Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını seyahatten yeme içmeye, turizmden iletişime kadar gündelik hayata ilişkin tüm pratiklerimizi değiştirdi. Ne zaman biteceği ve kontrol altına alınaca...

Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını seyahatten yeme içmeye, turizmden iletişime kadar gündelik hayata ilişkin tüm pratiklerimizi değiştirdi. Ne zaman biteceği ve kontrol altına alınacağı tam olarak anlaşılamayan korona virüs sürecinde evlere tıkılıp kaldık. Konserlerden eğlence etkinliklerine insanların toplu halde bir araya gelebileceği tüm organizasyonlar ikinci bir açıklamaya kadar askıya alındı, düğün, nişan, sünnet organizasyonları durduruldu. 2020’ye keyifle giren, büyük umutlar bekleyen birçok kişi için nisan ayını tamamladığımız şu günlerde 2020’nin kalanı için büyük endişe taşıyoruz. Umarım süreç bir an önce normalleşmeye doğru gider ve hayatımız eskisi gibi işlemeye başlar. Eğlence sektörü ve şov dünyasına darbe vuran korona virüsün kurbanlarından biri de 64 yıldır aralıksız düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması oldu. Mayıs ayında Hollanda’nın Rotterdam kentinde düzenlenmesi beklenen şarkı yarışması salgın nedeniyle iptal edildi. Türkiye’nin 2003 yılında Sertab Erener’in Everyway That I Can şarkısıyla birincilik kazandığı yarışmada ülkemiz 2013 yılından bu yana yarışmada yok. TRT’nin Eurovision Şarkı Yarışması oylama sistemindeki adaletsizliği bahane ederek katılmayı reddettiği yarışmaya katılmamamızın asıl sebebinin Eurovision sahnesinin çok kimlikli, çok kültürlü, çok dilli ve farklı yönelimlere kapılarını açan hoşgörü politikası olduğu çok açık. ÇOK RENKLİLİĞE TEPKİ Zira Eurovision sahnesinde son dönemde daha da belirginleşen çok renklilik birilerinin hoşuna gitmiyor orası kesin. Avrupa Yayın Birliği EBU’nun tüm davetlerine rağmen yarışmadaki oylama sisteminin değiştirilmesini isteyen TRT bu isteğinin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığının farkında. Ayrıca Sertab Erener’in birinci olduğu, Şebnem Paker’in üçüncü olduğu, Manga, Hadise, Kenan Doğulu gibi isimlerle ilk beşe giren bir ülkenin yarışmanın oylama sistemindeki adaletsizliğinden bahsetmesi ne kadar doğru. Avrupa ülkelerini bir araya getiren, dünyanın en çok izleyiciye sahip renkli etkinliklerinden birinin Türkiye’de de binlerce takipçisi varken inatlaşma uğruna ekrana dahi getirilmemesi çok gülünç bir durum. Avrupa Yayın Birliği’nin bu yılki yarışmanın yapılamayacağını açıklaması üzerine, 2020’ye katılım gösterecek ülkelerin temsilcilerine ait kliplerden oluşacak bir yayını EBU üyesi ülkelerin televizyon kanallarında yayınlaması talebine TRT’nin yanıtı yine hayır olmuş. Binlerce çalışanı ile son yıllarda tek sesliliğin en önemli temsilcisi olan, reytinglerde yerde sürünen, elektrik faturalarındaki TRT payından ciddi gelir elde eden, kamu yayıncılığı yapması gereken bir televizyon kanalının halkın taleplerine göz yumması kabul edilemez. Her siyasi anlayışa uygun hareket eden, rüzgarın estiği yönde herkesten önce koşan ilgililerin TRT’nin halkın kanalı olduğunu ve kamu yayıncılığı yapma sorumlulukları olduğunu fark etmeleri gerekiyor.