Hastanelerin sağlık problemlerini azaltma ve insan sağlığına yönelik potansiyel riskleri yok etme amaçlarını gerçekleştirirken tehlikeli atıklar yaratmaları kaçınılmazdır. Sağlık kurumlarının faaliyet...

Hastanelerin sağlık problemlerini azaltma ve insan sağlığına yönelik potansiyel riskleri yok etme amaçlarını gerçekleştirirken tehlikeli atıklar yaratmaları kaçınılmazdır. Sağlık kurumlarının faaliyetleri sırasında üretilen bu atıklar, tıbbi atık olarak adlandırılmakta ve diğerlerinden daha fazla oranda yaralanma ve enfeksiyon riski taşımaktadır. Tıbbi atıklar, sağlık kurumlarından kaynaklanan her türlü enfeksiyöz, patolojik ve kesici delici atıkları kapsamaktadırlar. Tıbbi atıkların yetersiz ve uygunsuz muamelesi, ciddi halk sağlığı problemleri yaratabilir ve çevreye olumsuz etkiler yapabilir. Günümüzde hastanelerin yılda yaklaşık 6 milyon ton atık ürettiği bilinmektedir. Hastanelerdeki atık depolama ve atık yakma tesislerindeki alan sıkıntısı, tüketicilerin artan çevre bilinci ve yeşil tasarımların hastaneler üzerinde etkili olmaya başlaması, atık yönetimini her zamankinden daha tartışmalı ve pahalı bir hale getirmiştir. Ayrıca bu durumlar, atık yönetimini de zorunlu kılmaktadır. Atık yönetiminde kaçınılması gereken, yeniden kullanılması mümkün olan, geri dönüşümü gerçekleştirilebilen ve yok edilmesi gereken atıklar şeklinde sınıflandırma yapmak mümkündür. Bu atık türleri aşağıda açıklanmaktadır. • Kaçınılması gereken atıklar: Kullanılan tüm ürünlerin çevreye duyarlılık açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirme sonucunda, kaçınılması gereken ürünler tespit edilerek hiç kullanılmaması ya da daha az tehlikeli olanlar ile değiştirilmesi sağlanabilmektedir. Örneğin, tek kullanımlık galoşların kullanımının azaltılması ya da hiç kullanılmaması sağlanabilir. Bir çok uzman, sürdürülebilir bir hijyen için galoş kullanımının gerekli olmadığını savunmaktadır. • Yeniden kullanılabilen atıklar: Bazı ürünlerin temizlenerek, dezenfekte edilerek ve gerektiğinde sterilize edilerek yeniden kullanılabilmesi mümkün olabilmektedir. Almanya’da yapılan araştırmalar, hastanelerin, redon ve toraks şişeleri ile vakum sistemlerini yeniden kullanması ile yaklaşık yüzde 50 tasarruf yapılabileceğini göstermiştir. • Geri dönüşümü mümkün olan atıklar: Kağıt, karton, cam, organik atıklar, floresan tüpler, kullanılan bazı çözücüler, radyoaktif kimyasallar gibi atıkların geri dönüşümü mümkün olabilmektedir. Bu tip atıkların özel depolama alanlarında saklanarak geri dönüşümü sağlanabilmektedir. • Yok edilmesi gereken atıklar: Hastanelerde kullanım sonucu oluşan bulaşıcı edilmeyi gerektirmektedir. Bu tip atıkların yerel yönetmeliklere uygun bir şekilde kimyasal atıklar, radyoaktif atıklar ve civa termometre, buharlı lamba gibi atık türleri özel olarak imha edilmesi sağlanmalıdır. ENERJİ YÖNETİMİ Hastaneler, hem tam gün çalışan hem de enerji tüketimi en fazla olan kurumlardır. Hastanelerdeki enerji tüketimi, bir ticari işletmenin enerji tüketiminin 2,5 katından fazladır. Bu yüksek enerji tüketimi, artan maliyetleri de beraberinde getirmektedir. Bu maliyetler, hem kar amacı güden hem de gütmeyen sağlık kurumlarını etkilemektedir. Bu hastaneler, enerji yönetimi ile maliyetleri kontrol altına alarak hasta bakım düzeyini yükseltmek ve pahalı tıbbi ve teknolojik gelişmeleri sağlamak için tasarruf elde edebilir. Hastanelerin uygulayabileceği stratejilerden bazıları aşağıda sıralanmaktadır: • Güneşten enerji üretme amacı taşıyan güneş panelleri kullanmak • Enerji tasarrufu sağlayacak aydınlatma elemanları kullanmak • Isı kaybını önlemek için pencerelerde film ya da ısı koruyucu camlar kullanmak • Mekanik havalandırma seçeneğine ek olarak doğal havalandırma da kullanmak • Bina otomasyon sistemi oluşturmak • Birden fazla kazan kullanmak • Bina için yalıtım sistemi kurmak SU YÖNETİMİ Her canlının varlığının suya bağlı olduğu bilinen bir gerçektir. Su, hastanelerde pek çok farklı alanlarda kullanılmaktadır. Hastaneler için yeşil kavramı, su yönetimini sağlayarak, su