1992 Rio De Janeiro Birleşmiş Milletler Yeryüzü zirvesi, dünyamızı kucaklayan çevre krizini masaya yatırdı. Küremizin bir bütün olduğu, her bir yanındaki milletlerin, devletlerin kendi başlarına yeryü...

1992 Rio De Janeiro Birleşmiş Milletler Yeryüzü zirvesi, dünyamızı kucaklayan çevre krizini masaya yatırdı. Küremizin bir bütün olduğu, her bir yanındaki milletlerin, devletlerin kendi başlarına yeryüzüne zarar veren politikalarının önüne geçilmesi için neler yapılması gerektiğine çözüm arandı. Devletlere ve yönetimde olan hükümetlere bir takım uluslararası dayatmaların yetersiz kalacağı, bölgesel uygulamaların ve halkın, yaşamın devamlılığı konusunda önemi vurgulandı. Hükümet politikalarından daha ziyade, Bölgesel, lokal dokunuşların öneminin altı çizildi. Yereldeki tüm sivil inisiyatiflerin, yönetimin bir parçası ve aynı zamanda sağduyusu ve denetleyicisi konumda olması hayati kabul edildi. Çevre duyarlılığı taşıyan vatandaşların ve Sivil Toplum kuruluşlarının önemi vurgulandı. Daha şeffaf ve demokratik ortamlarda, Ekonomik profilin çevresel sömürünün önüne geçeceği öngörüldü. Birleşmiş Milletler Antlaşmaları çerçevesinde Gündem 21 kararları, 03.07.2005 tarihli 5393 sayılı Belediyeler kanunu 76. Maddesi’yle Kent Konseyleri yürürlüğe kondu. Şehirlerde, il ve ilçelerde, faaliyet gösteren, sendikalar, odalar, dernekler, üniversiteler, muhtarlar, yerel yönetimler yanında söz hakkı sahibi, yönetim ortağı olması amaçlandı. Sağlıklı yaşam alanlarından, toprak kaybına, atmosferin korunmasından biyo çeşitliliğin korunmasına, denizlerden coğrafyayı oluşturan tüm doğal yapıya, su rezervlerine kadar habitatımız parçalarının bütünsel olarak korunması hedeflendi.

TEMİZ ENERJİ

Temiz enerjiler, atıklar, dönüşüm ve hammaddelerin değerlendirilmesi, planlı şehirleşme ve imar kirliliğine kadar yaşamı ilgilendiren tüm alanlarda irade, yerel yönetime ve sermaye gücüne teslim edilmeyecekti. Kent Konseyleri çalışma kaynaklarını yerel yönetimlerden sağlayacak, ancak bir nevi denetim ve sağduyu mekanizması olarak seçilmişler ve atanmışlar yanında görev üstlenecekti. Kanun maddesi ile Kuruluş ilkelerine kurucu prensipler eklendi. Şeffaf yönetim, katılımcılık, hesap verebilme ve hesap sorabilme, sürdürülebilir kalkınma ve çevreye duyarlılık, hemşerilik bilincinin uyandırılması,  kentsel vizyonun çevre ve insan hak ve hukuku ile şekillendirilmesi yer alıyordu. Ne var ki, Kent Konseyleri Belediyeler uhdesine, hatta güdümünde birer uzantı haline evrimleşmekte gecikmedi. İrili ufaklı hemen tüm konseyler bünyelerinde Çocuk Meclisi, Kadın Meclisi ve Engelli Meclisleri kurdular. Çevre, bölgesel  ziraat, planlı şehirleşme, ekosistem, dönüşüm gibi hayati başlıklar nedense Meclisleri kurulacak kadar işleyişte yer bulamadı. Meclis ifadesi, yasama, yürütme ve yargı üçlemesine dayalı demokrasilerde, yürütmenin en üst seçilmiş birimi anlamında gelir. Yani diğer bir deyişle Meclis, yönetim kurulundan üstündür. Bu nedenle Derneklerde, Kooperatiflerde, Şirketlerde, sendikalarda  komite veya komisyon adı tercih edilir. Ancak bu detaydan daha vahimi hiçbir tüzel kişiliği bulunmadığı halde tüzel yapıları bünyesinde toplamış resmi bir birim halinde var olmalarıdır. Yerel Yönetimler kendi idarelerinde saydıkları bu sistemle Konseylere neyi uygun görürlerse onu yaptırır, kimi uygun görürlerse onu seçtirirler. Yerel yönetim ile en ufak bir detayda ters düşülmesi ihtimali ortadan kaldırılır. Resmi muhatap ne seçilmiş yönetim kurulu ne alt meclisleri değildir. Tek muhatap belediyedir. Yapılan genel kurullar ve kurul seçimleri, ayrıca alt meclislerin seçimleri ve tüm bunlarla ilgili demokratik katılımcı toplantılar ve oylamalar da sembolik olarak tanzim edilir. Faaliyet raporları, genel kurul tutanakları diğer sivil toplum kurumlarındaki gibi resmi ve aleni evraklar değildir. Genel kurul yapılır ama kararlar gizli tutulur. Faaliyet raporu açıklama zorunluluğu yoktur. Kendilerini 4982 sayılı bilgi edinme kanunu kapsamı dışında tutabilirler. Kısacası, kuruluş gerekçelerine ve ilkelerine bütünüyle aykırı hareket edebilirler ve ediyorlar. Bütünüyle Belediyelerin güdümünde, Yeryüzü Zirvesi’nden, Habitat Kongresi'nden ve Birleşmiş Milletler Gündem 21 ilkelerinden, çevre kaygılarından, çok uzağa düşmüş garip birer oluşum şeklindeki mevcudiyetlerini muhafaza peşindedirler.