Yakın zamanda çok sevdiğim birinin boşanma haberini aldım ve gerçekten çok sarsıldım. Boşanmaların faturasını çocuklar ödüyor, çünkü onların dünyası bizimkinden çok daha farklı... Boşanma, çocukların...

Yakın zamanda çok sevdiğim birinin boşanma haberini aldım ve gerçekten çok sarsıldım. Boşanmaların faturasını çocuklar ödüyor, çünkü onların dünyası bizimkinden çok daha farklı... Boşanma, çocukların başına gelebilecek en sarsıcı olaylardan biri olmakla birlikte, onların gelişimlerini ciddi biçimde etkileyebilecek, bir dizi değişiklikleri de beraberinde getirecek bir süreç. Boşanmalar çocukların okul başarısını da direkt etkiliyor. Yapılan araştırmalarda, boşanmış anne ve babanın çocuklarının, matematik ve sosyal becerilerde sınıf arkadaşlarının gerisinde kaldığı tespit edildi. Boşanmaların yükünü en fazla çocuklar çekiyor. Çocuğun dünyasından boşanmaya bakıldığında çocuk genellikle boşanmadan dolayı kendisini suçlu hissediyor. Hal böyle olunca çocuk daha o yaşta yaşayabileceği en büyük travmaya maruz kalıyor. Boşanma sürecinde çocuğun suçluluk hissi yaşamaması için her şey yetişkin bir insanla konuşuluyor gibi çocuğa anlatılmalı. Çocukların fiziksel ve psikolojik gelişimini en güzel şekilde ailesinin içinde tamamladığını düşünecek olursak; çocukların hem anne hem de babanın ilgisine, sevgisine, şefkatine muhtaç bir varlık olduğunu söyleyebiliriz. Çocuğun ruhsal ve zihinsel açıdan sağlıklı olmasının başta gelen şartlarından birisinin kişiliğinin ideal bir aile tarafından yoğrulması olduğuna düşünenlerdenim. Boşanmanın, çocuğun hiç istemediği fakat kaçınılmaz olarak sonuçlarına katlanmak zorunda kaldığı bir durum olduğunu gözlerimle gördüm. Ayrıca boşanan eşlerin yeterince sorumlu davranmadıkları takdirde çocukta uyum ve davranış sorunlarına neden olabileceğini de söylemem gerekiyor. Çok yakından şahit olduğum bu boşanma olayında da boşanmanın yükünü en fazla çocukların çektiğini söyleyebilirim. Anne babası boşanan bir çocuk zaten o yaşta yaşayabileceği en büyük travmalardan birini yaşamaktadır. Boşanma öncesinde devamlı didişen anne baba, çocuğu depresyona iten bir sebeptir. Aileler boşanma öncesinde ve sonrasında aralarındaki sorunları çocuklarına asla yansıtmamalıdırlar. Çocuk çok küçük bile olsa çevresinde olan biteni takip etmekte, sorunları hissetmektedir. Sorunları hisseden çocuk sıkıntısını söz diliyle anlatamadığı için bunu farklı şekillerde dışarıya yansıtır. Bu durum tırnak yeme, altını ıslatma şeklinde ortaya çıkabilir. Çocukta psikosomatik hastalıklar gözlenebilir; sık sık hasta olur, kusar, bağırsakları bozulur. Evden, okuldan kaçma, kendisine ait olmayan şeyleri alma, uyuşturucuya yönelme gibi durumlar yaşanabilir. Yıkılan ailelerde çocukluk depresyonlarına da çok sık rastlıyoruz. Aileler ne yapıp edip çocuğun kendisini boşanmanın sorumlusu olarak görmesini engellemeli ve çocuğun psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaya özen göstermelidir. Anne baba ayrılsa da annelikten ve babalıktan istifa etmemelidir. Ebeveyn çocuk ilişkisinde temel bir ilke vardır: Çocuğu büyük insan yerine koyup ona olan biteni anlayabileceği bir dille anlatmak, fakat karşılığında büyük bir insan gibi tepki vermeyebileceğini kabul edip sabırlı ve anlayışlı olmak. Bu ilke çocuk için aşılması zor bir engel olan anne baba ayrılığında da uygulanmalıdır. Anne babalar ne yapıp edip çocuğu kendi aralarındaki sorunlardan uzak tutmalı, kaldıramayacağı sorunları çocuğa yansıtmamalıdır. Boşanma çocuktan saklanılamayacak bir durumdur. Sorunları çocuğa yansıtmamak için olan biteni ondan saklamak çözüm değildir. Çocuk zaten ailesinde yaşananları takip edecek, anne baba onu bu konudan haberdar etmezse olayları zihninin elverdiği ölçüde yorumlayacaktır. Çocuğun yaşananları doğru algılaması için olayı ona bizim anlatmamız faydalı olacaktır. Aksi halde çocuk zihin kapasitesinin üstünde olan bu durumu yanlış anlar ve büyük bir ihtimalle suçu kendisinde arar. Anne baba boşanma durumunu anlatırken çok açık ve net bir dil kullanmalıdır. Keşke boşanmalar hiç olmasa ve çocuklar bundan hiç etkilenmese...