kaynaklarının dikkatli kullanımına özen göstermeyi, atık suların kirletici etkisini azaltmayı ve su döngüsünü kontrol etmeyi gerekli kılmaktadır. Etkili bir su yönetim sistemi gerçekleştirmek için bazı stratejiler benimseyebilmektedir. Bu stratejiler; • Su akışına sterilize edilebilir kabarcık parçalarını dahil etmek. • Su tüketim miktarlarını ölçebilmek için otomatik su hacim kontrolü oluşturmak. • Düşük akıllı duş, termostat gibi sistemlerle su tasarrufu sağlamak. • Yağmur suyunu depolamak için sarnıçlar oluşturmak Hava emisyonu düzenleme sistemi: Hastaneler, gerek yüksek miktarlardaki enerji tüketimi ile gerek kullandıkları kimyasallarla gerek anestezik gazlarla gerekse tıbbi atıkların imhası sonucunda oluşan toksik gazlar ile hava kirliliğine neden olabilmektedir. Hava emisyonu, havaya bırakılan ve çeşitli kaynaklardan yayılan bu gazları tanımlamak üzerine kullanılan bir terimdir ve hem yerel hem de küresel çevreye negatif etkilerde bulunmaktadır. Bu durum, küresel ısınma için oldukça büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Hava emisyonuna yol açan en önemli sebeplerden karbondioksit (CO2) salınımı, özellikle enerji tüketimi çok olan hastanelerde yoğun olarak görülmektedir. Hastanelerin CO2 salınımını en aza indirecek şekilde ısı ve enerji tüketimlerini planlamaları gerekmektedir. Enerji tüketimi haricinde hava emisyonunu artıran durumlar için hastaneler, aşağıdaki stratejileri benimseyebilir: • Strerilize etmek için kullanılan oksit gazının kullanımı azaltılmalı ya da durdurulmalı; alternatif olarak daha az zararlı olan hidrojen peroksit H2O2 ya da düşük sıcaklık plazma sterilizasyonunun kullanımı düşünülmelidir. • Maskesiz anestezi kullanılmalı; eğer maske gerekliyse çift maske kullanılmalıdır. • Aletlerin ve bağlantıların düzenli olarak sızıntı kontrolleri yapılmalıdır. • Aşırı emisyonu önlemek için odadaki anestezi gazlarının miktarı ölçülmelidir. • Teknik hava ünitelerinin düzenli olarak çalıştığından emin olunmalıdır. • Atıkların imha edildiği tesisler yerel düzenlemelere uygun olarak inşa edilmeli ve yakılan atıkların külleri uygun yöntemlerle yok edilmelidir. Yenilikçi çevresel tasarımlar: Yeşil hastane, daha sağlıklı binalar ve tasarımlar anlamına gelmektedir. Yeşil olarak tasarlanan binalar, çevresel etkileri ve maliyet etkililik açısından gelecek onlarca yıl hem yerel hem de küresel düzeyde etkilerini göstermeye devam edecektir. TÜRKİYE’DEN ÖRNEKLER Dünya geneline bakıldığında çevre dostu yeşil hastanelerin çoğunlukla Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygın olduğu görülmektedir. Türkiye’ye bakıldığında ise bu tür hastanelerin daha yeni tanınmaya ve yapılmaya başlandığı söylenebilir. Türkiye’de bugüne kadar iki hastane bu konuya yoğun bir ilgi göstermiştir. Bunlardan biri, Florence Nightingale grubunun beşinci hastanesi olarak hizmete giren “İstanbul Florence Nightingale Hastanesi” iken diğeri “Medistate Kavacık Hastanesi” olmaktadır. Akıllı hastane olarak inşa edilen “İstanbul Florence Nightingale Hastanesi, TUV Hessen Green Building sertifikası ile "yeşil hastane binası" unvanını almıştır. Sağlık alanında pek çok yeniliği kendisiyle birlikte getiren hastanede, radyoloji sonuçlarının incelendiği rapor odasında hekimler dünyanın herhangi bir yerindeki hekim ile görüntülü ve sesli bağlantı kurabilmekte, hasta raporlarını inceleyerek karşılıklı görüş alışverişi yapabilmekte. Böylelikle hastalara ikinci bir görüş imkanı sağlandığı gibi aynı zamanda yurt dışından ülkemize gelecek hastalar için de hekimlerimizden ön görüş alınması sağlanabilmektedir. SONUÇ VE ÖNERİLER Hızla değişen ve gelişen dünyada işletmeler arasında artan rekabet sonucu diğer sektörlerde olduğu gibi sağlıkta da artan enerji maliyetlerinin azaltılması, karbon salınımı ile ilgili düzenlemeler yapılması, sağlık kurumlarında kullanılan tıbbi ve tıbbi olmayan malzemelerin israfının önlenmesi, finansal kaynakların verimli kullanılması , maliyetlerin azaltılması, kaynakların sürdürülebilir ve dikkatli kullanımı, daha düşük emisyon