Türkiye hükümetlerinde bakanlar arasında en çok değişen isim Milli Eğitim Bakanı olur....

Türkiye hükümetlerinde bakanlar arasında en çok değişen isim Milli Eğitim Bakanı olur. Bu kez de aynısı oldu. Bakan Ziya Selçuk, Covid-19 pandemisinin Kurban Bayramı sonrası yükselişe geçmesi sonrası Eylül ayında okulların açılmasına karşı çıktığı “öğrencilerin riskini üzerime alamam” dediği için Cumhurbaşkanlığı ile anlaşmazlık yaşayınca görevden affını istedi ve Cumhurbaşkanı da bu istifayı kabul etti. Türkiye’nin 76. Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer, 5 Ağustos tarihinde göreve atandı.          Sözlerini Fecri Ebcioğlu’nun yazdığı bir Marc Aryan şarkısı olan “Eylül’de gel” Alpay’ın üzerine yapışmış kalmış bir Türk Pop Müzik klasiğidir bu şarkı. Ancak bu günlerde aileler yüz yüze eğitimi konuşurken bu şarkıyı mırıldanıyor. Şarkıyı mırıldananların kimisi korku ile, kimisi de iyi karşılıyor…            Aileleri, acaba okullar Eylül’de açılacak mı? Sorusunu soruyorlar. Hem Sağlık Bakanı hem de Milli Eğitim Bakanı basına yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki gerekli tedbirleri alıp yüz yüze eğitimi başlatmakta kararlılar. Peki, hazırlıklar bu yönde mi ilerliyor? Aşı yaşının 12 yaşa inmesi bunun için mi yapıldı?         Birçok aile merak ediyor. Okullarda görev yapan tüm öğretmenler, okul çalışanları, öğrenci servislerinde taşımacılık yapanlar aşılandı mı? Aşı temininde bir sıkıntı da yok. Ancak aşılanmayı ret eden ve hala aşılanmayan insanların olduğunu görüyoruz. Bana gelen bilgiye göre tüm öğretmenlerin aşılanmadığı ve ne kadarının da aşılandığının bilinmediği yönündedir. Konuştuğum öğrenci veliler ise “öğretmen aşılı değilse ben çocuğumu sınıfa göndermem” diyen veliler seslerini yükseltiyor…         Bu sürecin en başından beri okulların açık kalması gerektiğini söyleyenlerden biriyim. Ancak vakaların 18 binlerin üzerine çıkması ölüm sayıları günlük 150’lerin üzerine çıkması veliler arasında endişe veriyor. Okul çalışanlarının tamamının aşılanmadığı bir ortamda da “çocuğumu okula göndermem” diyenlerde var…         Yalnız bu konuda bir şeyi hatırlatmam gerekiyor. Dünya artık “yüz yüze eğitime başlayalım mı?” tartışması yapmıyor. Bu tartışma geride kaldı. Bunun cevabı çoktan verilmiş durumda… Yeni öğretim yılı başlamadan tartışılması gereken konuların başında; eğitim kayıplarının nasıl giderileceği, iki yıla yakındır okula gitmeyen çocukların okul ortamına yeniden nasıl hazırlanacağı ve okula uyumu, evde kapalı kalan ve bu süreçte bilgisayar ile bütünleşen çocukların yaşadığı psikolojik sıkıntıların nasıl aşılacağı olmalıdır.  Bu konuda bir çalışma var mı?          Mesela ben çok merak ediyorum. Eylül’de okulları açarsak daha önce açtığımızı dönemlerden farkı ne olacak? Yine okullardaki önlemler konusunda sıfırdan mı başlayacağız? Bu geçen 1,5 yıllık süreçten hiç mi ders çıkarmayacağız?         Tüm bu soruların cevaplanması gerekir. Eylül başı okulları açmayı düşünüyoruz ve Ağustos sonuna geldik. Aileler tedirgin ve endişeli. Geçirdiğimiz 1,5 yıllık süreçte yaşananları bir kez daha yaşamak istemiyorlar…         Bu arada aklıma geldi, Milli Eğitim yeni Bakanı Mahmut Özer, yaptığı açıklamada 2021-22 Öğretim yılı planlama çalışmaları yapılıyor. Aileler endişe duymasın. Bakan her türlü tedbirin alındığını söylüyor. Sağlık Bakanlığı açıkladı Covid-19 nedeniyle ölü sayısı 180’i aştı. Bakanlar Kurulu toplantısı ve kararlarını bekleyelim görelim sonuç ne olacak?