Ödenemeyen krediler karşısında, insanların evlerine haciz kondu, Amerika nın çeşitli eyaletlerinde çadır kentler dahi kuruldu, halk sokakta kaldı. Diğer taraftan, bankalar satamayacakları mülklerin sa...

Ödenemeyen krediler karşısında, insanların evlerine haciz kondu, Amerika nın çeşitli eyaletlerinde çadır kentler dahi kuruldu, halk sokakta kaldı. Diğer taraftan, bankalar satamayacakları mülklerin sahibi oldular. Kar sarhoşluğuyla, Nakitten çıkılmış, gayrimenkule girilmişti. Ne var ki çevrilmesi gereken likit akışı giderek tıkandı. Önce emlak sektörü ardından bankacılık, ardından inşaat sektörü ardı ardına çıkmaza girdi. Lehman Brothers, Maryl lynch gibi dünya devi finans kuruluşlarının peşi sıra yıkılışı, inanılmaz gibi görünen bir gerçeğin, göz göre göre adım adım izlenmesiydi aslında. Bu özel teşebbüs firmaların batışında, başka bir trajedi dünya ekonomik krizini kotarmak adı altında devletlerden geldi. Bu firmaların oluşturduğu borç açığından doğan, nakit akışı, devletler tarafından karşılanmaya çalışıldı. ‘SORGULAMA YOK’ Yani topu topu birkaç yüz kişinin servet sahibi olmasını sağlayan sistemin faturası, milyonlarca insanın sırtına yüklendi. Tüm bu gelişmelerin ardından güven bunalımı doğdu. Bu arada, standart and poors gibi denetim kuruluşlarının nerede ve ne yapmakta oldukları hiç sorgulanmıyordu. BB artıdan A eksiye çevirdik gibi değerlendirmelerini hep duyduğumuz bu gibi kuruluşlar, kendi sistemlerine geçer notlar verip gelişmekte olan biz gibi ülkelere ahkam kestiler, günü kurtardılar. Hammadde ve emtialar üzerinde, gıda ve ticari mallarda, akla gelebilecek her ürün de Eder, paha belirleyicileri, sanırım gelişmiş ülkelerin yıkılmazlığına kani olmuştular. Gelişmekte olan ülkeler adına değerlendirme yaparak göz boyamaktaydılar. Oyun kurucuların, oyunun, ne denli güvenilir olduğu hiç sorgulanmadı. Kuralları kabullenmeden, oyuna dahil olamazdınız. ‘CUMHURİYET TÜRKİYESİ’ Bütün bu gelişmeler boyunca, yani ikinci dünya savaşı sonrası kurgulanan dünya içinde Cumhuriyet Türkiyesi sağ sol denilen sosyalist veya kapitalist düşünce arasında gidip geldi. Sosyalist düşünceye yaklaştığında çalışıp didinip aç kaldı, çalışanla çalışmayan aynı geliri aldı. Kapitalist düşünceye yaklaştığında, tüketim toplumuna sönüştü, adil kazanamadı veya hortumlandı durdu. Her şeye rağmen kendi kendine yetebilmeyi, karnını doyurabilmeyi bildi. Avrupa birliği uyum sürecinde özellikle bel kemiği olan zirai üretimden uzaklaştırıldı, üretimi kötüleştirildi, nasılsa bir şekilde aç kalmadı ve hala batırılamadı. Kapitalizmin kalbi petrol,,,petrolün kalbi de orta Asya,,,,Türkiye düzenin dengelerin temeli olan bölgede tüm tehditlerin iç ve dış kargaşaların odağı ve hedefi oldu. Kardeş kardeşe düşürüldü. Teröre ve kana boğuldu ama yine yıkılamadı, yok edilemedi.