salınımı sağlanması, kağıt, film, arşivleme gibi işlemlerin azaltılması, hizmet kalitesinin ve hasta güvenliğinin artırılması gibi konular yöneticiler tarafından oldukça önemlidir. Hastaneler sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlamak amacıyla gerek alt yapı gerekse iş süreçlerinde yeşil kavramını uygulayarak hem kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını, hem de maliyetlerini düşürmektedirler. Hizmet kalitesine ve ekonomik olmaya önem veren hastaneler için son yıllarda ekolojik çevreyle uyumlu çevre dostu stratejiler benimsemek önem kazanmıştır. Hastane binalarının inşaatından itibaren tüm tasarım ve süreçlerde modern teknolojilerin kullanımının yaygınlaşmasına, klinik ve klinik dışı tüm iş akışlar düzenlenmesine, süreç odaklı ve optimal olmasına özen gösterilmektedir. Bu bağlamda etkin bir sağlık hizmeti için “yeşil hastane” kavramı ortaya çıkmıştır. Kamu hastanelerinde enerji tasarrufu sağlanması için Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Kaynak Geliştirme Daire Başkanlığı koordinatörlüğünde “Sağlıkta Enerji Verimliliği (SEVER) Projesi” yürütülmektedir (Sağlıkta Enerji Verimliliği Çalıştayı Sonuç Raporu- 2012). Projenin temelinde enerji kayıplarının en aza indirilmesi, enerji tüketiminin takibi ve yönetilmesi, enerji verimliliği konusunda farkındalık yaratılması amaçlanmaktadır. “Yeşil hastane” kavramı ile bahsedilmek istenen sadece enerji yönetimi konusunu kapsamamaktadır. Bunun dışında su, malzeme, atık yönetimi, otopark ve hastane bahçesinin yeşillendirilmesi, kırtasiye malzemelerinde israfın azaltılması gibi pek çok konu bu kapsamda ele alınmaktadır. Ancak enerji verimliliğinin sağlanması ve bu konuda tasarruf yapılması hastaneler için en önemli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de faaliyet gösteren hastanelerin ve sağlık komplekslerinin yapısına bakıldığında birçoğunun çevre dostu yeşil binalar şeklinde inşa edilmediği görülmektedir. Her ne kadar yönetimi konusuna fazlasıyla önem verilse de özellikle hastanelerin çoğunda otopark ve bahçenin sağlığının korunmasında önemli bir rol oynayan sağlık kurumlarında çevreye verilen zararın azaltılması için atık yeşillendirilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı konusunda yetersizlikler söz konusudur. Önemli olan çevreyi koruma yönünde bilince sahip olmak, çevre dostu stratejiler benimsemek ve bu stratejileri mümkün olan koşullarda uygulayarak hayata geçirmektir. Bu nedenle gerek Sağlıkta Enerji Verimliliği Çalıştayı gerek Sağlıkta Enerji Verimliliği (SEVER) Projesi, kamu ve özel tüm hastanelerin yeşil hastaneye dönüşmesinde önemli bir adım olmaktadır. Görüldüğü gibi Türkiye’de konu ile ilgili olan hastanelerin sayısı oldukça sertifikası ile "yeşil hastane binası" unvanını almıştır. Ayrıca özel mimari dizayna sahip Medistateaz’dır. Örneğin, akıllı hastane olarak inşa edilen İstanbul Florence Nightingale Hastanesi, TUV Hessen Green Building Kavacık Hastanesi de doğaya hiçbir şekilde zarar vermeyen ve yandığında zararlı madde yaymayan yeşil malzemeler kullanarak topluma ve çevreye karşı duyarlı çevre dostu olma özelliği göstermektedir. Bu çalışma ile sağlık kurumlarında maliyetlerin düşürülmesi, etkililik ve verimliliğin artırılması ve yüksek kalitenin sağlanmasının yanı sıra çevreci olmanın da önemine dikkat çekilmek istenmiştir. Gerek kamu hastanelerinde, gerekse özel hastanelerde görev alan yönetimlere, sürdürülebilir sistemlerin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi adına çevre dostu yeşil stratejilerin uygulanması, toplumsal sorumluluk çerçevesinde sağlıkta çevre dostu yaklaşımlar benimsenmesi, sağlık alanında önemli bir harcama kalemi olan sağlıklı ve çevreci yenilebilir enerji kaynaklarının (güneş ve rüzgar enerjisi, jeotermal enerji) kullanımının teşvik edilmesi, özellikle hastanelerde enerji verimliliği çalışmalarının yaygınlaştırılması ve bu konuda çalışanların, hastaların, hasta yakınlarının ve toplumun bilinçlendirilmesi önerilebilir. Kaynak : Gözde Terekli, Okan Özkan, Gamze Bayın BİTTİ