Selma Rıza Feraceli, Osmanlı Devleti’nin ilk Müslüman kadın gazetecisi. Feraceli, 1898 yılında, 26 yaşında iken Jön Türkler'in lideri olan ağabeyi Ahmet Rıza'nın yanına Paris'e gitti....

Selma Rıza Feraceli, Osmanlı Devleti’nin ilk Müslüman kadın gazetecisi. Feraceli, 1898 yılında, 26 yaşında iken Jön Türkler'in lideri olan ağabeyi Ahmet Rıza'nın yanına Paris'e gitti. Burada ağabeyi yönetimindeki Meşveret Gazetesi'nin Fransızca eki Mechveret Supplément Français ve Türkçe olarak yayımlanan Şura-yı Ümmet Gazete'sinde kadınların sosyal ve kültürel yaşama katılımı konularında makaleler yazdı. 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'a döndü ve Hanımlara Mahsus Gazete ile Kadınlar Dünyası gibi önemli kadın dergilerinde yazmaya devam etti. Türkiye'nin ilk kadın doktoru ve bir tıp okulunda ders veren ilk kadın öğretim üyesi Safiye Ali, 1916’da Amerikan Kız Koleji'ni bitirdi. En büyük hayali doktor olmaktı ancak o yıllarda İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi kız öğrenci kabul etmiyordu. Almanya'ya giden Safiye Ali, Würzburg Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrenim gördü. 1921'de diplomasını, Haziran 1923'te Türkiye'nin ilk kadın doktoru olarak icazetnamesini aldı. Amerikan Koleji bünyesinde açılan ilk kız tıp okulunda jinekoloji ve obstetrik dersleri vererek kızlara tıp eğitimi veren ilk kadın öğretim üyesi oldu. İlk Türk kadın avukat Süreyya Ağaoğlu, 1921 yılında hukuk alanında eğitim almak için Darülfünun'a başvurdu ve bu sayede fakülte kapısının kız öğrencilere açılmasında rol aldı. 1925 yılında Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Sonrasında ise Ankara'da bulunan Şurayı Devlet Tanzimat Dairesi'nde çalışmaya başladı. 1927 yılında Ankara Barosuna kayıt olan Ağaoğlu, 1928 yılında serbest avukatlık ruhsatını aldı ve resmi olarak Türkiye'nin ilk kadın avukatı olmayı başardı. Yaşamı boyunca avukat olarak görev yaptı. DÜNYA TARİHİNE GEÇTİ İstanbul Üsküdar Kız Koleji'nde eğitim gören Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen, 1935'te Türk Hava Kurumu'nun Türkkuşu Sivil Havacılık Okulu'na girdi. Ankara'da planör eğitimlerini aldı ve 7 erkek öğrenci ile birlikte Kırım Rusya'ya gönderildi, orada yüksek planörcülük eğitimini tamamladı. 1936'da Eskişehir Askeri Hava Okulu'na girdi ve burada aldığı özel eğitimden sonra askeri pilot oldu. Çeşitli görevlerde bulundu, başarılara imza attı. Türk Hava Kurumu Türkkuşu'na “Başöğretmen” tayin edildi ve 1955'e kadar bu görevini başarıyla sürdürdü. 1996'da Maxwell Hava Üssü'nde “Dünya Tarihine adını yazdıran 20 Havacıdan biri” seçildi. Gökçen bu ödüle layık görülen ilk ve tek kadın havacı oldu. Son uçuşunu aynı yıl 83 yaşında Fransız pilot Daniel Acton eşliğinde Falcon 2000 uçağıyla yaptı. Türkiye’nin ilk kadın ortodontisti Ayşe Mayda, 1937’de Diş Hekimliği Fakültesine, o günkü adıyla Diş Tababeti Mektebi’ne kayıt oldu. 1933 yılında Hitler Almanya'sından kaçan Yahudi Prof. Kantorowicz'in öğrencisi ve