Bir kasap haberidir ki sormayın gitsin... Çocuk, "Annem karne hediyesi olarak bana et aldı" dedi, ortalık karıştı. Pirzola hediye eden kasap nedense kendi...

Bir kasap haberidir ki sormayın gitsin... Çocuk, "Annem karne hediyesi olarak bana et aldı" dedi, ortalık karıştı. Pirzola hediye eden kasap nedense kendini aklamaya çalıştı, aile ise fakirliği reddetti. Sonunda muhabir Fatmanur Boylu'nun işine son verildi. Halk, fakirliğin saklanmaya çalışıldığını savunanlar ve milletin fakir gibi gösterilmeye çalışıldığını savunanlar olarak bölündü. Gazetecilik bölümünde sınav sorusu olacak konu tartışmaya açıldı: Kim haklı? 

    Habertürk Haber Koordinatörü Zülfikar Ali Aydın, Twitter hesabından söz konusu röportajın ham halini paylaşarak “Doğru ve dürüst haber, çalıştığımız kurumun hakkı ve mesleğimi korumak için. Vicdanımızın sesi ile ham ve gerçek görüntüler. Bakalım ne anlatıyor”? dedi.

    Aydın'ın paylaşımına yanıt veren muhabir Fatmanur Boylu ise, "Teşekkür ederim paylaşım için. Her şeyin açık şekilde olduğu. Kimsenin kulağına bir şey fısıldamadığım, öncesinde konuştuklarımızı tekrar annesinin hatta kasabın duyacağı şekilde anlattığım ortada. TV haberciliğinde tekrarlamalarını -kayıt altına almak için- yaptığımız görünüyor" ifadelerini kullandı.

İKİ ÖNEMLİ DERS

   Şimdi gazeteciler olarak görüntüleri eleştirelim. Hepimize ders olsun. Bir muhabirin vatandaşa ne söyleyeceğini tembihlemesi, çocuktan "Böyle der misin?" diye ricada bulunması zaten etik değil. Biz sorarız, vatandaş anlatır. Başka bir haber konusunu, karne gününe bağlamak niyeti de olsa sonuç ortada. Rüzgarın yönünü içinde bulunduğumuz koşullar belirliyor, konu başka yerlere sürüklendi gitti. Doğacak sorunları öngörememek çok büyük tehlike gazeteciler için. Demek ki biz soracağız, duygu ve düşünceyi karşı tarafa bırakacağız. Bu bir. 

   İkincisi, haber infial yaratmışken, işin aslı vakit kaybetmeden açıklanmalıydı. "Karne günü olduğu için miniğe sorduk, minikten rica ettik, o da kırmadı söyledi. Aile alışveriş yaptı, sanıldığı gibi bir mağduriyet yok." gibi bir şey denebilirdi. Ama denmedi. Başka yayın organlarının kasaba, aileye ulaşmasıyla, "zenginlermiş, tabletmiş" iddialarıyla ortalık çalkalandı. Yeni açıklamalar hatayı günyüzüne çıkardı. Haberin ham halinde görmüşsünüzdür. Çocuk eti sevmiyor bile. Demek ki bir hata ve/veya yanlış anlaşılma varsa hızlıca düzeltilmeli, bu da iki. 

CEVABI ETİKET VERİYOR

   Ancak, meslektaşlarımızın sorduklarının yanında sokağın gerçekleri var bir de... Gazeteci sorsa da sormasa da alım gücünün indiği seviye belli. Haberi pek çocuğumuz, "fakirlik" odaklı algıladık. Çünkü çarşı pazar yangın yeri. Et, süt, yumurta, meyve, sebze, baklagil... Her şeyin fiyatı uçuyor. Haberde hata yapılsa da art niyet aramak, kurgu aramak bana göre yanlış. Bu benim fikrim. Kurgulanacak bir ortam yok çünkü. Evet, insanlar zaten et alamıyor. Bunun sorumluluğu da bir habere, bir muhabire yüklenemez. Çünkü izleyen kimse şaşırmadı, "Aa bak et alamayan da varmış" demedi; herkes, "Alamıyoruz tabi, nasıl alalım?" diyerek izledi. Hatta belki benim gibi "AK Parti'nin Ankara’da yapılan son MYK toplantısında aralarında kuzu kol tandır, kozak çam fıstıklı iç pilav ve kuzu etli keşkeğin de olduğu 17 çeşit yemek ikram edildi" iddialarıyla birarada paylaştı kişisel hesaplarında. Çünkü yoksulluk kadar varlık içinde yokluk çekmekten de usandık. İsraftan usandık. 

    Biz fakir bir ülke değiliz, kaynaklarımızın fakir fukara gözetilerek, yetim hakkı yenmeden eşit ve adil bir şekilde kullanılmasını istiyoruz. Yaklaşan seçim öncesinde de gündem bu olmalı. Gündem yoksulluk haberleri değil, yoksullukla mücadele olmalı. 

 İYİ HABER 

Van'ın Erciş ilçesinde görevli öğretmen Rabia Betül Yıldız, yarıyıl tatilinde, 2 yıl önce atandığı mezrada gönüllü olarak evleri dolaşıyor, kadınlara okuma yazma öğretiyor. Yarıyıl tatilinde yakınlarının yaşadığı İzmir'e gitmek yerine mezrada kalmayı tercih ettiğini belirten Yıldız, 10 kadının okuma yazma öğrenerek belgelerini almalarını sağlamak istiyor.

GÜZEL İÇERİK 

İnstagram hesabı "sailing İstanbul" deniz tutkunlarının mutlaka takibe alması gereken bir sayfa. Atlantik'i tek başına geçen ilk Türk kadın yelkenci Başak Mireli ve eşi Ömer Öcel'e ait hesapta yelkenli maceralarına yer veriliyor, izlenen rotalar paylaşılıyor. Okyanuslarda süren fırtınalı bir dünya turunun sıra dışı deneyimlerini kaçırmayın.