Sporculuk, hakemlik, antrenörlük yaşamında herkes ilginç, düşündürücü, komik anlar yaşar. Çoğu da yazılmaz, not alınmaz, günlük tutulmaz, gelecek nesile bir şey kalmaz, uçar gider. Kimi de deklanşöre...

Sporculuk, hakemlik, antrenörlük yaşamında herkes ilginç, düşündürücü, komik anlar yaşar. Çoğu da yazılmaz, not alınmaz, günlük tutulmaz, gelecek nesile bir şey kalmaz, uçar gider. Kimi de deklanşöre basılarak ölümsüzleştirilir. Bir harika fotoğraf daha, 24 yıl öncesinde. Çok amatörce çekilmiş ama akıl edilmiş, düşünülmüş. Kaliteli bir fotoğraf makineyle çekilse, bir de yazılsa, ödüllük haber, 1.liği alır, foto-haber dalında. 1997-98 sezonunda, vatani görevim sırasında yedek subaylık görevimi ifa ederken de 14 ay hakemlik yapmıştım Diyarbakır'da. Buyrun size, İzmir'den sonra ikinci memleketimden 2 sezon öncesinden harika fotoğraf. ÖDÜLLÜK FOTOĞRAF 1995-96 sezonu, Şırnakspor - Silopispor maçında görevli Diyarbakırlı hakem üçlüsü Kemal Güven, Şenol Sis, Akif Gözmen ile gözlemci Aykut Gençoğlu at arabasının üstünde. Hakem kıyafetleriyle ne işleri var, de mi. Yazık o güzelim hayvancağıza, tepesinde 5 kişi, yaklaşık 400 kilo, ağırlığı, çamura bata çıka ilerlemeye çalışıyor. Ekip maça çıkacak, bakmışlar sahanın etrafı tamamen çamur, bataklık. Böyle bir çözüm bulmuşlar, futbolcular ne yaptı acaba ? Onlarınki de can yani. Aynı sahaya onlar da gidecek. Güldüm fotoğrafı görünce sizlerle paylaşmak istedim. Hele ki Akif kardeşime çok güldüm, jokey gibi mübarek son düzlüğe girmiş hissediyor kendini. Benim de böyle bir anım var ama ispatı yok, çünkü fotoğraf yok. İzmir'in ilçesine maça giderken minibüs bozuldu, araç bulamadık yolda. Geç kalmayı hiç sevmem. Baktım çiftçi amcam traktörle geliyor, durdurdum, rica ettim. Çantalı, kravatlı 3 adam bindik romörke, haydi maça. Bu da görünmeyen tarafı işin. Futbol sadece futbol değildir, yaşamın ta kendisidir. DAHA ÇOOK ERKEN Karamsarlık değil benimkisi, işin gerçeği. Keşke defolup gitse ama Corona illeti öyle tamamen geçmez, geçmeyecek. Nezle, grip tamamen geçti mi ki Covid-19'un kökün kurusun. Orası açılacak burası açılacak diye insanlarımız bayram ediyor, endişem büyük. Sinsi düşman pusuda, bizim rehavetimizi bekliyor. Ligleri de başlatacaklarmış, tuhaf ötesi. Her yere gidilecek ancak maçlar seyircisiz, adaletsizlik ama, hepsi aynı yerde yaşamıyor mu. Futbolcular nasıl oynayacak, maske ve eldivenle mi, galoş da giydirin o zaman. Seremonide dirsek teması yapılacak güya, sosyal mesafe adına. Maç içinde yeri gelecek, metrekareye 10 kişi düşecek, burun buruna. Maske ile oynanmaz, ağız burun kapalı, kural da yok, talimata konur ama, oksijene çok ihtiyacı olan sporcu verdiği pis havayı, kendi karbondioksitinin belki de yarısını geri alacak, akciğere yük binecek. Bunaltacak, buğulanacak, hali kalmayacak. Diyelim ki rakibi maskenin ipini çekti attı, kaldı öyle açıkta ağız burun, hakem ne yapacak kurala göre sarı kart göstermesi gerek, tıbbi etiğe göre ise de cana kıymaya tam teşebbüs, kırmızı kart. Daha önce de yazdığım gibi bu sezon 'olduğu gibi' onaylanacak, eylülde yepyeni bir lig, sıfırdan aynı takımlarla başlayacak, doğrusu da bu. Para var ya, işin bu can alıcı kısmı görünmüyor. 2 aydır idmansız kalan futbolcu, hızlandırılmış olarak 3 günde bir maç oynayamaz, insan haklarına aykırı. Para para diye ölecek 3-5 şahsı sevindirmek için, kıymayın canlara efendiler. Önce can, sonra üç puan.