Farkında olmadan birçok şeyi eleştiriyor ve birçok konuda eleştiriliyoruz. Bu yorumların bir kısmı kulağa küpe olurken bir kıs...

Farkında olmadan birçok şeyi eleştiriyor ve birçok konuda eleştiriliyoruz. Bu yorumların bir kısmı kulağa küpe olurken bir kısmı da ortamı gerebiliyor. Çünkü eleştirinin boyutu, yaklaşımın yapıcı olmaktan çok yıkıcı bir hale gelmesine sebep olabiliyor. Olumsuz fikirlere karşı artan tahammülsüzlük ve beraberindeki haklı çıkma sevdası yıllar içinde gelişen insan ilişkilerimize bile rahatça darbe vurabiliyor. En çok da, uzmanı olmadığımız konularda sert ve rahat bir şekilde eleştiri yapıp, yeri geldiğinde kalp kırmaktan çekinmiyoruz. Bu yetmezmiş gibi, anlam ve kavram karmaşaları eleştirilerin hedeften şaşmasına ve sözlü bir silah olmasına yol açabiliyor. Konu eleştiri olunca eleştirilecek çok nokta oluyor elbette ancak ben toplumda birçok kişiyi yarayanlardan bir tanesine değinmek istiyorum. Hiç dikkat ettiniz mi, cahil yaftasını bir insana çok kolay yapıştırabiliyoruz. Genellikle bir fikir tartışmasını bitirmek için kullanıyoruz bu etiketi. Belki de birçoğumuz “cahil’’ kelimesinin anlamını tam bilmediğimiz için bu etiketi sık kullanıyor. Kelimenin anlamını herkes farklı değerlendirebilir, benim için ise ‘bakış açısı’ temelli bir kelimedir. Cahil insan, dar bakışlı, düşünmeden inanan, direten insandır. Sadece bir konuda bilgi sahibi olunmaması, o konuda öğretim alınmaması cahillik olarak değerlendirilmemelidir. Kişinin fikri açık ise, dinleyip yorumlayabiliyor en önemlisi saygı gösteriyorsa cahil yaftası o insan için gerçeğe kökü olmayan bir hakaret olacaktır. Eğitim ve öğretimin aynı şeyler olmadığını ilkokulda, eğitimi öğretimin önünde tutan bir eğitimci sayesinde öğrendim. Mahmut Hocalar sadece birer film karakteri değil; topluma umut veren, imkanı olmayan insanlara özgüven aşılayan ve en önemlisi gerçek bir yol göstericiydi. Bilgi çağında yaşıyoruz, diplomaların, notların, statü sahibi mesleklerin elbette değeri var. Ancak bir insanı tanımlarken, unvanların o insanın adından önce gelmemesi gerektiğine inanıyorum. Öğretim bir fırsat meselesidir. Günümüzde ekonomiye ve yaşam şartlarına da bağlı bir olay olduğu için her insanı eşit koşullarda değerlendirmek; haksızlığa, yanlış kanılara varmaya, kalp kırmaya neden olur. Bir insanın yürüyüşünü eleştirmek için, onun ayakkabıları ile onun yürüdüğü yolları yürümek gerekir. Toplumumuz en çok okumuş cahillerden dert yanmıyor mu? Sahip olduğu bilgi dağarcığını, kendisine ve topluma faydalı hale getirmeyen, tek gurur kaynağı kağıt üstündeki notlar olan insanlar kendisi için istediği sıfatı kullanabilir. Yaşadığından ders çıkaran, kimseden üstün olmaya çalışmayan, azimli olup hırslarının kölesi olmayan, ahlak ve etiğinden ödün vermeyen insanların toplum tarafından saygı görmesini sağlayan şey diploma ya da unvanlar ise bu insanların ÖĞRETİMe değil, yanlış eleştiride bulunan toplumun EĞİTİMe ihtiyacı vardır.