Bir eğitimci arkadaşım anlattı; Uzaktan eğitimin başladığı gün, bir veli aramış kendisini… Demiş ki, “Hocam, biri 12. Sınıfa, diğeri de sizin ders verdiğiniz 3. Sınıfa giden 2 çocuğum var. Ama evimi...

Bir eğitimci arkadaşım anlattı; Uzaktan eğitimin başladığı gün, bir veli aramış kendisini… Demiş ki, “Hocam, biri 12. Sınıfa, diğeri de sizin ders verdiğiniz 3. Sınıfa giden 2 çocuğum var. Ama evimizde maalesef bir bilgisayar var. Ders saatleri çakışıyor. Büyük bu sene sınavlara girecek. O’na öncelik veriyoruz. Bu sefer küçük derslerden geri kalıyor. Saatlerde değişiklik yapmanız mümkün mü?” Arkadaşa ne yaptığını sordum… O öğrencisi için evdeki bilgisayarın uygun olduğu saatlerde özel ders vermeye başlamış. Bu idealist davranışından dolayı kutladım kendisini. Ama konu derinleşince, kendi sınıfında bilgisayarı olmadığı için derslere katılım gösteremeyen çocuklardan söz etti. Bakın sözünü ettiğim yer Karşıyaka. Yani İzmir’in gelir düzeyi yüksek ilçelerinden biri. O bölgede bile 28 kişilik bir sınıftan 7 çocuk bilgisayarı olmadığı için hakkı olan eğitimden mahrum kalmış durumda. Bu aralar diğer velilerin de katkıları ile bu soruna çözüm arıyorlarmış. Dilerim çözerler. İzmir’de bile böyle bir tablo yaşanıyorsa, memleketin kalanını varın siz düşünün… Benim kafama takıldı araştırdım. Yine İzmir’de varoş dediğimiz kenar mahallelerde ve kırsalda durum o kadar acınacak halde ki… Bir kere merkezden uzaklaştıkça o “uzaktan eğitim” dedikleri sisteme katılım inanılmaz ölçülerde düşüyor. Çünkü evde bilgisayar yok, anne-babada bu cihazı alacak para… Ev kirasını ödemekten, karnını doyurmaktan aciz hale gelmiş bir aile nasıl o tabletin veya bilgisayarın peşinde koşacak? Oya biz bu ülkede kimisi mum ışığı altında, kimisi davar peşinde koşarken yazılmış ne başarı öykülerine tanıklık etmiştik. Gariban çocukları biraz kendilerine dokunan idealist öğretmenlerin, biraz da kendi çabaları ile dezavantajlarını ortadan kaldırıp birincilik kürsülerine çıkmalarında nasıl da gurur duymuştuk. Ama şimdi? Ne kendilerine dokunan öğretmenler var, ne de yazılıp çizileni sular-seller gibi ezberledikleri kara tahtalar. Zira pandemi dediğimiz ortam hepsini ellerinden almış durumda. Geldiğimiz duruma bakar mısınız? Bir tarafta bilgisayarları olmadığı için uzaktan eğitimden bile mahrum olan garibanlar. Diğer yanda durumları biraz daha iyi olduğu için bilgisayar aracılığı ile de olsa öğrenme şansını sürdürenler. Ama öte yanda ailelerinin parayı basıp kolejlerde yüz yüze eğitim olanağı sağladığı şanslı azınlık. Üstelik hepsini bekleyen süreç aynı. Hani eğitimde fırsat eşitliği vardı?