Başta İzmir olmak üzere memleketin verimli topraklarında ayrık otu gibi yayılan “hobi bahçeleri” konusunu bu köşede gündeme taşıyalı neredeyse bir yıl oluyor. Bu süre içinde Ziraat Mühendisleri Oda...

Başta İzmir olmak üzere memleketin verimli topraklarında ayrık otu gibi yayılan “hobi bahçeleri” konusunu bu köşede gündeme taşıyalı neredeyse bir yıl oluyor. Bu süre içinde Ziraat Mühendisleri Odası başta olmak üzere, tarım il müdürlükleri, belediye başkanları ve son olarak da bizzat bu ülkenin Tarım Bakanı defalarca açıklama yaptı. Tüm yetkililer de aynı uyarıyı yaptı. Dediler ki, “Bu uygulama yasal değil, tarım topraklarının bu tür kullanımına kesinlikle izin verilmeyecek…” İş sadece uyarıyla da kalmadı. Şikayete konu olan ve “kooperatif kurmak”  suretiyle sözüm ona kurumsal bir kimlik kazanan bazı girişimlere de dünyanın para cezası kesildi, buralardaki yapılar için yıkım kararı çıktı. Özellikle Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli’nin bu konudaki çıkışı son derece netti. Çünkü zaten betonlaşma ve çevre kirliliği yüzünden giderek azalan tarım arazilerimiz yasalarla koruma altına alınmıştı. Pandemi günlerinde tarımın önemi daha iyi anlaşılınca bu bahçelere karşı mücadele de hızlandı. Önceki gün ziraat mühendisi bir arkadaşla konuştuk. Önce üzerine basa basa, hobi bahçeleri ile mücadelenin, mevzuatın tarım arazilerinin bölünmesine izin vermeyişinden ibaret olmadığını vurguladı. Arkasından da 3-5 kişinin cebini doldurmaktan başka bir işe yaramayan uygulamanın neden olabileceği çevre felaketine dikkat çekti. Pek çok uzmana göre hobi bahçelerinin neden olacağı en büyük tehlike, her birinin bir yerleşim birimine dönüşecek olması. Ama hiçbir alt yapısı olmayan yerleşim birimleri. Düşünsenize… Bahçe diye sattıkları 300 ile 500 metre kare büyüklüğündeki parseller. Alan adam burada sadece domates-biber ekmeyecek. Barakasını dikip sefasını sürecek. Gündüz çapa yapacak, akşam mangal yapacak. Peki atıklar ne olacak? Su ihtiyacı nasıl karşılanacak. Alın size bela. Bir de ufacık alanlarda daha fazla verim elde edebilmek için basılacak kimyasal gübre ile ürünü korumak için atılacak zehirleri ekleyin buna. O bahçe 100 dönümlük alanı kapsasa bile çevresi de işe yaramaz hale gelecek. Aylardır uzmanları, yetkilileri bu tehlikeleri birer birer anlatıyor. Anlatıyor da ne oluyor? Hiç! Şöyle bir bakıyorum da sosyal medyada “hobi bahçesi” reklamından geçilmiyor. Hele Seferihisar’da bir tanesi var ki akıllara zarar. Fotoğraflarına bakarsanız sanki bir site inşa ediliyor. Önünde büyükçe bir bahçe, yanı başında harika bir ev. Yolları asfalt, garajı, çocuk parkları dahil ne ararsan var. Sözüm ona burası tarım arazisi. Bunca uyarıya rağmen bu reklamların ardı arkası kesilmeyince kafam karıştı. Ya bu memlekette enayi çok, uyarılardan haberleri olmuyor. Ya da o kadar fazla uyanık var ki, bu yasak bizi ilgilendirmiyor diye insanları kandırıyor. Hangisi daha fazla ben çözebilmiş değilim.