Moda... Moda... Moda... Dört harf ama uçsuz bucaksız bir evren... Hem bazen toz pembe bazen de neon yeşil... Bazen belden düşük, bazen ise boğaza kadar çekilen yaka... Ne olursa olsun itiraf edelim...

Moda... Moda... Moda... Dört harf ama uçsuz bucaksız bir evren... Hem bazen toz pembe bazen de neon yeşil... Bazen belden düşük, bazen ise boğaza kadar çekilen yaka... Ne olursa olsun itiraf edelim, hepimizin hayatında... En son moda uğruna neler yaptığını düşünsene? Mesela permalarıyla salına salına yürüyen Harika Avcı’nın saçını evde fasulye pişiren annende gördüğünde şok olmuş muydun? Ya da küçük kızının mağazada el kadar tişortü aldırmak bas bas bağırmalarına maruz kaldın mı? Hepsini boşver, 42 bedenlik sen, belden düşük kotlara sığmaya çalıştın mı? Gel sarılalım kardeşim, bugün bizi konuşuyoruz... “Moda, (Latince modo "hemen şimdi") özellikle giyim kuşam, ayak giyimi, aksesuar, makyaj, pirsing ya da mobilyada popüler stil ya da uygulama için kullanılan genel bir terimdir. Moda, toplumun belirli bir dönem içerisinde nesnelerin nasıl kullanıldığının yanı sıra, bu nesnelerin tüketim trendlerini de belirler. Daha düşük fiyatlarla ve küresel erişimle artan meta ve giyim üretimi nedeniyle, sürdürülebilirlik politikacılar, markalar ve tüketiciler arasında acil bir konu haline geldi. Moda genellikle sürekli değişen bir algıdır ve her dönemin farklı bir modası vardır. Bu modası geçmiş tabiri ile örneklendirilebilir. Moda bununla beraber, İtalyancada değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik olarak geçmektedir. Modanın bir diğer anlamı da, belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlüktür...” diyor bilenleri... Hangimiz düşmüyoruz ki... Geniş kalça, büyük göğüsler, tatlı bir göbek ancak hiçbir şeye sığmıyor, sığamıyoruz... Peki, biz ne giyeceğiz? Bu koskoca evrende sandığımız kadar yalnız değiliz... Sadece hepimiz bu sorunları konuşmaktan kaçınıyoruz. Moda bizi zayıf olmaya mı itiyor? Bedenini her haliyle seven kaç kadın var? Erkekler ne düşünüyor? ‘Zayıf olmalıyız’ diyenler neden böyle düşünüyor? Sorular, sorular, sorular... Hiç bitmiyor! Her 42 beden artık 42 gibi de değil sanki? Örneğin, moda olan kısa kesim (crop) bluzlere sığamıyoruz. Ve ara boylar sevdiğimiz o mağazalarda neredeyse üretilmiyor. Kafamda deli sorular, kolayca sığamıyorum... Biz Adem ve Havva’nın incir yaprağından ne ara bu hallere geldik? O renk ile bu renk uymaz... Ayakkabının içine paça sokulmaz... İspanyolu seçersen her daim şık olursun ama üzgünüm o beden o pantolona sığmaz! Yalanlar, yalanlar, yalanlar... Reklamların sayfalarındaki güneş gibi gerçek... Crop giymelere muhtaçken kimileri XXXL tişörtlere bürünecek... Moda, moda, moda, moda... Geri vermeli artık özgürlüğümüzü... 70'ler veya 80'lerde balık etli kadınlar modaya uygunken şimdi 90-60-90 kadınlar modaya uygun moda her dönem için değişiktir. Peki, biz hangisine uyacağız? İnsan hissettiği yaşta olabildiği gibi istediği bedende de olabilmeli bence. Neyse çok da uzatmak istemiyorum... Sadece algıları yıkın hanımlar, beyler... Ama durun bir dakika, bu da moda değil miydi?