Her ne kadar Galatasaraylı olarak anılsa da herkesin sevgiyle andığı Metin Oktay, İzmir için ayrı bir değeri ifade ediyor. Yaşasaydı 84 yaşında olacaktı; ama efsaneler zaten ölmez ki… kırlardan gel...

Her ne kadar Galatasaraylı olarak anılsa da herkesin sevgiyle andığı Metin Oktay, İzmir için ayrı bir değeri ifade ediyor. Yaşasaydı 84 yaşında olacaktı; ama efsaneler zaten ölmez ki… kırlardan geliyorlar ellerinde sümbülteber elbette kırlardan kırlardan gelecekler başka türlü nasıl güzelleşir bu akşamüstleri söyleyin nasıl dayanılır dükkanlara depolara bu katran kokusu başka türlü nasıl geçer (Turgut Uyar- Kayayı Delen İncir’den) Metin Oktay, bu toprakların efsaneleşmiş ve efsaneleşmeyi gerçekten hak etmiş birkaç portresinden birisi. Şiirlere, marşlara, en nüktedan fıkra yazarlarının kalemine ve beyazperdeye konu olmuş belki de tek futbolcu. Sarı-kırmızı renklerle anılsa da, Metin Oktay, fotoğraf ve film karelerinin siyah-beyaz renklerle basıldığı; yoksulluğun ve varlıklı olmanın post-modern satırlara konu(k) olmadığı zamanların bayrak gibi dalgalanan ismidir. Metin Oktay’ı gelmiş geçmiş bütün gol krallarından farklı kılan nedir? Bana kalırsa, bu sorunun cevabı onun taçsız haliyle krallığını sokaklardan, tribünlerden koparmadan yaşamasında ve emek verdiği futbolun hiçbir zaman ‘ayağa’ düşürecek bir vuruş yapmamasındadır. Bu nedenledir k, Metin Oktay sadece Galatasaray’ın değil, Türkiye’deki tüm futbolseverlerin ve hatta Galatasaraylıların ezeli rakiplerinin bile saydığı sevdiği bir futbolcudur. Metin Oktay, bu yazıya ve daha birçok yazıya konu olabilecek güçte bir kişiliktir. Bu yazıda, onun kişiliğini ve yaşamını ele almayacağız. Metin Oktay’ın sayfalardaki izini süreceğiz sadece. Nesilden nesle tanınırlığı hiç azalmayan bir efsanenin konu olduğu kitapları, daha doğrusu kaynakçasını ele alacağız. Bu yazıda, ayrıca, Metin Oktay’ın hayatını konu alan, ‘Taçsız Kral’ filmini de bu yazıda tanıtacağız. Elimizdeki malzemeye gelince… Açıkçası durum çok iç açıcı değil. Futbolun memleket sathında bu denli sevilmesini sağlayan en önemli spor adamlarından biri olan Metin Oktay ile ilgili yazılanlar maalesef parmakla sayılacak kadar az. Biz listeyi buraya aktaralım. En azından külliyatı görmek isteyen meraklı okuyucuyu durumdan haberdar etmiş oluruz. Maalesef, bugüne kadar Metin Oktay ile ilgili yazılmış sadece iki kitap var. İlki Metin Oktay’ın jübilesi üzerine hazırlanmış “Metin” adlı kolektif kitap. İkinci kitap ise, bu jübile kitabından tam 41 yıl sonra yazıldı. Spor yazarı Ahmet Çakır, “Taçlı Kral Metin Oktay” adlı kitabı okuyucu ile buluşturdu. Bunun dışında çok özel bir çalışma var ki, Metin Oktay’ın kaleminden çıkan “Top ve Ben” adlı kitap… Şimdi bu eserlere bir göz atalım: METİN (JÜBİLE KİTABI- KOLEKTİF) Metin Oktay ile ilgili hazırlanan ilk kitap. 1969’daki jübilesinden hemen sonra hazırlanan kitapta çok önemli kişilerin imzası var. Osman Karaca’nın yönetiminde yapılan çalışmaya İslam Çupi, Halit Kıvanç, Ali Oraloğlu, Haluk San ve Nemci Tanyolaç katılıyor. 1970’te Karaca Ofset Basımevi’nden çıkan kitap, Metin Oktay ile ilgili ilk derli toplu kitap. Kitabın önsözündeki şu satırları aktarmayı önemli görüyorum: “Bazıları büyük doğar. Bu kitap, büyük doğmakla kalmamış, büyük olmasını da bilmiş bir sporcuya küçük bir armağan dileğiyle hazırlanmıştır. Sadece ayağındaki ya da kafasındaki meşin top kalelere girmiş bir yıldız futbolcu değil. Saha içi ve saha dışı davranışlarıyla kalplere de girmiş bir büyük insan olarak METİN OKTAY gelecek kuşaklara örnek kalma mutluluğuna erişecektir. Tahtını gönüllerde kuran, tacını sınırları aşmış sevgiyle süsleyen bir spor kralının şeref dolu hayatını bu kitapta toplamakla, Türk futbol tarihine ışık