Bugünün aklıselim insanları geleceği tasarlamakla hükümlüdür. Virüs dünyaya, yaşam şekline son bir uyarı olarak algılanmalıdır. Çevreci sürdürülebilir yaşam tarzının hayatımıza uyarlanması şart. Yeşil...

Bugünün aklıselim insanları geleceği tasarlamakla hükümlüdür. Virüs dünyaya, yaşam şekline son bir uyarı olarak algılanmalıdır. Çevreci sürdürülebilir yaşam tarzının hayatımıza uyarlanması şart. Yeşil tasarımların hayatımızın her alanına girmesi, evlerimizi, iş yerlerini, mahalle ve şehirleri kucaklaması kaçınılmaz. Yediğimiz içtiğimiz gıdalardan, kullandığımız her tür ürüne, giyim, kuşam mobilyaya kadar, insanoğlu yaşam standardını güncellemeli. Daha az su tüketmek, sudan tasarruf etmek, kayıp kaçağı önlemek, suyu arıtıp ikincil kullanım sahasında tekrar kullanmak gibi önlemleri derhal hayata geçirmek gerek. Konutlarda, çevreyle uyumlu, ısı yalıtımlı, yeşil enerjiler kullanan yaşam alanları oluşturmak lazım. Mümkün olduğunca kendi enerjisini kendisi üreten çevreci sistemlere geçmek gerekiyor. Barınma ihtiyacı için sürekli yeni yapılar inşa edilmesi elbet ki bir zorunluluk. Ancak ikincil konut olan yazlıkların bulunduğu sayfiye bölgeler, tamamıyla lüks bir yapılanmadır. Kıyı, koy, ekilebilir dikilebilir sahalar, kıyı kentlerinde sürekli olarak daha fazla yazlık üretimine harcanmakta. Bu yeni yazlıkların alım satımında çok ciddi rakamlar telaffuz edilmekte. Ancak henüz hiç kimse alacağı evin çevreci bir yapı mı değil mi? Olduğunu sorgulamıyor. Bunlar inşa edilirken, ısı yalıtımı, güneş enerjisi gibi standart olması gereken özellikler zorunlu kılınmıyor. Bu evlere milyon dolar ödeme yapan müşterisinin bu yönde bir talebi dahi yok. Bir dönem Güzelbahçe belediyesi inşa edilen konutlarda, benzer özellikler ihtiva ettiği takdirde, belli oranda ruhsat ödeneği indirimi taahhüt etmiş, teşvik sağlamıştı. Ne yazık ki tüm sahil şeridinde sürekli olarak daha fazla yazlık konut alanı imara açılmakta, eski kapasite ve mevcut alt yapı düşünülmeden bir o kadar yeni konut, kıyılarımızı doldurmakta. Hal böyleyken çevreci yapılanma hususunda teşvikler, hatta yaptırımlar konuşulmuyor. İzmir, doğal enerji kaynaklarından bir başka servet kabul edilen jeotermal ayrıcalığına sahip bir kenttir. Jeotermal, Petrol ve türevlerinden, fosil yakıtlardan çok daha değerli bir enerji kaynağıdır. Doğal enerji kaynakları başında güneş ve rüzgar ile birlikte en önemli rezerv kabul ediliyor. Ancak halen mekânsal ısınmada gerektiği ölçüde bu imtiyazdan faydalanılamıyor. Aynı şekilde turizm çeşitliliği yaratmak için de hayati bir kaynak olan kaplıca özelliği sağlık turizmine kazandırılamıyor. İzmir ve ilçeleri doğa ve coğrafya değerleri bakımından benzersiz ayrıcalıklara sahip olmasına karşı, servetini çarçur eden lüks ve şuursuz yaşama, şehirleşmeye devam ediyor. Bugünün bilinçli toplumu, geleceği inşa edecekler. Korona virüs salgını, insanların silkinip “bana ne”, “adam sen de” cilikten kurtulmaları için yeterince önemli bir uyarıcıdır. Varlıkları çok iyi yönetmek, doğal yaşam alanları için hayati adımlar atmak, geleceğin örnek yaşam modelini oluşturmak üzere acilen önlemler alınmalıdır.