Türk Milleti özgürlüğüne ve egemenliğine çok düşkündür. Esir olamaz ve asla bir yerlerden talimat almaz. Dün, egemenliğimizin hayat bulduğu Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kuruluşunun 101...

Türk Milleti özgürlüğüne ve egemenliğine çok düşkündür. Esir olamaz ve asla bir yerlerden talimat almaz. Dün, egemenliğimizin hayat bulduğu Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kuruluşunun 101.yılını kutladık. Ne mutlu Türk’üm diyene. Egemenliğimizi, atalarımıza, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere onun silah arkadaşlarına ve 4 yıla yakın süren Kurtuluş Savaşı’nda şehit ve gazi olan, memleketin dört bir yanında istilacılara karşı canını dişine takarak mücadele eden milletimizin evlatlarına borçluyuz. Bu vatanı düşman işgalinden kurtaran Atamız, daha o gün hayatta olmayan bizlere ve bizden sonra da ilelebet payidar olacak bu memlekette, var olacak çocuklarımızla torunlarımıza 23 Nisan gibi anlamlı bir bayramı bırakmıştır. Allah onlardan razı olsun. Belki bugün pandemi nedeniyle 23 Nisan’ımızı meydanlarda, stadlarda gerektiği gibi kutlayamadım. Ama ben inanıyorum ki o günler de gelecek. Bakmayın siz bazı kendini bilmezlerin 23 Nisan gibi milli bayramlarımızı unutturmaya çalışmalarına. Bir gün onlar da anlayacaklar yaptıkları hatayı. Ben milletimin coşkusuna bakarım. Ben bugün her Türk evladının gönlünde ve kalbinde Atatürk ve Cumhuriyet sevgisinin, bayrağa, vatana, millete bağlılığının olduğuna yürekten inanırım. Ama dikkat edin Türk evladı diyorum. Aramızda dolaşan ne idüğü belirsizleri asla kastetmiyorum. Onlar azınlıktadır. Egemenliğine düşkün Türk Milleti, tıpkı İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’in söylediği, “Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” dizelerindeki inanca sahiptir. Ne Amerika, ne Rusya ne de AB, bize efendilik yapamaz. Türk Milleti’ni zaman zaman ele güne muhtaç hale getirenler elbette olmuştur. Ama bunlar kısa sürmüştür. Bugün artık dünyaya kafa tutan bir ülke haline geldik. Vatan topraklarında teröre öldürücü darbeler vururken, Irak’ta, Suriye’de, Kıbrıs’ta, Azerbaycan’da varlığımızı ispat ettik. “Mavi Vatan” kavramını öne çıkararak üç tarafı denizlerle çevreli ülkemizin deryalardaki hak ve menfaatlerini artık koruma gücüne sahibiz. Eski kadim topraklarımızdan Libya ile olan ekonomik iş birliğimiz dünyanın dikkatini çekmiş, ezeli düşmanlarımızı korkutmuştur. Tüm bunlar olurken ülke içinde bizi birbirimize düşürecek husumet ve kavgalara artık bir son vermek gerekiyor. İktidar olsun muhalefet olsun, bu milletin menfaatleri çerçevesinde asgari müştereklerde bir araya gelmek zorundadır. Kavganın bu ülkeye hiçbir faydası yoktur. Dikkat çekmek istediğim çok önemli bir konu daha var ki o da demokrasiye olan inançtır. Bu ülkede iktidarlar seçimle gelir seçimle gider. Yıllar boyu 27 Mayıs’tan 15 Temmuz’a kadar ister başarılı ister başarısız olsun, darbeler ve darbe girişimleri bu millete ihanettir. En az iki darbe ve sayısız muhtıra yaşamış bir Türk evladı olarak darbeleri lanetliyorum. Artık bu ülkede ne darbe ne de darbe imasına yer yoktur. Bunları gündeme taşımak ve günlerce tartışmak kimseye bir yarar sağlamaz. Muhalefetin zaman zaman darbe imasında bulunması savundukları demokrasi anlayışlarına hiç yakışmıyor. Bu ülkenin ve ülke insanının çilesi bir türlü bitmiyor. Yıllarca refah içinde yaşamayı beklerken, iş, aş ve yoksulluk derdi, artık bizi yoruyor. Asgari ücrete yüzde 10 gibi minik zamlar yapılırken, memura emekliye yüzde 4-5’ler reva görülürken, çifter çifter maaş alanların ve bütün bunlara göz yumanların yüzlerinin bile kızarmaması nasıl bir ruh halidir anlamak mümkün değil. Evet, egemenlik bu milletin ise onun sözünün geçmesi gerekmez mi? Bırakın menfaat peşinde koşmayı da, bu millete hizmet edin lütfen!