ölümlerden sonra sıra insanlara da gelir. Deterjanlardan plastiklere uzanan uzun bir suni materyal listesi de petrol bazlı ham kimyasalların türevlerinden oluşur. Bunların bilinçsiz kullanımı ve toprağa suya bırakılması da yüzlerce yıl süren kirliliğe yol açar.

Hava kirliliği denince çoğu kişinin aklına kirli bir sis ve araba emisyonları gelmektedir. Yukarıda sayılanlar, ki bunlardan çok daha fazlası da var,” açık hava kirliliği” denilen bir sınıflamadır. Bir de bunun kapalı, yani evlerin içinde olanı var. Kapalı hava kirliliği de sanıldığından daha tehlikelidir. Bu kirlilik, yine zararlı birçok kimyasal kirleticilerinin kapalı alanların havasını kirletmesiyle ortaya çıkar. Yapılan bilimsel araştırmalarda solunum yolları hastalıkları hatta kanserle de yakın bir bağları vardır.

Dünya Sağlık Örgütüne göre, yılda 4,3 milyon kişi evdeki hava kirliliğine maruz kalmaktan dolayı ölmektedir. Evlerdeki zehirli ürünlerden en bilinenleri ise asbest, formaldehit ve radon gazı sayılabilir.

Bilinçlendikçe bedene ve doğaya uygun dizayn edilmiş kimyasal üretimlerde bulunuyoruz, daha doğal ve katkısız kimyasalları kullanıyoruz, fabrika bacalarına ve motorlu taşıt egzozlarına güçlü filtreler takıyoruz, ormanları koruyor ve ağaçları çoğaltıyoruz, evlerimizde de havalandırmaya ve zararlı kimyasalları kullanmamaya dikkat ediyoruz. Çocuklarımızı da ekolojik doğaya dost eğitilmesini sağlıyoruz. Ne de olsa yaşamamız için başka dünya yok!

Denizlerimizi etkisi altına alan deniz salyası deniz canlılarını tehdit ediyor... Özellikle denizlerimize ve suyumuza sahip çıkmalıyız... Doğa bilincini çocuklarımıza aşılamalıyız. Her fırsatta doğa için elimizden geleni yapmalıyız.