Bazı insanlar engellenince kendine zarar vermeye başlar, bazıları başkalarına zarar verir, bazıları depresyona girer, bazıları ise hayal dünyasına sı...

Bazı insanlar engellenince kendine zarar vermeye başlar, bazıları başkalarına zarar verir, bazıları depresyona girer, bazıları ise hayal dünyasına sığınır. Otomatik depresifler: Bazı insanlar aşılamaz zorluklarla karşılaşınca içine kapanır ve depresyona girer. Bu gruptakiler her durumdan depresyon çıkarırlar! Bu insanları içlerindeki alıngan, kırılgan ve incinmiş bir çocuk yönetir. Dış engellerden bile kendilerini suçlarlar. "Ben ne yaptım da bana bunu yaptılar?" Olağan öfkeliler: Bu gruptakiler engellerle karşılaştığında agresifleşir ve çevresine şiddet uygular. Daima sinirlidirler. Sürekli söylenir, birilerini suçlarlar. Öfkelerini ilgisiz kişilere yönlendirirler mesela patronları zam yapmaz, gidip eşlerini döverler. Komplo teorisyenleri: Bu gruptakiler önlerine çıkan her engelde kendilerine komplo kurulduğunu düşünürler. Engeli nasıl aşacaklarını düşünmek yerine, o engeli yola kimlerin koyduğunu bulmaya çakşırlar. Engelleyen hakkında genellikle bilgileri yoktur ama 'niyet okuma' yoluyla birilerini suçlarlar. Kısmet”çiler: Bu grup ise karşılaştığı ilk engelde hemen kader/kısmet anlayışına yönelir. İstediğine ulaşamamışsa 'kısmetinde' olmadığı içindir. Yürekten inandıkları kısmet teorisini doğrulayacak bir olay yaşadıkları için çok da mutludurlar! Kararlı arılar: Azmin zaferine inananlardır. Denemekten yılmazlar. Sonuç alıncaya kadar ısrarla denemeye devam ederler. Kararlılığın ve ısrarın gücünün her şeye yeteceğini düşünürler. Kendini acındıranlar: Bu gruptakiler önlerine çıkan engelleri başkalarına kaldırtırlar. Bir engelle karşılaşınca hemen bir kahraman ya da kurtarıcı ararlar. İnsanların merhametini harekete geçirerek, onlardan istediklerini alırlar. Kendine acındırmayı iyi bilirler. Yetişkin kadınların erkeklerden yapılması zor bir şey istediklerinde beş yaşındaki sevimli kız çocuğu sesi kullanmaları bile bu modele dayanır.Bir yol daha var”cılar: Bu gruptakiler esneklik sihirbazıdır. “Bir insanı hedefine götüren yol göklerdeki yıldızların sayısı kadardır” derler. “Bir yol olmadıysa diğeri olur” atasözünden ilham alır, bir yol bulamazlarsa yeni yol açarlar. Arabeskleşenler: Önlerine çıkan her engelde küsüp mızmızlaşır, içe dönüp kendini dünyaya kapatır ve her şeyi 'gurur meselesi' yaparlar. Aslında küstükleri şey karşılarındaki kişi değil, kaderleridir. Onlar hep kaderin oyununa gelirler. Kendine zararlılar: Bir engeli aşamayınca kendine zarar vermeye başlayanlardır. Kariyerinde hayal ettiği yere gelememiş bir sanatçının alkolik olması bu duruma bir örnektir. Hayal dünyasına sığınanlar: Hayallerindeki hayatı yaşayamayınca, hayali bir hayat yaşamaya başlayanlardır. Bu kişiler “sert” gerçekler tarafından engellenince, “soft” hayallere sığınır. Gerçekle ilişkilerini askıya alıp, kendi hayal dünyalarında, kendi ideal ve engelsiz evrenlerini yaratırlar. Sonra da kendi iç dünyalarında mutlu mesut yaşarlar. Engellenince neden öfkeleniriz? Ya da kime öfkeleniriz? Birisi tarafından engellenince gücünü kötüye kullanan karşımızdakinden daha çok, hakkımızı koruyamayacak kadar zayıf durumda olduğumuz için kendimize kızarız. Yolumuza engel koyana sinirlenir, ona bir şey yapamayınca yön değiştirir, hiç ilgisi olmayanı döveriz. Araştırmalara göre “çaresizlik” psikolojisi en önemli şiddet kaynaklarından biridir. Öğrenilmiş çaresizlik bir çeşit depresyondur. Başlarına gelen her olayda kendini suçlayanlar “açık”, sürekli başkalarını suçlayanlar ise “gizli” depresyon yaşarlar. Öğrenilmiş çaresizliğin sonuçları, depresyon belirtileriyle çok benzer. Kendine güven eksikliği, zayıf problem çözme yeteneği, dikkat eksikliği, umutsuzluk hissi gibi. Sağlıcakla kalın…