Eskiden belediye başkanlarına ‘şehrül emin’ derlerdi. (Şehrin en emin kişisi anlamına gelirdi) Vakıf, dernek başkanları da emin kişilerden oluşması lazımdır. Bu nedenle kendisine güvenilen dürüst kims...

Eskiden belediye başkanlarına ‘şehrül emin’ derlerdi. (Şehrin en emin kişisi anlamına gelirdi) Vakıf, dernek başkanları da emin kişilerden oluşması lazımdır. Bu nedenle kendisine güvenilen dürüst kimseye “emin” denir. Emin olarak bilinen kişiye, bir süre koruyup saklaması için bırakılan mal ve eşya ya da “emanet” denir. Emanet bundan ibaret değildir. Sorumluluğunu yüklediğimiz makam ve mevki, kiraladığımız yer, biriyle ortaklaşa kurduğumuz iş, yolda bulduğumuz bir eşya da emanettir. Birinin bize güvenerek söylediği sır, yanımızda konuşulan sözler de birer emanettir. Allah'ın bize verdiği beden, ruh sağlığı ve servet de birer emanettir. Emanete hıyanet edilmemelidir. Bugün, Basmane Tarihi Hatuniye Cami Dernek Başkanı Müjdat Çobanoğlu ile tanıştıktan sonra, onun yaptığı çalışma ve hayırlardan esinlenerek yazdım. Öğrencilik yıllarımda ben de o Hatuniye Cami ve Parkı’nda çok uyudum. Aç susuz günlerim geçmişti. Hatuniye Derneği, kurduğu aş ve yardım derneğiyle, dil, din, ırk ayırmadan her gün 400 kişiye üç çeşit yemek dağıtıyor. Yoksul kişilere gıda yardımı yapılıyor. Yoksul, başarılı öğrencilere burs veriliyor. Yoksul öğrenciler giydiriliyor. Bütün bunlar hayırseverlerin yardımıyla yapılıyor ama Başkan Müjdat Çobanoğlu ise bütün bu işlerin yönetimini 5 yıldır itina ile yapıyor. Kimsenin kimseye hakkı geçmesin diye büyük feragat gösteriyor: Başkan Çobanoğlu; “Aç insanın karnı doyarsa, her türlü kötülüğü, kötü işleri yapmaktan vazgeçer” diyor. Başkan Müjdat Çobanoğlu, şöyle söylüyor; “Allah’ü Teâlâ’nın buyurduğuna ona göre kendisine bir şey emanet edilen o emaneti korumalı, zamanı gelince emaneti sahibine teslim etmelidir. Çünkü emanete hıyanet çok kötü bir şeydir. Kendisine güven duyulan kimse Rabbi olan Allah'tan korkmalı ve üzerindeki emaneti ödemelidir” diye anlatıyor. Müjdat Başkan tam bunu yapıyor. Emanete hıyanet eden kimse, Kıyamet Günü’nde, hıyanet ettiği şeyin günahı ile gelir. (Davud) Peygamber Efendimiz de şöyle buyurur; “Sen emin bilene emanet ettiğin şeyi geri ver; sana hainlik edene, sen hainlik etme” (Davud), çünkü “Bizi aldatan bizden değildir” (Müslim) fikri ve görüş değerli bulunduğu için kendisine akıl danışılan kimse, doğru bildiğini söylemeli, görüşüne başvuranın aldatmamalı ve onun sırrını saklamalıdır. Bunu Resul-i Ekrem efendimiz şöyle ifade etmiştir; “Kendisine fikir danışılan kişi güvenilir olmalıdır buyuruyor…” İnsanoğlu, herkesin güvenini ve Allah'ın rızasını kazanmaya çalışır. Sorumlu olduğunu her zaman hisseder. İnsan nefsinin başkalarına haksızlık etmeye meyilli olduğunu bilir ve nefsin bu tür duygularını frenler. Mümin’in, emanete hıyanet etmenin münafığın, yani içinden kâfir olduğu halde dışında Müslüman görünen kimsenin özelliği olduğunu hiçbir zaman unutmaz… (Buhari) Bir başka gün de insanlar Sırat Köprüsü’nden geçerken, emanetin sanki canlı bir varlıkmış gibi, orada durup emanete riayet etmeyenlerden hakkını alacağını bildirdi. (Müslim) Emanet ehline verilmelidir; emanet, büyük bir sorumluluğu gerektirdiği için, onu en iyi şekilde yapacak kimseyle teslim etmek gerekir. Başkan Müjdat Çobanoğlu, bu işi tam riayet ederek yönetiyor. (Buhari) Çünkü herkes bir çobandır ve herkes üstlendiği görevden sorumludur…