daha sonra 1941-1945 yılları arasında asistanı oldu. İzmir'e döndüğünde Türkiye’nin ilk kadın diş hekimi olarak muayenehanesini açtı. İnşaat mühendisleri Sabiha Rıfat Gürayman ve Melek Erbul 1933, elektromekanik mühendisi Nezihe Önyay 1939, yüksek makina mühendisi Altan Edige 1953, maden mühendisleri Suna Atak ve Işık Akman 1954 yılında mezun olarak, Türkiye’nin ilk kadın mühendisleri olarak isimlerini tarihe yazdırdılar. Adını yazamadığım daha pek çok kadının gururlandıran ve ibret veren başarı öyküsü var tarihimizde. Bugünümüzde ise Özlem Türeci, Canan Dağdeviren gibi bilim insanları, Voleybol Milli Takımı oyuncuları gibi sporcularımız, sanatçılarımız yeni başarı öykülerini kaleme alıyor. Umudumuz çiçek açıyor; ancak başarı ikliminden uzakta görünüyoruz. Z kuşağının yoğunlaştığı sosyal medyada, yarı eğitimli, vasıfsız ‘fenomen’lerin milyonlarca genç kız tarafından izlendiğini biliyoruz. “Rekor takı” haberleri, “Bölümüm öğrenci kaybedebilir, aşiret gelin kazanabilir” paylaşımları, “19 yaşında evlenmek, nasıl bir şey?” gibi ‘zengin koca’ temalı videolar öne çıkıyor. REZİLLER VEZİR OLDU Gençler bilimi, kültürü, sanatı değil, pahalı hediyeleri, lüks mekanları ve estetikli vücutların yarışını takibe alıyor. Bunları beğeniyor, yayıyor, benimsiyor. İstediği mesleği, “Çok meşhur bir makyaj sanatçısı olmak istiyorum” diye tanımlayan bir genç kızla tanıştım. Güzel sanatlardan, dünyaca ünlü makyözlerin uygulamalı eğitimlerinden bahsedince, “Yok abla, ben yokuştan uğraşmak istemiyorum, kolay yoldan meşhur olmak istiyorum” cevabı aldım. Şaşırdım, üzüldüm ama en çok da düşündüm. Kim bu cehaletin mimarları? Estetik ameliyatlar sonucunda istenen forma girip zengin iş insanlarıyla evlenerek para içinde yüzme hayaliyle her türlü rezilliğe katlananlar mı?  Şiddetin her türlüsünü, ahlaksızlığı saatlerce gösterip normalleştiren programlar mı? Kadın sorunlarını, erkeklerle tartışanlar mı? İşçinin hakkını çatır çatır yiyenler mi? İşi ehline değil, yeğenine verenler mi? Öğretmenleri atamayanlar mı? Musa Orhanları koruyan adalet sistemi mi? Kim? Sahi, henüz 18 yaşında olan İpek Er’e 20 gün boyunca işkence ve tecavüz edip intiharına neden olduğu iddia edilen Musa Orhan ile ilgili tutuklama talebi, 16 Eylül’deki  duruşmada yine reddedildi. Musa Orhan, neden tutuksuz yargılanıyor?  İYİ HABER İTÜ İşletme Fakültesi İşletme Mühendisliği bölüm birincisi Hüseyin Umutcan Ay, kep töreninde ülke gerçeklerini gündeme taşıdı. Kadın cinayetlerine dikkati çeken Ay, gençlere birlik mesajı verdi, “Geleceğimizi mücadele ederek şekillendirebiliriz” sözleriyle farkındalık yarattı. İsmi gibi Umut verdi. Tebrikler. GÜZEL İÇERİK ‘Kız başına’, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı şiddet türlerini azaltma amacıyla çalışan bir sosyal sorumluluk platformu.  İnstagram hesabı üzerinden gündemi değerlendiren ve kamuoyu oluşturan sayfa, içerikleriyle kadın dayanışmasını güçlendirirken toplumu bilinçlendiriyor. Mutlaka takibe alın derim.