tutmak amacı da güdülmektedir. Bir METİN OKTAY yetiştirmiş ulusun insanları olmanın gururu içinde çalışarak, fakat bu muhteşem spor anıtını bu mütevazı kitaba sığdıramamanın üzüntüsünü duyarak karşınıza çıkıyoruz.” Kitabın ilk bölümünde Metin Oktay’ın jübilesi ile ilgili önemli spor adamlarının, yazarların görüşleri alıyor. Bölümün adı “Metin’in arkasından”…İlk sayfada herhalde gol sevincini yaşayan bir Metin Oktay var. Kollarını açmış seyirciye koşuyor. Kitabın ikinci bölümü Nemci Tanyolaç’ın kaleminden. Adı: “Krallar Önde Gider-Metin’in Hayat Hikayesi”. Kitabın tüm yazarlarında olduğu gibi Tanyolaç’ın kaleminde de sevgi var. “İsimsiz Bir Çocuk Damlacık Kulübünde” ara başlığının ardından şu satırları aktarıyor Tanyolaç: “Metin, nüfus kağıdındaki kayıtlar hariç, hala isimsizdi. İlkokulu bitirdiği ve 1948’lerde ayaklarına ve kafasına değen topla yaşamaya başlamış da olsa isimsizdi. Ama vazgeçmeyecekti ondan, hiçbir karşılık beklemeden seviyordu futbolu. 1951’de ilk kez bir takıma girdi. Bu takım üçüncü sınıfında okuduğu ortaokulun futbol takımıydı. (…) Karşıyakalı Hasan Efendi’nin oğlu damla damla büyüyor, damla damla ilerliyordu. Metin Damlacık’ta kendini göstermeye başlamıştı.” Dedik ya, Tanyolaç sevgiyle yazıyor. Ama doğrusu kalemindeki nüktedanlığa da diyecek yok. Örneğin Metin’in 38 gol atarak Avrupa Gol Kralı olduğu seneyi şu satırlarla tarif ediyor: “Vur dedik, öldür demedik!” Kitapta gerçekten sıra dışı fotoğraflar var. Örneğin Özkan Şahin’in objektifinin çektiği Metin Oktay’ın ayakları için şöyle bir not düşülmüş: Artık bu ayaklar topa Galatasaray için değil; Sicilya’da Palermo takımı için vuracaklar. Sadece haber için yazılan ve süslenen bir fotoğraf değil. Türkiye ve Galatasaray ile özdeşlemiş bir efsanenin başka bir takında oynayacak olmasının verdiği tarifsiz bir ruh hali var. 1961’de Palermo’da ‘Taçsız bir Kral’ vardır çünkü. Metin’in Palermo’ya gidişi olduğu gibi Galatasaray’a bir de dönüşü var. Tanyolaç 1962 yılını şu satırlarla aktarmış: Yaslı gittim, şen geldim aç kaleni ben geldim. Söz Metin’in jübilesine geldiğinde sanki Tanyolaç’ın satırları ağlıyor. Tanyolaç, acaba Metin’in ölümünde ne hissetti, demekten kendimi alamıyorum. Jübile ile ilgili son satırlar şöyle: “Kalabalık caddelere taştı… Mecidiyeköy’den çıkan her yol ‘Metin Abidesine’ çıktı. Yıl 1970’ti. Metin, defterini kapatmıştı. Ama sadık tebaası kraldan vazgeçmemişti.” Kitabın üçüncü bölümünde Metin Oktay ile ilgili yazılar yer alıyor. 1961’den 1970’e kadar Türk basınının önemli spor yazarlarından seçme yazılar ile bir Metin Oktay panoraması sunuluyor. Kahraman Bapçum’dan Halit Kıvanç’a, Adnan Süvari’den Gündüz Kılıç’a varana kadar çok farklı isimlerin yazdığı yazılar, Metin’in futbol yeteneğini ortaya koyan birer güzelleme. Bu yazılar, günümüzde spor yazarı olmak isteyen genç kalemlerin önemli bir rehberi olabilecek nitelikte. Kitabın tam ortasına yerleştirilen karikatürler ise çok ilginç ve tebessüm ettiren türden. Metin’in jübilesi için bayram eden kaleciler ve bir krala tacını bileğinin hakkıyla aldığını söyleyerek meydan okuyan çizgiler ve daha fazlası. Çizgiler Altan Erbulak ve Bedir Koraman’dan… Haluk San’ın hazırladığı bölümde ise Metin’in Spor Hayatı, Maçları ve Golleri, ayrıntılı ve kronolojik olarak verilmiş. Araştırmacılar için hazır ve başarılı bir bellek. Kitabın belki de en keyifli bölümü İslam Çupi’nin hazırladığı Altın Goller bölümü. Metin’in, hafızalardan silinmeyen gollerini kritik eden ve belgesel akışı içinde fotoğraflar eşliğinde ‘golleri sıralamış’, Çupi. Tabii, şu meşhur ağları yırtan golü gözlerim aradı. E artık, onu da buraya aktarmak olmaz. Meraklı okuyucu bulup okusun. Devamı yarın: Metin Oktay’ın “Top ve Ben” kitabı…