Ramazan Bayramına yaklaştığımız bugün son Kadir Gecesi. Kadir Geceniz mübarek olsun… 52 yıllık gazetecilik hayatımda 45 yıl polis muhabirliği yaptım. Mesleğim icabı...

Ramazan Bayramına yaklaştığımız bugün son Kadir Gecesi. Kadir Geceniz mübarek olsun… 52 yıllık gazetecilik hayatımda 45 yıl polis muhabirliği yaptım. Mesleğim icabı polisiye ve adli olayları takip ediyordum. Cinayet, trafik kazası, sizin anlayacağınız kadın ve çocuk olaylarında hiç yüreğim dayanmazdı. Olayın fotoğrafını çekmek için çocukları çekerken parmağım deklanşöre dokunduğumda tir tir titrerdim. Günlerce kendime gelemezdim… İşte buradan izlediğim olaylar, gördüğüm çocuk olayları, hep düşünürdüm. Bir kitap yazsam bu konuda diye hep engeller çıktı karşıma. Büyük oğlum Halil Dabakan, çocukları çok sever. Sokakta gördüğü çocuklara çikolatalar alır ve çocuklarla saatlerce oynayıp vakit geçirir. Onun bu çocuk sevgisine hep hayran kalmışımdır… Son yıllarda baktığımızda neredeyse kadınlarda çocukların yerini kedi köpekler almaya başladı. Kucaklarında köpek taşıyan kadınların sayısı azımsanacak değildir… Son yıllarda çocuklarımızı maalesef kollayamadık... Koruyamadık... Afrika da açlık ve sefalet içerisindeki o çocukları gördükçe, her gün cinsel tacize, tecavüze uğrayan çocuklarımızı, okulda olması gerekirken, çocuk yaşta evlendirilen kızlarımızı, Savaşlarda ortada kalmış, füze ile vurulan, askerler tarafından esir alınan, önlerinden insanların ölümüne şahit olan çocuklarımızı, ülkesindeki savaştan kaçarak, güvenli bir yerde yaşamını sürdürmek için giderken batan botlarıyla ve cesetleri kıyıya vuran Aylan bebeği, unutmak mümkün mü? Savaşta yaralanan, acil yardım ekipleri tarafından ambulansa konulan, üzeri kan revan içerisinde Ümran bebeği, trafik kazalarında kaybettiğimiz yavrularımızı, Kahramanmaraş merkezli 11 il ve ilçelerinde meydana gelen deprem enkazlarında daha isimlerini bilmediğimiz nice çocuklarımızı koruyamadık... Çocuklarımızı öldüren, tecavüz ve tacizde bulunan o kansızlarla bizlerle aynı evrende yaşamamalıdır cellâtlar ve çocuklar; “Ya ölmeli cellâtlar, Ya da hiç doğmamalı çocuklar”… (Ernesto Che Guevara) Evet, tam da Che’nin dediği gibi: “Aynı evrende yaşamamalı çocuklar ve cellâtlar...” Dünyamızda çocuk hakları ihlalleri gittikçe tırmanmakta malesef. Çocuklarımız koruyamıyoruz. Her gün binlerce çocuğumuz, savaşların ortasında kalıyor. Savaşta can veriyor veya savaş yaşadığı ülkesini terk etmeye, başka bir ülkeye kaçmaya çalışırken batan veya batırılan botlarda ölüyor. Özellikle Afrika Kıtası’nda çocuklar, açlık, sefalet ve bulaşıcı hastalıklar ile boğuşuyor. Dünya’da çocuk çağındaki birçok kız çocuğumuz, babası yaşındaki adamlarla ya da tecavüzcüleriyle zorla evlendiriliyor veya öldürülüyor… Cinsel istismara, şiddete maruz kalan çocuklarımız da ne yazık ki günden güne artıyor. Çocuk yaşta okullarından koparılarak, çalıştırılan çocuklarımızda çoğalıyor… Çocuklarımıza nasıl bir dünya bırakıyoruz? Ülkelerde çocuk işçiliği, trafikte kırmızı ışıkta cam silen çocuklar. Çocuklar için bu kadar tehlikeli bir Dünya’da o minicik kalpleri sevgiyle dolu yavrucaklarımız neden var? Onlar tabi ki varlar, varda olacaklar. Ozaman bu cellâtları temizlememiz gerekir. Temizlemek deyince tabi ki sözünü ettiğim, öldürmek, ortadan kaldırmak değil. Başta uluslararası kuruluşlar olmak üzere bu konu üzerinde daha çok durulması gerekmez mi? Çocuklara yönelik şiddet ve istismar suçu işleyenlerin en ağır şekilde cezalandırılması, savaşların artık son bulması, yollarımızın sadece çocuklarımızın değil hepimizin güvenliği için tehlikelerden arındırılmış güvenli bir şekilde tekrar elden geçirilmesi elzemdir. Umarım ki, biz büyükler olarak artık şapkamızı önümüze koyup düşünme vaktimiz geldi. 23 Nisan Dünya Çocuk günü yaklaştığı şu günlerde, Çocuklarımızın şimdi ve gelecekte güvenli bir dünya kurmalıyız…